And what's more tradutor Turco
1,293 parallel translation
l'm sorry. This is great stuff. It's what makes you and Joey far and away the more compelling couple.
Bunlar Joey ve seni daha ilgi. çekici bir çift yapıyor.
And what's more, I have witnesses.
Dahası da var.
And what's even more unbelievable is that you are now the proud owner of a rugged, ram-tough, all-terrain pickup truck.
Ve daha da önemlisi şu anda külüstür bir cipin de sahibisin.
You know, I loved studying U.S. History. What can be more fascinating than the rich and unfolding epic of the very soil on which we live?
Üzerinde yaşadığımız bu toprağın destansı öykülerini öğrenmekten daha zevkli ne olabilir?
But what we do know for certain is that sometime in the evening he drove his car to Mr Lightbourne's garage and left it there because he wouldn't be needing it any more.
Ancak kesin olarak bildiğimiz bir şey var, Robin arabasını o gece Bay Lightbourne'un tamirhanesine doğru sürdü ve orada bıraktı çünkü artık arabaya ihtiyacı yoktu.
The longer you wait to find out what's going on... the longer we sit here having this conversation... the more likely it is that the cancer will spread and that you will die.
Neler olduğunu öğrenmek için ne kadar çok beklersen bu konuda ne kadar çok konuşursak kanserin yayılıp seni öldürme ihtimali o kadar yükseliyor.
I know a lot more about what's out there than you do, and we have no way of communicating if something goes wrong.
Dışarıda, senin bildiğinden daha fazlasını biliyorum, ve bir şeyler ters gidecek olursa iletişim kurabilmenin hiçbir yolu yok.
So what you're saying is if I break that egg... then I fail the test, and lose Jackie... the girl I love more than anything in the world?
Yani o yumurtayı kırarsam, sınavı geçemeyeceğimi dünyada her şeyden çok sevdiğim kızı, Jackie'yi kaybedeceğimi mi söylüyorsun?
These men have a leader and they are more afraid of facing him than they are of death. What does that tell you?
Bu adamların bir lideri var Ve ölmekten çok, onun karşısına çıkmaktan korkuyorlar.
It's just that you're... you're so much more sophistocated than what I'm used to and...
Sadece, sen... Sen alışık olduğumdan çok daha sofistikesin...
Anna Freud was a very powerful person and you were the grandchildren and she knew a great deal more about what went on in your parents'lives and so forth and it's not something you were going to tangle with,
Anna Freud müthiş güçlü bir insandı. Siz de torunlarsınız. Anne babanızın hayatında neler olduğunu filan sizden çok çok daha iyi biliyordu.
And what's more, now's the time to be one.
Dahası, şimdi tam öyle olma zamanı.
He fooled the doorman, he fooled the neighbour and he fooled the neighbour's dog. - What more do you want?
Kapıcıyı kandırdı, komşuyu kandırdı... ve komşunun köpeğini de kandırdı.
I need to make sure they are more disciplined and know exactly what's happening.
Daha disiplinli olduklarını ve tam olarak ne olup bittiğini bilmem gerek.
And what's more, none of their supposed mutual friends protects her.
ve daha fazlası, müşterek dostlarının hiçbiri onu koruyamıyor.
And what's more, it's inhuman.
Ve dahası, bu insanlık dışı.
And what's even more interesting - in your place, I'd think better about this you wouldn't even have to ask.
Doğrusu ilginç olan sizin konumunuzda birinin istemeğe bile ihtiyacının olmaması.
What seems most important to me is to see her develop and be happy, even if she's a bit more distant with you.
Bana en önemli gelen, size biraz mesafeli olsa da, Onun gelişmesi ve mutlu olması, sizin için zor olmalı.
And what's more many things are beyond their imagination, right?
- Es muss das andere geben, aber gleichzeitig auch eine Art Ablehnung des anderen, oder?
And what's more
Ve daha fazlası.
There are more women on this planet than men, and it's time we start taking what's ours!
Bu gezegende erkekten çok kadın var. Bize ait olanı geri alma zamanı artık geldi.
A few more days till it starts, and then we'll never know what's coming next.
Birkaç gün sonra yeniden başlayacak ve ne geleceği hiç belli olmayacak.
You know what happened to Audrey tonight it's happened to me before more than once, and to watch it-
Biliyor musun, bu akşam Audrey'ye olanlar benim de daha önce başıma geldi. Bir kereden fazla.
Plus, dating's for shmucks, and what we're doing is much more fun.
Hem randevulaşmak sersemler içindir. Bizim yaptığımız çok dana eğlenceli.
I didn't know what I was gonna declare as a major but now, I don't know if it's the way you word things or it's the subject matter, but I walk away from class still thinking about it and I just look forward to the next time and I was just wondering how I could become more involved, you know.
Hangi konuda uzmanlaşacağıma karar verememiştim ama şimdi biliyorum. Sizin anlatımınızdan mı yoksa konulardan mı bilmiyorum. Dersten çıkınca hâlâ onları. düşünüyor oluyorum ve bir sonraki ders için sabırsızlanıyorum.
And what about sleep? I understand you spend more than half the day in bed.
Günün yarısından fazlasını yatakta geçiriyormuşsunuz.
Like saying there's no more Connecticut. It's just'Connec'and'Ticut.' - What are you downloading from Prague?
Sanki "Artık Connecticut diye bir yer yok"'Connect've'Icut'oldu orası " demek gibi bir şey bu.
I thought you wanted to see how big you can get and still wear jeans. I was just thinkin about what you said, you know, the other day when I was lyin'on the couch... that I should be more active, and that's why I picked up one of these. No, no.
Hani kaç kiloya kadar kot giyebiliyorum diye bakacaktın?
And yet you sit here today saying you know more about what Katie's capable of than her own mother.
Ama bugün burada oturmuş, Katie'nin yapabilecekleri hakkında annesinden daha çok şey bildiğinizi iddia ediyorsunuz.
What's more, psychiatrists go through four years of medical school and a one-year medical internship.
Dahası, psikiyatrlar dört yıl tıp okur. Bir yıl da staj yaparlar.
I'm not sure what happened with Kyle, and it's really not important... because I think our friendship is worth more than one argument.
Kyle ne yaptı bilmiyorum ve bu o kadar önemli değil çünkü tek bir tartışma dostluğumuzu bitiremez.
And more than that, Einstein | gave the world a new picture for what the force of | gravity actually is : it's warps and curves in | the fabric of space and time.
Hemen düşüncelerini daha büyük bir hedefe, yerçekiminin bulmuş olduğu yeni resmini, onun zamanında bilinen yegâne diğer kuvvet olan elektromanyetizma ile birleştirmeye yoğunlaştırdı.
And for what? More cows?
- Birkaç sığır daha fazlası için mi?
And, what's more, I'm a general!
Ayrıca da generalim.
And what's more, lieutenant without a ship.
Daha da kötüsü, gemisi olmayan bir teğmenim.
And what's more... they have been so impressed... with how you've handled yourself down here... they want you on board as head of their legal department.
Ve senin bu işi alış şeklinden öyle etkilenmişler ki, hukuk bölümlerinin başına seni atamak istiyorlar.
Los Angeles Police robbery and homicide detective Sam Nico is expected to hold a news conference later this evening. Hopefully at that time we'll learn more about what transpired here on Wonderland Avenue.
Los Angeles Polisi Gasp ve Cinayet Masası'ndan dedektif Sam Whitmore'un bu akşam geç saatlerde bir basın toplantısı düzenlemesi bekleniyor.
For my money, and that's sure as hell what every penny of it was... we gave Pancho Villa more than his shot.
Bana kalırsa, Pancho Villa'ya... yeterince fırsat tanıdık.
I knew that that was what was happening then and in a, in a matter of several seconds I suppose well I got up to him to come to his face and hold him and um that happened a few more moments.
Yatağın diğer ucundaki kızı Marina'ya bakıyordum. Hank'e bir göz attım. Bir şeyler söylemeye çalışıyordu.
You, my dear, in pain hall you bring forth children, wear high heels, undergo diets, exfoliation, face-lifts, and what's more, you'll have to cook!
Sen, tatlı Sophie, sancılar içinde çocuk doğuracaksın, yüksek topuklu giyip, sürekli perhiz yapacaksın. Selülit sorunu, yüz gerdirme, estetik ameliyatlar. Yemekler pişireceksin!
And, what's more, I wouldn't have believed in such on open exhibition of feebleness!
Ve en önemlisi,... zayıflığın bu ölçüde bir açıklıkla sergilenebileceğine inanamazdım.
So now Tommy's not there, and Joey starts to exert his opinion and we don't have Tommy there no more to be the buffer here and decide what we should do and what's right.
Artık Tommy orada değildi, ve Joey kendi düşüncelerini icra etmeye başlamıştı. Ayrıca ortalığı yatıştıracak... ve ne yapmamız gerektiğine karar verecek bir Tommy de yoktu.
There was one of those really good moments that most bands do experience where everyone is on sight, and everyone likes the idea, and there's some sort of agreement as to, more or less, who's going to do what.
Çoğu grubun yaşadığı herkesin aynı tarafta olduğu, fikri sevdiği... ve az veya çok üzerine düşeni yapacağı güzel anlardan biriydi.
We make things and build things to make more things. It's what sets us apart from the other animals.
Daha çok şey yapmak için aletler, eşyalar yapıyoruz.
What is more surprising is they use methanol which is safer than gas and has a higher flashpoint, doesn't it?
Daha da şaşırtıcı olan şu : Benzin değil metil alkol kullanıyorlar. Hem daha güvenli hem de ateş alma sıcaklığı daha yüksek.
I don't even know what's real and what's not any more.
Ne gerçek ne değil onu bile artık bilemiyorum.
If that's what you want, then I will say it one more time, and maybe you will hear me.
Bu ne istediğinizi ise, o zaman bir kez daha diyecek, ve belki beni duyar.
What's more American than bitter invective rampant paranoia and gas-guzzling Caddies?
Küfürbaz paranoyaklarla benzini su gibi içen Cadillac'lardan daha Amerikan ne olabilir?
Good food, lots to drink, maybe a little gambling, a show... and nothing bonds two businessmen together... more than one finding the other hung over with a hooker in their bed next morning. - What? - It's just a figure of speech.
İki iş adamını, birbirine bağlayacak en iyi şey, birinin diğerini ertesi sabah yatakta bir fahişeyle bulmasıdır.
The last fashion show alone brought in half of what we need, and the bake sale today brought in way more than I expected.
- Son defilede ihtiyacımız olan paranın yarısını topladık. Bugünkü kermes de çok para getirdi. Para demişken...
I used to think that, but what did you accomplish from there aside from scaring a few punks half to death and putting a few more in jail?
Ama karanlıkta durarak ne başardın? Bir kaç zibidiyi korkutup bir kaçını da hapse atmak dışında?
and what's worse 41
and what's your name 81
and what's that 303
and what's this 102
and what's that supposed to mean 44
and what's his name 17
and what's wrong with that 29
and what's 22
and what's her name 17
what's more 222
and what's your name 81
and what's that 303
and what's this 102
and what's that supposed to mean 44
and what's his name 17
and what's wrong with that 29
and what's 22
and what's her name 17
what's more 222
what's more important 45
more 1904
moreno 58
moretti 68
moreau 46
morello 30
morelli 46
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more 1904
moreno 58
moretti 68
moreau 46
morello 30
morelli 46
more or less 614
more than you know 97
more than you think 24
more drinks 21
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
more than anything else 28
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94
more tea 49
more than you 43
more than ever 118
more than anything else 28
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more to the point 94