As we both know tradutor Turco
194 parallel translation
Material well-being isn't that important to women, as we both know, but it's vital to a man.
İkimizin de bildiği gibi, kadınlar için hayatta önemli olan maddiyat değildir. Fakat maddiyat, bir erkek için, hayati öneme sahiptir.
You're the type they're looking for, young, intelligent, good-looking... and as we both know, not entirely without humor.
Sen tam aradıkları türde birisin. Gençsin, zekisin, güzelsin ve... sıkıcı biri olmadığını ikimiz de biliyoruz.
We're so overdue, as we both know too well.
Çok geç kaldık. İkimizde gayet iyi biliyoruz.
But as we both know, it'd be an utter lie.
Ama ikimizin de bildiği gibi, müthiş bir yalan olurdu.
And, Data, as we both know flair is what marks the difference between artistry and mere competence.
Ve kabiliyet, sanatsal yetenekle ustalık arasındaki farkı gösterir.
It's going to be the more interesting as we both know the archetypes
Etkileyici olansa ikisinin de gerçekteki halini bilmemiz.
She gave him some of her medicine which, as we both know, can kill somebody if they don't have the same heart condition that she has.
Ona kendi ilacından verdi. İkimiz de biliyorduk ki, o ilaç, aynı kalp rahatsızlığına sahip olmayan birini öldürebilir. Oh.
But as we both know, this is the car I'm gonna have for the rest of my life.
Ama ikimizde biliyoruz ki ölene dek bu arabaya kullanacağım.
Now, as we both know, you are doing this for sex.
İkimiz de biliyoruz ki bunu seks için yapıyorsun.
My dear, as we both know, I'm supposed to be bringing you together.
Tatlım, ikimizde biliyoruz. Sizi bir araya getirmem gerekiyordu.
But as we both know, such is not available in these parts.
İkimizin de bildiği üzere bu yörede böyle bir berber yok.
As we both know, they will strike if there's any Shadow influence still here, yes?
İkimiz de Gölgeler'den etkilenen tek bir şey olsa dahi saldıracaklarını biliyoruz.
Well, there's just not a lot of dynamite ladies out there... anywhere you look, Mickey, as we both know.
Baktığın her tarafta o kadar fazla dinamit kadın yok Mickey.... İkimizin de bildiği gibi dostum.
As we both know, there's been an attempt on your life.
İkimiz de biliyoruz, öldürülmek istendin.
As long as we both know!
İkimiz de bunu bildiğimiz sürece!
But you might, at a later point in your life, when you're not so angry and you make up with your dad, as we both know you will, you might be sorry you missed it.
Ama gidebilirsin. Hayatının sonraki zamanların, bu kadar kızgın olmadığında ve babanla barıştığında, ikimiz de biliyoruz ki bunu kaçırdığın için üzülebilirsin.
Because as we both know, without purpose we would not exist.
Çünkü ikimiz de biliyoruz ki, amaç olmazsa biz de var olmayız.
See, I hit up my homegirl'cause I had to get my hair done, as we both know.
Dinle, kız arkadaşımı aradım çünkü ikimizin de bildiği gibi, saçımı yaptırmam gerekiyordu.
But she is very resourceful as we both know.
Fakat onun ne kadar becerikli olduğunu ikimiz de biliyoruz.
We both know that the mind of a woman in love is operating on the lowest level of the intellect.
Biliyoruz ki, aşık olan bir kadının aklı olabilecek en düşük seviyede çalışır.
Told me i was the world's best lover, even though we both know i'm not.
Dünyanın en iyi aşığı olduğumu Söyleyebilirdin, ki öyle olmadığımı biliyoruz.
We both know that even the fat, ugly people of this world believe that being in love makes them beautiful and justifies everything.
İkimiz de biliyoruz ki, bu dünyadaki şişman, çirkin insanlar bile aşık olmanın kendilerini güzel ve herşeyde haklı yaptığına inanıyor.
As long as we know we're both waiting.
Her ikimiz de beklediğimizi bildiği sürece.
As we all know, when the father of both Ptolemy and Cleopatra died he named the two of them to rule jointly over Egypt.
Bildiğimiz kadarıyla, Ptolemy ve Kleopatra'nın babaları ölürken her ikisini de Mısır'ı ortaklaşa yönetmeleri konusunda atadı.
But fellas, as you know, we can't throw anything at him except dangerous driving and failure to stop misdemeanours, both of'em, over here.
Beyler bu saydığınız şeylerle doğru düzgün bir suçlamada bulunamayız ki ona. Belki tehlikeli araç kullanma, kamu görevlisine itaatsizlik veya her ikisi, gibi.
Maggie and I talked about this thing, we both feel that all of you should know as much as we do about it.
Bunu Maggie'yle konuştuk ve sizlerin de öğrenmeye hakkınız olduğuna karar verdik.
I want to introduce you to a man that we all know as both a writer and a philosopher :
.. hepimizin tanıdığı birini sizlere takdim etmek istiyorum : .. yazar ve aynı zamanda bir filozof, Giordano Bruno.
As you probably know, we're the favorites to win the Cannonball... and I was wondering if one of you or both of you... might like to ride in the winning vehicle.
Bildiğiniz gibi, Gülle yarışının favorisi biziz. Acaba diyordum, biriniz veya ikiniz kazanan arabada yer almak ister misiniz?
But we both know it's not as simple as that.
Ama ikimiz de her şeyin bu kadar basit olmadığını biliyoruz.
As ALD parents, we both know the answer to that inane question.
Sizin oğlunuz da hasta olduğuna göre sanırım ikimizde bu aptal sorunun cevabini biliyoruz.
And we both know the King regards a betrayal of time as a betrayal of faith.
Ve ikimiz de biliyoruz ki kral güvene yapılan ihanet kadar zamana yapılana da önem verir.
But we both know a guarantee is only as good as the man who writes it.
Ama garantinin, onu yazan adam kadar iyi olabileceğini ikimiz de biliyoruz.
I could stay. I could try to make you fall in love with me but we both know that won't happen.
Burada kalır, seni kendime aşık etmeye çalışabilirim fakat ikimiz de biliyoruz ki bana aşık olmazsın.
But I know that we both existed, as we are now.
Ama şimdi olduğu gibi ikimizin de yaşadığını biliyorum.
And as inventive as that family defense is, and again I like it we both know in the end, you'd probably lose.
Evet. Şu aile savunması her ne kadar yaratıcıysa da, - tekrar ediyorum, bu hoşuma gitti -, sonuç olarak ikimiz de muhtemelen kaybedeceğini biliyoruz.
My aim in these talks is to align our policies in the new and troubled situation in the world and to find the means of upholding what we both know to be right.
Benim bu görüşmelerdeki asıl amacım dünyanın yeni oluşan durumu karşısında nasıl politikalar izleyebileceğimizi belirlemekti.
Add to that the fact that I know you both better than anybody else, and I've never seen either of you so much as hurt a fly, and I've concluded that what we have here... is a terrible misunderstanding.
Şu gerçeği de biliyorumki ikiniz de herkesten daha iyisiniz, .. sizin sineği bile incittiğinizi görmedim.. ve şunun kararına vardımki burada bizim... korkunç bir yanlış anlamamız var.
Süleyman is a complex character... a man that we know from his own life was capable of the emotions both toward his male friends and especially toward his... the great love of his life, his wife Hürrem Sultan, and toward his family as well.
Süleyman, karışık bir karakterdir... özel hayatında, son derece duyarlı bir insan dostluklarında ve özellikle de... hayatının büyük aşkı, Hürrem Sultan'a ve tabiki ailesine karşı.
We're going back to the library, and we're gonna stay as long as it takes for you to write the paper we both know you can write.
O ödevi yazana kadar oradan çıkmayacaksın. Yazabileceğini ikimiz de biliyoruz.
Listen... the only good reason to quit a wedding is if you break the cardinal rule... which is ridiculous because we both know you did not fall in love with the groom.
Dinle, bir düğünden çıkmanın tek bir nedeni vardır ve ana kuralı çiğnemek gerçekten çok komik. Çünkü damada aşık olmadığını ikimiz de biliyoruz.
If you so much as break a fingernail, we both know you'll sue.
Şirket bisikletleri karşılamıyor, ve tek bir çizik olursa bile bunun sana pahalıya patlayacağını hepimiz biliyoruz.
We both know that you're going to... have to eliminate him as a suspect, so what's his name?
- Onu şüpheli listesinden çıkarmamız gerekeceğini biliyorsun. Adı ne?
And you know she'll go'cause she's freaky like that. We both know her.
Bana asıldığını biliyorsun değil mi?
Tom, we both know that the word of the IRA is as permanent as a fart in a wind machine.
Tom, sen katılmasan da, ikimiz de biliyoruz ki, IRA dediğin şey üflesen yıkılır.
Well, Handy, as I'm sure you know, we've both put in for mayor.
Handy, eminim biliyorsundur ki, ikimiz de belediye başkanı adayıyız.
As well as I know him, I keep underestimating him. We both should have seen this coming.
- Bunu ikimiz de anlamalıydık.
We both know Jaffa intelligence is not always as reliable as it should be.
İkimiz de biliyoruz ki, Jaffa istihbaratı her zaman güvenilir değildir.
As you know Tim broke both of his legs so he can't easily get in and out of bed we got him one of those crooked plastic bottles for you know his business, but its not quite big enough for his...
Bildiğin gibi Tim'in her iki bacağı da kırık, bu yüzden yataktan kolayca kalkamıyor. Bizde ona kıvrımlı plastik şişelerden aldık... onun problemini biliyorsun, fakat yeterince büyük değil onun...
We both know that someday we're going to look at - this as brothers and laugh about it..
Bak, biliyor musun bir gün bu anıları hatırlayıp güleceğiz.
And we both know that I sure as hell did not pursue you.
Ve ikimiz de senin peşine düşmediğimi biliyoruz.
Well, now that you do know, would you think it's possible that Emily, in her psychotic state might have activated both sets of vocal cords so as to achieve the amazing effect we heard captured on your audiotape?
Bildiğiniz bir şeye gelelim. Sizce Emily, psikoz yaşarken her iki ses teli grubunu aynı anda çalıştırmış, böylece teybinizdeki şaşırtıcı etkiyi yaratmış olabilir mi?