An hour ago tradutor Turco
3,898 parallel translation
But about an hour ago I couldn't find.
Ama, bir saat önce bulamamıştım.
What you're watching is a recording made over an hour ago.
Şu an izledikleriniz bir saat önce kaydedildi.
She called me about an hour ago from a payphone on the street.
Bu sokaktaki telefondan beni bir saat önce filan aradı.
- An hour ago?
Bir saat önce mi?
She called me from that payphone less than an hour ago.
Bir saat önce beni bu telefondan aradı!
The shooting incident took place less than an hour ago in Copenhagen.
Vurulma olayı Kopenhag'da bir saat önce gerçekleşti.
Still the situation escalated, and an hour ago 60 more...
Durum daha da tırmandı ve 1 saat önce 60'dan daha fazla...
Tried to go to sleep about an hour ago.
Bir saat önce biraz uyumaya çalıştım ama, ne mümkün...
The way she described it sounds almost identical to what I'm going through with Nate, so she agreed to meet me here, but that was... half an hour ago.
Kadının bana tarif ettiğiyle Nate yüzünden yaşadıklarımın neredeyse aynı gibi bu yüzden benimle burada buluşmayı kabul etti fakat bu güya yarım saat önce olacaktı.
About an hour ago.
1 saat kadar önce.
He left over an hour ago.
Bir saat önce gitti.
You said that half an hour ago.
Yarım saat önce de aynı şeyi söylemiştin.
That young boy you saved, yeah, he... he passed about an hour ago, mate.
Senin kurtardığın şu küçük çocuk,... o bir kaç saat önce ölmüş dostum.
I asked you to come, like, an hour ago.
Bir saat önce gelmeni istemiştim.
Class started half an hour ago, but they're not there.
Ders yarım saat önce başlamış ama orada yoklar.
That was over, like, an hour ago.
Bitti, yaklaşık bir saat oluyor.
Sat down for coffee about a half an hour ago. ( People speaking indistinctly )
Yarım saat önce kahve içmek için oturmuşlardı.
Oh, look. ME's office sent this over about an hour ago.
Bakın, adli tabipten geldi bu bir saat kadar önce.
I heard from Linda about a half an hour ago.
Yarım saat önce Linda'dan haber geldi.
About an hour ago.
Yaklaşık bir saat önce.
He left about an hour ago.
Bir saate önce çıktı.
Pilates started over an hour ago.
Pilates başlayalı bir saati geçti.
Half an hour ago I received a wire communication from the editor of the Birmingham Evening Despatch.
Yarım saat önce Birmingham Akşam Postası'nın editöründen bir haber aldım.
I Woke up half an hour ago.
Yarım saat önce uyandım.
I just talked to him an hour ago. What does he want?
Daha yeni bir saat önce onunla konuşmuştum.
For heaven's sakes, I just talked to you an hour ago.
Daha bir saat önce seninle konuşmuştuk.
She dropped in half an hour ago.
- Yarım saat önce buraya uğradı.
Well, then I'm sorry for throwing you under the bus about an hour ago.
O halde seni yaklaşık bir saat önce ateşe attığım için üzgünüm.
About an hour ago.
Bir saat kadar önce.
- Yeah, we released him an hour ago.
- Evet, bir saat önce bıraktık.
Cleaning lady found her an hour ago. It's a mess inside. Clear struggle.
Onun tehdit edilmesine ve lekelenmesine izin verdik.
Up until an hour ago, I thought it was my fault.
Bir saat önce kendi hatam olduğunu düşünüyordum.
My colleague called at least an hour ago.
Benim meslektaşım bir saat önce en azından aradı.
I went on call an hour ago.
Bir saat önce göreve hazırım demiştim.
- I just watched her climb out of an airport limo an hour ago, luggage and everything.
- Bir saat önce havaalanından bagajlarıyla birlikte, limuzinle ayrıldığını gördüm.
this work project that was due... about an hour ago.
Üzerinde çalıştığım bir saat önce bitmesi gereken proje var.
- What? - Local authorities say 44-year-old Michael Deck was the only fatality in the one-car crash which occurred less than an hour ago on a stretch of I-45 south of the city.
- Yerel yetkiler 44 yaşındaki Michael Deck'in yaklaşık bir saat önce şehrin güneyindeki I-45 otoyolunun kıyı şeridinde gerçekleşen bir trafik kazasında hayatını kaybeden tek kişi olduğunu bildirdiler.
Got the call an hour ago.
Bir saat önce arayıp haber verdiler.
That call came in an hour ago.
Bu konuşma bir saat önce yapılmış.
I haven't seen him since, an hour ago?
Değil. En son bir saat önce falan gördüm.
I'd say she was put here maybe an hour ago, just after sunrise.
Buraya bir saat önce, güneş doğduktan hemen sonra konduğunu söyleyebilirim.
Now nothing awry there, and fed an hour ago.
Şimdi, burada ters bir şey yok ve 1 saat önce yemeğini yemişti.
His plane landed half an hour ago.
Uçağı yarım saat önce indi.
I finished an hour ago.
Bir saat önce bitirdim.
Hon, I wish you would have told me an hour ago, when you knew you weren't gonna make it.
Bana keşke bunu bir saat önce gelemeyeceğini anladığında söyleseydin keşke.
I made out with a bartender... an hour ago.
Ben de bir saat önce barmenle yiyiştim.
What you guys need to appreciate is that I speak to her every single day, and I can tell you the person she is now, or... Was an hour ago, and... She wouldn't consent to having her organs harvested.
Sizin de anlamanız gereken şu, onunla her gün konuştum ve size şu an, olduğu kişinin yada bir saat önce olduğu kişinin organlarının alınmasına izin vermeyeceği.
Just a few nights ago, we were all hanging out together when he let slip a comment about his sister that had us practically speechless for the better part of an hour.
Bundan bir kaç gece önce, birlikte konuşurken, kız kardeşi hakkında, ağzımızın uzun süre açık kalmasına yol açan bir gerçeği aktardı.
Timestamp on the video is about an hour and a half ago.
Videodaki zaman bir buçuk saat önceyi gösteriyordu.
He left an hour ago.
Bir saat önce çıktı.
She was supposed to be out of there an hour and a half ago.
1.5 saat önce çıkmış olması gerekiyordu.
an hour 634
an hour later 63
an hour and a half 32
an hour and 22
hour ago 73
agony 24
agos 130
agostino 34
agol 18
an honest man 19
an hour later 63
an hour and a half 32
an hour and 22
hour ago 73
agony 24
agos 130
agostino 34
agol 18
an honest man 19