More than anything tradutor Turco
3,469 parallel translation
God gave me a wife... children... whom I love more than anything.
Tanrı bana bir eş verdi... çocuklar... herşeyden fazla seviyorum kime.
I love you more than anything, Charli.
Seni her şeyden çok seviyorum Charli.
More than anything.
Her şeyden fazla.
Mantis, more than anything I wish you could just jump up and... and punch me and kick me and, ah... knock me over.
Mantis, başaramadık. Keşke zıplayıp bir yumruk atsan. Ve tekmelesen.
More than anything in the world.
Herşeyden çok.
But more than anything... Calvin loved.
Bir şey daha Ama daha Calvin sevdi.
Ted, like you were some freak show, and they wanna get all their money's worth because, more than anything, they're aroused by another shame.
Sanki ayı oynatıyormuşsun veya paralarının karşılığını almayı bekliyorlarmış gibi. Her şeyden öte, bir diğer utançtan haz duyarlar.
What a martyr craves more than anything is a sword to fall on.
Bir şehit en çok üzerine gelen bir kılıcı arzular.
More than anything.
- Her şeyden çok.
I want you to come back more than anything.
Dönmeni her şeyden çok istiyorum.
- Man... I love the outdoors more than anything.
Dostum, doğa sporlarını her şeyden çok seviyorum.
He loves his horse more than anything else.
O, atını her şeyden daha fazla seviyor.
More than anything in the world.
- Dünyadaki her şeyden çok.
More than anything in the whole fucking world.
Kahrolası bu dünyadaki herşeyden daha çok.
My children, whom I love more than anything else in the world, and my renewed faith in God.
Biri dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğim çocuklarım, diğeri ise Tanrı'ya karşı yenilenen inancım.
More than anything.
Her şeyden çok.
You know I value you, more than anything.
Sana her şeyden çok değer verdiğimi biliyorsun.
I love it more than anything.
Her şeyden çok seviyorum.
I love her more than anything.
Onu her şeyden çok seviyorum.
You know I love you more than anything?
Seni her şeyden çok sevdiğimi biliyor musun?
I see my- - my fiery, hilarious, beautiful wife who I know loves me more than anything.
Ben seni ateşli, komik, güzel karım olarak görüyorum ve beni her şeyden çok sevdiğini biliyorum.
More than anything, this a war for the American spirit.
Herşeyden daha çok bu savaş Amerikan ruhu için.
So... tall, with beautiful eyes and a smoking hot bod, but... you know, more than anything, this person's got a lot of heart.
Yani... uzun boylu, güzel gözleri var ve oldukça seksi bir vücudu var, ama... bilirsiniz, her şeyden önce, bu kişinin kocaman bir kalbi var.
I just want to say that I've had the best experience of my entire life in this room, and that I love these people more than anything.
Söylemek istiyorum ki Tüm hayatım boyunca bu oda da yaşadığım en iyi tecrübeydi, ve bu insanları her şeyden çok seviyorum.
I want to believe that more than anything, but we've still got a long way to go.
Buna her şeyden daha çok inanmak istiyorum. Ama daha gidecek çok yolumuz var.
And what was it you wanted more than anything else in the world?
Bu dünyada her şeyden çok istediğin şey neydi peki?
What do you want more than anything?
Neyi her şeyden çok istiyorsun?
I love you more than anything on earth.
Dünyadaki herşeyden çok seni seviyorum.
More than... More than anything in the world.
Her şeyden... dünyadaki her şeyden daha fazla.
Tell me why the British Army should have you swelling their ranks, and I don't want to hear, I want this more than anything.
Sonuçta ingiliz askeriyesi çaylak dolu
He wasn't fit to rule over anything more important than a 12-course meal.
12 kişilik bir yemekten daha önemli bir şeyi yönetmeye uygun değildi o.
But I don't think it's anything more than that.
Ama bunun ötesinde bir şey yok. Evet.
Music means more to me than anything in the world.
Müzik benim için her şeyden önemli.
But she's never won anything more than 100 rupees.
Ama 100 rupiden fazlasını kazanamadı.
Well, at this stage there is no factual evidence to indicate anything more than an animal attack.
Şu aşamada, bir hayvan saldırısının dışında bir şeyi işaret eden, daha gerçekçi bir kanıt bulunmuyor.
I think I'm more scared of you right now than anything else on that TARDIS.
- Sanırım şu anda Tardis'deki o şeylerden çok senden korkuyorum.
You know, if things were different, I can't think of anything I'd like to do more than make love to you right now.
Olaylar daha farklı olsaydı şu anda seninle sevişmekten daha çok istediğim bir şey olmazdı.
And I'm more scared of dying when somebody spoon feed me oatmeal than anything else in the world.
Ve asıl korktuğum şey ise birisinin beni kaşıkla yulaf lapasıyla beslerken gebermek
I wasn't suggesting anything more than a drink.
şampanyadan fazlasını teklif etmiyordum.
More than anything.
Hem de her şeyden çok istiyorum.
It's more of an RD outcast than anything, but it's actually a project you approved some time back.
ArGe'de unutulmuş bir şey aslında ama zamanında senin onaylamış olduğun bir proje.
That time at your parents'barbecue... I never thought of you as anything more than a kid.
Ailenin barbekü partisinde bir çocuktan başka bir şey olmadığını düşünmüştüm.
All I'm saying is that cooking for Thanksgiving is much more advanced than anything you can do with a processed cheese product.
Demeye çalıştığım Şükran Günü yemeği hazırlamak, hazır yemeği ısıtmaktan çok daha zor bir iş.
You're my only student who's more concerned with her grades than... well, anything.
Notlarını bu kadar önemseyen tek öğrencim sensin.
I think the move was more about leaving Rosewood than anything else.
Taşınma bizim için Rosewood'dan ayrılmaktan ibaretti.
What's more beautiful than life itself devours you inside makes you laugh and cry all day and makes you do anything anytime any place?
Hayatın kendisinden daha güzel olan seni yerle bir eden bütün gün güldüren ve ağlatan sana her şeyi, her zaman her yerde yaptıran nedir?
Kid showed more decency and humanity than anything your channel has aired in the last decade, so why don't you go pick on somebody else?
Çocuk sizin kanalınızın son 10 yılda gösterdiğinden daha fazla iyilik ve merhamet gösterdi, neden kendine uğraşılacak başka birini bulmuyorsun?
'I just hate myself so much more than I could ever love anything.
'Bir şeyi sevebileceğimden daha çok kendimden nefret ettim.
My family is more important than anything.
Ailem her şeyden daha önemlidir.
I hate you more than I've ever hated anything in my entire life.
Hayatım boyunca nefret ettiğim her şeyden daha çok nefret ediyorum senden.
You know, you care more about what's going on with Travis than anything in my life.
Travis'in hayatında olup bitenlerle benim hayatımdakinden daha çok ilgileniyorsun.
more than anything else 28
more than anything in the world 53
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything in the world 53
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than once 124
more than likely 53
more than that 286
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
anything you want 299
more than likely 53
more than that 286
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
anything you want 299
anything 4271
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything can happen 91
anything you can do 21
anything you need 253
anything for you 105
anything you say 115
anything goes 61
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything is possible 128
anything can happen 91
anything you can do 21
anything you need 253
anything for you 105
anything you say 115
anything goes 61