English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Like you asked

Like you asked tradutor Turco

1,143 parallel translation
- Turkey, just like you asked for.
Hindi etinden. Siz öyle istemişsiniz.
The ultimate mind-erasuh, just like you asked.
Mükemmel hafıza silici, tıpkı istediğin gibi.
Kitty, I'm just being sociable, like you asked.
Kitty, ben sadece sosyalleşiyorum, aynen istediğin gibi.
No, I was doing a background check on Mr. and Mrs. Haskell before I dropped the case, like you asked me to do.
Hayır. Hayır.
Just like you asked.
Aynen istediğin gibi.
This song sucks, man but it's 1.45 and I'm playing it just like you asked me to.
Bu şarkı iğrenç, adamım ama saat 1.45 ve senin benden istediğin gibi bunu çalıyorum
I was looking out like you asked me to, and the next thing I know you're slapping me in the head, Eddie.
Söylediğin gibi dışarıyı kolluyordum, sonra bir baktım yüzüme vuruyorsun Eddie.
I talked to a couple of different sources like you asked.
Benden istediğin şekilde birkaç farklı kaynakla konuştum.
Grey's already back in Louisiana. Like you asked me.
Grey benden istediğin gibi Louisiana'da gömüldü.
Make Spike corporeal again, like you asked.
Spike'ı yeniden maddesel hale getirmek, senin istediğin gibi. Hayır.
- I checked out the ritual like you asked.
- Sorduğun gibi ayini araştırdım.
H, just finished logging in all the evidence... from Chaz's vehicle like you asked.
H., Chaz'in aracındaki tüm kanıtları istediğin gibi kaydettim. Tamam.
But I did run the report on the blood from the plywood nailsin Medesto's backyard, against the blood you got in the car like you asked me to.
Ama isteğin üzerine Medesto'nun bahçesindeki çivilerde bulduğunuz kanı arabada bulduğunuzla karşılaştırdım.
That's what you said when they asked you what it was like to walk on the moon.
Sana ayda yürümenin nasıl olduğunu sorduklarında sen de bunu demiştin.
When you asked me if I was pissed off that your mother made me admit that I have no plans or that I actually have no real plans, that sounded a lot like a judgment coming from you.
Annem geleceğin hakkında bir planının olmadığını itiraf ettirdiği için mi yoksa hiçbir planın olmadığı için mi sinirlisin diye sorduğun zaman beni yargılıyormuşsun gibi geldi.
He washed her. Asked her, "Is this how you like it?"
Onu yıkamış. "Böyle mi seviyorsun?" diye sormuş.
He asked, "Is this how you like it?"
"Böyle mi seviyorsun?" diye sordu.
Why don't you sit down like I asked you to?
Neden senden istediğim gibi oturmuyorsun?
Looking at you looking at him, like I asked you not to.
Sizin ona bakmanıza bakıyor, size bakmayın demiştim. - Gidip oraya otursana.
Did you bring the letter from Cleopatra, like I asked?
İstediğim gibi Cleopatra'dan mektup getirdin mi?
I asked because no one like you... comes to this place.
Senin gibiler buraya Hiç gelmediği için sordum.
You mean like me when I asked you out?
- Sana çıkma teklif ettiğim zamanki gibi mi yani?
You see, God asked Dad To destroy his son, much like He asked Abraham to sacrifice his son Isaac.
Gördüğün gibi, Tanrı babamdan oğlunu yok etmesini istedi, tıpkı Abraham'dan oğlu Isaac'ı kurban etmesini istediği gibi.
It's like suddenly realizing... you've been made a different person... and no one's ever asked you.
Sanki aniden kimsenin bir zorlaması olmadan farklı bir insan olmak gibi bir şey.
I don't want you to do anything. Because it seems like I'm being asked to do something by a 28-year-old pot dealer who doesn't have the guts to progress with the rest of society. No?
Bir şey yapmanı istemiyorum.
Don't asked me why, but it looks like the boss has assigned you the soul of this boxer. That's what it looks like. I'll be honest.
Nedenini sorma ama, görünüşe göre patron bu boksçunun ruhunu kurtarmak için seni seçmiş.
I was thinking a Vulcan science officer could come in handy. But if I asked you to stay, it might look like I wasn't ready to do this on my own.
Düuşünüyordum da... bir Vulkan Bilim subayı oldukça kullanışlı olabilir, fakat eğer senden kalmanı istersem, bu işi tek başıma yapmaya hazır değilmişim gibi gözükeceğim.
So you asked the surgeon to make you look like Streisand.
Yani, cerraha, Streisand'a benzemek istediğinizi söylediniz.
Think of it like, the world doesn't like you getting something for free, and we asked for this huge gift
Şöyle düşünün ; dünya birşeyleri bedavaya almamıza izin vermiyor. ... ve biz de büyük bir iyilik istedik, Buffy'yi istedik.
- Phoebe. - Remember the power-stripping potion you asked me for, like, an hour ago when everything was still wonderful?
- Yaklaşık bir saat önce her şey harikayken sorduğun şu güç çıkarma iksirini hatırlıyor musun?
She actually asked if you like the Backstreet Boys?
Sana "Backstreet Boys'u seviyor musun?" diye mi sordu?
I asked you whether or not she seemed like a happy person.
Mutlu görünüp görünmediğini sormuştum sana.
I've asked around. They're the only ones who know what you look like and they won't be part of the search party.
Nasıl göründüğünü sadece onlar biliyor Ve arama grubunda olmayacaklar.
A man never asked you, say it like it is.
Hiç bir erkek senden, böyle olduğunu söylemeni istemedi.
"You pull this lever." I asked : "Like that?" "No, pull it this way." " It's wrong.
Sonuç her ne olursa olsun... yolcuların başlarına bir şey gelmeden oradan çıkma ihtimalleri
I asked her, half in jest if she'd like to marry you.
Ona yarı şaka seninle evlenmek ister mi diye sordum.
Well, I like to know why you shoot Trance away after a specifically asked her to come down here and help you with repairs.
Ondan özel olarak buraya gelip sana yardım etmesini istediğim halde Trance'i neden geri çevirdiğini bilmek istiyorum.
- We treat kids like this. - You should've asked me.
Hâlâ çocukları böyle muayene ediyoruz.
Well, you know, if I am yelling, it's just probably'cause I've asked him already to turn the thing off like 10 times.
Bağırıyorsam, en az 10 kez bilgisayarı kapatmasını söylediğim içindir.
I tell him what he wants to hear like when he asked me if he looked good in those overalls you were the one who told him they look good.
Ne duymak istiyorsa onu söylerim! Aynen tulumla iyi görünüp görünmediğini sorduğu zamanki gibi. Ona iyi göründügünü söyleyen sen miydin?
It's like that time I asked you to please, please send in the fridge warranty.
Aynı senden lütfen ama lütfen buzdolabının garantisini gönder dediğim zamanki gibi.
You contacted Sidney, and you reminded him of the time you helped him impress his date, and you asked him ifhe wouldn't like to return the favor.
Sidney'le görüştün, ve ona sevgilisini etkilemek için yardım ettiğin zamanı hatırlattın, ve ondan iyilğine karşılık verip veremeyeceğini sordun.
Like when you asked said to represent you in your conspiracy to commit murder trial.
Said'den cinayet komplosu davana bakmasını istediğin zamandaki gibi.
Did you not wear panties today like I asked?
Senden istediğim dar külotu giymedin mi?
You filled it up like I asked, right?
İstediğim gibi doldurdun, değil mi?
Just like you knew the guy who asked you to drive his dogs up from Florida.
Tazılarını Florida " dan getirmeni isteyen adamı tanıdığın gibi mi, ha. Bunu hatırlıyor musun?
Well, it'd be like, you know, if I asked you how big your rod was,
Şey, mesela, bilirsin işte eğer aletinin ne kadar büyük olduğunu sorsam,
Did you put the wood chipper back in the shed like I asked you to last night?
- Odun kesme aletini barakadan çıkardın mı? - s.ktir.
I asked him, "Would you rather have it be big and stormy, " or like this, nice and glassy? "
Ona, "Büyük ve nemrut olmayı mı, yoksa sevimli ve gözlüklü mü olmayı tercih edersin?" diye sordum.
"Do you like ice cream?" He asked me.
"Dondurmayı çok mu seversin?" diye sordu.
I've often asked myself what does a man like you dream about?
Sizin gibi bir insan ne hayal eder?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]