More than me tradutor Turco
8,201 parallel translation
You like him more than me?
Benden daha çok mu sevdin?
More than that, reminded me of Mags Bennett.
Hatta daha çok Mags Bennett'i hatırlattı.
If I find the rest of the birdshot, maybe this'll all make more sense to me than it does right now.
Saçmaların geri kalanını bulursam, belki bu benim için daha mantıklı olacak.
Those pills you tricked me into taking had horrible side effects, which included seeing a lot more of you than I wanted to.
Beni kandırıp verdiğiniz ilaçların korkunç yan etkileri vardı. Seni istemediğim kadar çok görmem dahil.
Even more so than by that oceanography class, only none of you will even get a goldfish, then you're gonna come crying back to me.
Denizbilim dersinden de kötü olacak. Bu sefer japon balığı da alamayacaksınız, sonra ağlayıp bana geleceksiniz.
You want to offer me more than $ 100 million?
Bana 100 milyondan fazla mı teklif etmek istiyorsunuz?
It's more than just an outbreak to me.
Bu benim için bir salgından daha fazlası.
I don't know. A little birdie told me there might be something more to it than that.
Bilmiyorum bana bir kuş Bu işin düşündüğünden daha derin bir mesele olduğunu söyledi.
And let me tell you something else... we are more than just survivors!
Başka bir şey daha söyleyeyim. St. Luis Limanı. Günümüz...
Yeah, it'd take, uh, more than a bullet to knock me out.
Evet. Beni alt etmek için bir kurşundan fazlası gerek.
You know, she was more than a sister to me.
Benim için kardeşten fazlasıydı.
Nothing could, um, be more important to me right now than these devoted fans that I seem to have.
Şu an benim için sahip göründüğüm bu sadık hayranlardan daha önemli hiçbir şey olamaz.
But at the end, they loved their countries more than they loved me.
Ama nihayetinde ikisi de ülkesini benden daha çok sevdi.
Mostly'cause I'm afraid it's true, and I need to tell someone, and I trust you more than anyone, but it might make you hate me.
Doğruluk payı olduğu için ve birine söylemem gerekiyor. Sana güveniyorum ama benden nefret edebilirsin.
More than likely, yes, according to the literature on unconscious biases, and that got me thinking.
Makalelere ve bilinçsiz yapılan hareketlere göre, evet. Büyük ihtimalle. Bu da benim aklımı çeldi.
You trust him more than you trust me.
Ona, benden daha fazla güveniyorsun.
And he risked his life to save me more than once.
Ve beni kurtarmak için hayatını pek çok kez tehlikeye attı.
Kellogg knows more than he's willing to tell me.
Kellog bana söylediklerinden daha fazlasını biliyor.
I needed her much more than she needed me.
Onun bana ihtiyacı olduğundan daha çok ihtiyacım vardı ona.
Because I know what you value more than anything else. And if you don't help me, your whole family...
Çünkü her şeyden çok değer verdiğin şeyi biliyorum ve yardım etmezsen tüm ailen...
And believe me, she'll get more mercy from God than the twins.
İnan bana, Tanrı ona ikizlere gösterdiğinden daha çok merhamet gösterecektir.
Delphine, there is nowhere I like to be more than under the heel of a woman, but sometimes it makes me seethe.
Fakat bazen rahatsız ediyor.
There's nobody that annoys me more than the Volm.
Benden daha fazla kimse Volm'den rahatsız olamaz.
I just want you to be aware of all the things you ruin for me because you don't remember, or because you promise and then change or your mind, or because you think what's going on with you is more important than what's going on with me.
Beni rezil ettiğinin farkına varmanı istiyorum çünkü unutuyorsun ya da söz verip fikrini değiştiriyorsun çünkü senin işlerin hep benimkilerden daha önemli oluyor.
Well, he tells me that there's no one in the world that knows more about bacteria than you do.
Bana dünyada senden iyi bakterilerden anlayan kimse olmadığını söylüyor.
You mean more to me than any research program, Virginia.
Sen benim için herhangi bir araştırma programından daha önemlisin, Virginia.
I would think about her, and I would hope that there was more for her in her life than there was for me in mine.
Onu düşünür ve hayatında benimkinden çok daha fazla şeye sahip olmasını umut ederim.
You make more money than me?
Benden daha fazla mı para kazanıyorsun?
And you still make more money than me?
Ve hala sen benden daha çok mu kazanıyorsun?
Pharaoh, who sits on a throne far across the desert, is of no more consequence to me than I am to him.
Çölün karşısında taht'a oturan Firavun'un benim ona karşı olduğum kadardan daha fazla bana karşı bir ehemmiyeti yok.
Bring me your best commanders, general, no more than 40.
Bana en iyi komutanlarını getir, General. 40'tan fazla olmasın.
Come on, Christian, you don't want me to be drained any more than I do.
- Hadi ama Christian kuruttuğumdan çok kurutulmamı istemiyorsun.
And every day, when I arrived to work, Teddy, despite his illness, showed me more kindness than anyone ever has.
Her gün işe geldiğimde, Teddy hastalığına rağmen hiç kimsenin göstermediği şefkati gösterirdi bana.
There are people who are far more qualified at this than me.
Bu tür bir şeyde benden daha kalifiyeli adamlar var.
His temper has cost me and my partners considerably more than he's worth.
Öfkesi, bana ve ortaklarıma mal oldu, Ruslan'ın değerinden fazla bu da.
You might not know exactly where they are, but you know more than what you're telling me.
Nerede olduklarını bilemiyor olabilirsin, ama bilip de söylemediğin bir şeyler var.
It was more important to me to be your dad than to be a cop.
Benim için baban olmak bir polis olmaktan daha önemliydi.
The scream might have pissed me off more than anything.
Beni hepsinden çok çığlığı kızdırmış olabilir.
It scares me way more than those things out there.
Bu gerçekle yüzleşmek beni o dışarıdaki şeylerden daha çok korkutuyor.
You claim to love Miranda and care more than anything for the child you fathered, but you carry on with me... like they don't exist.
Miranda'yı sevdiğini ve her şeyden çok değer verdiğin bir çocuğun olduğunu söylüyorsun,... ama onlar hiç yokmuş gibi burada benimle yürütüyorsun.
You ask me, more people were killed last year by bad eggs than by terrorists.
Bana sorarsanız, geçen sene teröristlerin öldürdüklerinden daha fazla insan öldürdüler.
All this time, I assumed there was more to me than everyone thought but maybe there isn't.
Bunca zaman bende herkesin sandığından fazlası olduğunu varsaydım ama belki de yoktur.
That photograph you took means a lot more to me than it does to you.
Çektiğin şu fotoğraf bana sana ifade ettiğinden çok daha fazla şey ifade ediyor.
I don't know when it became more than friendship, but it did, and it scared me, so I-I pushed it away, but here we are.
Bir arkadaşlıktan daha fazlasına dönüştüğünde bilmiyordum ama dönüştü, bu beni korkuttu, onu kendimden uzaklaştırdım ama işte buradayız.
No thanks. This house and the trust fund that papa left for me is more than enough.
teşekkür ederim.... yeterince fazla değil ama bana yeter.
You're gonna owe me a little more than a burger and rice for this one, Joe.
Hamburger ve pilav bana olan borcunu karşılamaz Joe.
Unlike me, you're more effective with it than without.
Benim aksime, uyku sana yarıyor.
So you know think more than me?
Yani benden daha bilgili olduğunu mu sanıyorsun?
Thought you'd give me more credit than this, frank.
Bana bundan daha çok güvendiğini sanıyordum Frank.
You once told me A single life is worth more than a thousand books.
Bir zamanlar bana, bit tane canın bile yüzlerce kitaptan daha değerli olduğunu söylemiştin.
It takes more than a few weeks, trust me.
Birkaç haftadan daha fazla sürer, inan bana.
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than anything else 28
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than once 124
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than anything else 28
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than once 124