And like you tradutor Turco
59,757 parallel translation
People like you wander into CID, with six months'experience, sod-all training and you think you own the world.
Senin gibiler altı aylık deneyimle Adli birime geçtiğinizde hiçbir şey bilmiyorken bile kendinizi bir halt sanıyorsunuz.
You think you're good at it, like you enjoy it, and you're just not.
Bunda iyi olduğunu sanıp keyif alıyorsun ama iyi değilsin.
You walked into that kitchen, you looked out of the window, and you said, " Imagine living somewhere like this.
Mutfağa girmiştin pencereden dışarı bakıp şöyle söylemiştin. 'Böyle bir yerde yaşadığını hayal etsene.
I remember when I used to see you and I... I felt like my body was bursting.
Seni gördüğüm zaman içimin kıpır kıpır olduğu zamanları hatırlıyorum da...
And you will not bark like a great, fat hound!
- Sen de iri şişko bir tazı gibi ürümeyeceksin!
And you know what they tasted like?
Tadı nasıldı, biliyor musun?
You're like that bunny that keeps on going and going'cause Meth-Head Charlie fed him Adderall.
Met Kafa Charlie Adderall'la besledi diye zıplayıp duran o tatlı tavşan gibisin.
After the wedding, I wouldn't dispose of you like your brother and sister.
Düğünden sonra seni ayırır, sadece kardeşlerinden kurtulurdum.
And you must be Sunny. Would you like a piece of cake?
Sen de Sunny olmalısın.
How would you guys like to take these and use them a little?
Bunları alıp kullanmaya ne dersiniz?
And why don't you tell Sacker I'm gonna make her Chief of Crim, if she feels like staying.
Sacker'a onu Yani nereye gideceğimizi de biliyoruz. yapacağımı söyler misin? Kalmaya karar verirse tabii.
And sometimes it seems like you want them to succeed.
Bazen onların başarmasını istiyor gibisin.
Maybe you can be oppressed and still like football.
Belki baskı altında olsan da, hala futbolu sevebilirsin.
Well, it looks like we are calling Arrowhead, and you are staying a while longer.
Arrowhead'ı aramış gibi görünüyoruz. biraz daha burada kalacaksın.
I figure you and Billy were- - you were like brothers, so that makes us like brothers, so...
Senle Billy kardeş gibiydiniz. Yani biz de kardeş sayılırız.
Put those assholes on the stand and watch'em come apart like wet bread, because you know exactly what this is.
Bu herifler mahkeme kürsüsünde rezil olur. İşin aslı ne, sen de biliyorsun.
Like I said, everyone's gone now, and... I like you.
Dediğim gibi kimsem yok ve senden hoşlandım.
And why are you rushing in like this?
Niye böyle giriyorsun?
Bette, listen, I've made my share of steaming piles of shit, but every now and again I get a chance to work with an artist like you.
Bette, ben kendi adıma yeterince boktan film yaptım. Ama arada bir senin gibi bir sanatçıyla çalışma imkânı yakaladım.
The front office tells me that you're behind schedule, and I don't like that.
Ön büro planlanan takvimin gerisinde kaldığını söylüyor. Hoşuma gitmedi.
Christ, tonight I see you posing and laughing in front of the grips like a streetwalker.
Tanrım! Bu akşam sapların önünde sokak sürtükleri gibi kıvırtıp kikirdiyordun.
I would like to apologize to each and every one of you who, yesterday, had to endure the behavior of those men.
Dün burada o adamların davranışına katlanmak durumunda kalan her birinizden bizzat özür diliyorum.
I regret it all, all of it more than you can imagine, because...'cause you're my brother, and no one should treat his own brother like that.
Hepsinden pişmanlık duyuyorum. Tahmin edebileceğinden de çok. Çünkü sen benim kardeşimsin.
I mean, you know, i like the buses and trains and planes fine, but I, um... I miss having one - - one place to hang my hat.
Yani otobüsler, trenleri seviyorum, uçaklarla aram iyi ama yine de başımı sokacak bir evim olmasını özlüyorum.
I thought you'd just say, "oh, crap, I made a mistake," and go on with your life, like a normal person! But, oh, no!
Her normal insan gibi "Tüh be, hata yapmışım," deyip hayatına devam edersin sandım.
But, still, I'd like to try and follow your story of why and how you recorded it.
Ancak yine de, neden ve nasıl kayıt ettiğinin hikayesini anlamaya çalışıyorum.
I like you, and I wanna help.
Seni sevdim ve yardımım dokunsun istiyorum.
Uh, tell you what... we got cue cards, and with the magic of editing, we're gonna make you guys look like... James Garner and Mariette Hartley.
Ama rahat olun, yardım kartlarımız var ve kurgunun büyüsüyle birlikte de ikinizi James Garner ve Mariette Hartley gibi göstereceğiz.
Later in the session, I'd like to give you some exercises and strategies that might help even more.
Seansın sonrasında sana daha da yardımcı olacak birkaç egzersiz ile strateji vermek isterim.
It's women like you, who've nurtured venom and resentment for years, that make it such a battle for the rest of us who are actually putting our asses on the line and risking something.
Yıllardır senin gibi kötülükten ve küskünlükten beslenen kadınlar yüzünden kendini tehlikeye atıp bir şeyleri riske eden geri kalanımız büyük bir savaş veriyor.
- Oh, before you begin, may I say how sorry I was to have heard of the tragedy, and I would like... You want to personally extend your deepest condolences.
- Oh, başlamadan önce, son yaşanan trajedik olay hakkında ne kadar üzüldüğümü belirtmek isterim, ve size en içten bir şekilde... başsağlığı dilemek isterim.
You know, when you're a guy like me, people tell you what you want to hear and I need someone who won't.
Bilirsin, eğer benim gibi birisiysen, insanlar sana duymak istediğin şeyi söylerler. bana aksini yapacak birisi lazım.
And you are gonna get bored of playing cops, just like you got bored of aerospace, and you got bored of nanotech,
Aynı uzay macerasından sıkıldığın gibi bundan da sıkılacaksın. aynı nanoteknoloji gibi.
And you handled those two old broads like a lion tamer. Thank you.
Ayrıca o iki hatunla da bir aslan terbiyecisi gibi baş edebildin.
- So, if you have a head bouncing down the stairs, and to all the world it looks like a rubber prop, well, then, my reaction isn't scary, it's a joke.
Bir kafa, merdivenlerden sekerek inerse tüm dünyaya bu lastik bir şey gibi görünür. Benim buna tepkim de korkmak olmaz, şaka gibi olur.
I'm lying here like a beached fish and you still need to show off.
Burada sahile vurmuş balık gibi yatıyorum ama sen hala hava atma derdindesin.
Running off at the mouth about my performance? And you, you just sitting there like a wet dog.
O benim performansıma çemkirirken sen de onun ödlek köpeği gibi orada öylece oturuyorsun.
Oh, you have no idea what it's like to be a woman in this business, with the constant scrutiny and competition.
Bu piyasada kadın olup sürekli incelenmenin ne demek olduğunu bilemezsin sen. Sürekli bir rekabet.
If this compound sits on a tunnel... and let's admit that's a... that's a mighty big "if"... how do you suggest we get in or even know where we are? It's not like we have a map.
Eğer yerleşke bu tünellerin üzerindeyse... ve bunu büyük bir "eğer" olarak kabul edelim... içeri nasıl girmemizi öneriyorsunuz, girsek bile yolumuzu nasıl bulacağız?
And I can't do that without therapy, antidepressants, and people like you, who Howard confided in... sometimes more than he confided in me.
Ve bunu terapisiz, antidepresansız ve bazen Howard'ın benden çok güvendiği... sizin gibi insanlar olmadan yapamam.
And, in exchange, you made it look like you prosecuted him and sent him to prison.
Ve karşılığında, onu yakalayıp hapse tıkmış gibi gösterdiniz.
And I'm thinking it sounds like a good place to disappear if you're Carlos Cantara.
Ve bence Carlos Cantara'ysan kaybolacak iyi bir yer gibi geliyor
Oh, and would you like some menus, ma'am, so you can order in?
Menü ister misiniz, Hanımefendi, siparişleri vermek için?
You would rather people fear than like you, so you traffic in terror and intimidation.
İnsanların seni sevmesindense korkmasını tercih ediyorsun, korku ve yıldırma politikası yani.
It looked like you and Betty were having fun at the dance.
Betty ve sen dansta eğleniyor gibi görünüyordunuz.
And I will never, ever do anything like that to you again.
Sana böyle bir şeyi asla ama asla yapmayacağım bir daha.
I am sick of guys like Chuck and Jason doing horrible things to girls like me, you, and Polly. Okay?
Chuck ve Jason gibi adamların ben, Polly ve senin gibi kızlara kötü davranmalarından bıktım, tamam mı?
- Archie. Are you and Ms. Grundy, like, together, like, romantically?
Sen ve Bayan Grundy, birlikte misiniz?
Like I said, the Blue and Gold is doing a series of articles spotlighting teachers, and you're our first.
Dediğim gibi, Blue and Gold öğretmenlerle alakalı bir makale serisi yapıyor, ve siz de ilksiniz.
Did you think I'd get scared, and jump into your arms like a damsel in distress?
Korkup kollarına atlayacağımı mı düşündün? Başı dertte küçük bir kız gibi?
Archie, would you like to share with us what you and Mrs. Robinson have been doing during your "music lesson"?
Archie, acaba bizimle Bayan Robinson ile "müzik dersinde" ne yaptığınızı paylaşabilir misin?
and like you said 33
and like it or not 28
and like i said 57
and like that 19
and like 54
like you mean it 28
like your brother 20
like your dad 19
like you and me 45
like you told me 16
and like it or not 28
and like i said 57
and like that 19
and like 54
like you mean it 28
like your brother 20
like your dad 19
like you and me 45
like you told me 16