And then it's gone tradutor Turco
148 parallel translation
It wafts in on the breeze and then it's gone
# Bir bakmışsın yanında, bir bakmışsın yok
If he put the jacket in there and it's gone now then somebody must have taken it out again.
Ceketi bu valize koymuştun ama şimdi kayıp Demek ki birileri onu oradan almış. Muhtemelen.
Otherwise it will flare up like a match... and then it's all gone.
Aksi takdirde bir yarışma gibi alevlenecek... ve sonra hepsi gidecek.
It says clearly that if big ranchers north of the Picketwire River win their fight to keep this territory in open reign, then all your truck farms and your corn, the small shopkeepers and everything, your kids'future, it will all be all over, be gone!
Burada, Picketwire Nehri'nin kuzeyindeki büyük çiftçilerin bu bölgeyi açık rejimde tutma mücadeleleri başarıya ulaşırsa tüm sebze çiftliklerinizin, mısırınızın, küçük dükkanların, her şeyin, çocuklarınızın geleceğinin sona ereceği açıkça yazılı!
It's terrible how you depend on someone else for strength, and then... suddenly all the strength is gone, and you're alone.
Güç için bir başkasına bağımlı olmak korkunç, sonra... birden tüm güç kayboluyor ve yalnız kalıyorsun.
There was a great big matchbox, a-a-a huge one, and and Ian and I came to have a look at it and and then he sat on it, and there was this terrible noise, and he fell inside it and now he's gone!
Neler oldu? Kocaman bir kibrit kutusu vardı, en büyüğünden, ve Ian ve ben ona bakmaya gitmiştik Sonra o içine girdi, korkunç bir ses duyduk, ve o orada kaldı.!
Now, then take this, burn it up, and when it's all gone... you'll be Stanley Moon again... short order chef, Caucasian, 28, male.
Şimdi bunu al ve yak. Tamamen yok olunca yine Stanley Moon olacaksın. Lokanta aşçısı, beyaz, 28 yaşında, erkek.
Then it'd be gone, and I couldn't talk to him.
Sonra aklımdan çıkmış oluyordu ve pedere bir şey anlatamıyordum.
It's here and then it's gone, just like most of these girls.
Bir an burdadır, bir an sonra gitmiştir. Aynı bu kızların çoğu gibi.
Then one day you wake up and all those years of pleasure have gone by and what have you got to show for it?
Sonra bir gün uyanırsın ve bütün o eğlenceli yıllar geride kalmış ve başka gösterecek neyin kalır?
I mean, once word leaks out that a pirate has gone soft, people begin to disobey you, and then it's nothing but work, work, work all the time.
Bir korsanın yumuşak davrandığı duyulursa, insanlar onu umursamamaya başlarlar ve tüm hayatın çalışmak, çalışmak ve çalışmak olur.
Ben and I'll end up start just laughing an if Ben loses it then I'm that's it I'm gone an if I lose it then he you know so it's that kinda thing
Şunu görüyor musun? O benim. Benjamin ile birlikte gülmeye başlıyoruz.
I mean, he was in the apartment and then it's gone, and it's in your apartment.
Yani, o evi temizliyordu ve gittiğinde, heykel sizin evinizdeydi.
Well, at one point you've got it, then you lose it, and it's gone forever, all walks of life.
Bir noktada başarırsın, sonra kaybedersin, sonra da her sınıf için sonsuza kadar kaybolur.
The thing was stable and then it... It's gone.
Çok istikrarlı ilerliyordu, sonra... yok oluverdi.
It's there and then it's gone.
Bir an oradadır, sonra da kaybolur.
And you don't care if people are staring, it's just for a second cause then you're gone!
Ve insanların sana bakmasını da umursamıyorsun Sadece bir saniye sürüyor sonra gitmiş oluyorsun.
And then there's that stuff that everybody longs for... but they only really feel when it's gone.
Bir de herkesin özlem duyup, değerini kaybettikten sonra anladığı şeyler var.
It's all gone now... the bronze rusted and the fountains dried up... but then... return together but then...
Kent mahvolmuştu. Bronz paslanmış, çeşmeler kurumuştu. Derken inanılmaz bir şeyle karşılaştı.
And then it's gone, and you're like...
Ve o senden alındı ve sen aynı...
Funny, you think something's making your life hell and then when it's gone, you really miss it.
İlginç, bir şeyin hayatını cehenneme çevirdiğini düşünüyorsun ve o şeyi yitirdiğinde, onu gerçekten özlüyorsun.
See, it lasts about six hours, and then it's gone.
Bu his altı saat sürer ve sonra hepsi geçer.
Just take it for granted. Then suddenly it's gone, and you realize how much it meant to you.
Ama sonra birden yok oluyor ve o zaman değerini anlıyorsun.
The glass was there and then it was gone, like magic.
Cam oradaydı, sonra yok oldu. Sanki büyü yapılmış gibi.
Another piece of life gone and then it's almost over.
Hayatın diğer parçası gitti nerdeyse hayatta gitmek üzere.
We never would've even met her if it weren't for Molly, and then James shoots her, and then Molly's gone, and then, all of a sudden, Avery's everywhere.
Molly olmasa tanışmayacaktık bile ve sonra James kızı vurdu, Molly gitti ve aniden nereye baksak, Avery var.
It's scary but then I think of Ryan and everything that he's gone through.
Korkutucu ama Ryan'ı ve geçirdiği onca şeyi düşündüm.
And then, look. That, the nervousness it's gone.
Ve sonra yolda o hemşireye rastladım.
It's like I was walking around seeing my life through a smudged window and then I saw you, and the smudges were gone.
Sen yokken hayatımı kirli bir camın arkasından görüyordum. Seni gördüğümde kirler yok oldu.
I had to do something. Wait until she's gone and then bring it back out.
- O gidinceye kadar bekle ve bunu dışarı çıkar.
A box comes off the ship, flashes for a few moments and blip... then it's gone.
Gemiden indirilen konteynırlar, bir kaç saniye ekranda yanıp sönüyorlar sonra iş bitiyor.
the missiles intercepted the target and then kept going, as if it was never even there in the first place, and now... it's gone completely.
Füzeler hedefe isabet ettiler. Sonra da gitmeye devam ettiler. Orada en başta bir şey varsa bile şimdi tamamen yok oldu.
Just for a second, and then it's gone.
Bir an ağrıyor, sonra geçiyor.
It's like lightning, like a surge of electricity, and then it's gone.
Tıpkı şimşek çarpması gibi, sonra gidiyor.
And then there's me. I'm gone for three years, and I come back, and it's like my whole life has fallen apart, everything's different...
Bense, 3 yıldır yokum ve bir geldim ki tüm hayatım paramparça bir hâlde.
And then it's completely gone 5 minutes later.
Beş dakika sonra tamamen kaybolmuş.
I know this shit and then the next minute it's gone.
Bir şeyi biliyorum, bir dakika sonra unutuyorum.
And then one day... it's gone.
Sonra bir gün bir bakıyoruz bitmiş.
And then it's gone.
Ve sonra gider.
And then they get killed and then you lose your experience, their knowledge, their skill sets, it's gone forever.
Öldüklerinde deneyim, bilgi, beceri de beraberinde gidiyor. Sonsuza kadar yok oluyor.
It's like catching a glimpse of someone from the corner of your eye then turning around and they're gone.
Bu, birini göz ucuyla görüp, kafanı çevirdiğinde onu görememek gibi bir şey.
If we keep her as our candidate, we're handing the presidency to her opponent, and then everything we hope to gain with Caroline in office, it's all gone.
Onu adayımız olarak tutarsak, başkanlığı rakibine vermiş oluruz. Caroline görevdeyken kazanmayı umduğumuz her şeyi de kaybederiz. Peki.
So there's this crazy, frenetic activity for the next month or two... and then it's gone forever, so —
O yüzden önümüzdeki bir, iki ay boyunca deli gibi çalışılacak. Sonra ebediyen gidecek.
No, there was just a sort of spark and then it was gone.
Hayır, sanki bir ışıltı vardı ama hemen gitti.
If it's a category 5, like they said, and it's a direct hit, then it's all gone with the wind anyway.
Eğer 5. kategoriyse, onların söylediği gibi, ve direk vuracaksa, zaten rüzgar hepsini alıp götürür.
It's like you've made this strange and powerful connection with someone, and then suddenly, he's gone.
Birisiyle tuhaf ve güçlü bir bağ kurmuşsunuz ve o aniden gitmiş gibi.
It takes 10 days to clear customs and by then, it's gone bad. Okay?
Yasal getirsem, gümrükten 10 günde geçirebiliyorum ve bozuluyorlar.
You Can't Make Me Feel Bad About Buying A Painting... I'm Sorry. And Then After It's Gone,
Kendimi bir tablo aldığım için kötü hisettirip sonra tablo gidince...
And then it's just Girls Gone.
ve sonunda kızlar ölüyor.
So how come my. 38 was nice and snug under my bath, right? And you come over last night, and then by this morning it's gone?
Öyleyse, neden benim 38'lik küvetin altında saklıyken dün gece sen geliyorsun, sabahleyin silah gitmiş oluyor?
You're here, and then you're gone, and that's why it makes me so mad that she just she just threw it all away.
Şimdi buradasın sonra gitmiş olursun. Beni bu kadar kızdırmasının nedeni de bu. Kızımız ziyan oldu gitti işte.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then there's me 17
and then suddenly 99
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then there's me 17
and then suddenly 99