English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / But he's not here

But he's not here tradutor Turco

481 parallel translation
It's not even enough if he comes here and bows to you, but how dare he tells you to come or go?
Size gelip baş eğmediği yetmedi bir de ayağına nasıl çağırır?
But it's not a man's legs that matter, or his arms, but what he's got in here!
Ama önemli olan bacaklar da değil kol da hiç önemli değil. Önemli olan burasında ne olduğudur.
He's not on any hospital staff I know of, but he's sure the boss around here.
Bir hastane personeli olmadığını biliyorum, ama bu civarın patronu olduğu şüphesiz.
But do you know the reason he's not here tonight?
Burada olmamasının sebebini biliyorsun, değil mi?
But he's not here?
Burada değil mu?
I hope Ryokichi studies hard... even with his Grandmother here, but with her around he might not obey me.
Umarım Ryokichi, büyükannesi buradayken derslerine iyi çalışır ve ondan yüz bulup bana karşı itaatsizlik etmez.
But he's not here to give his permission.
Olmayacağını bil.
Yes, Mr. Unknown has not only enticed us here under false pretences but he's taken the trouble to find out a great deal about us all.
Evet, Bay Meçhul sahte nedenlerle hepimizi buraya sürüklemekle kalmamış hakkımızda oldukça fazla bilgi toplama zahmetine de katlanmış.
I came to see Father Logan, but Keller says he's not here.
Peder Logan'ı görmeye geldim. Keller, yok diyor.
But he's not here!
İyi de o burada yok, ne yapacağız şimdi?
Lorenzo's not here right now... but I'm sure he'll say yes.
Lorenzo şu an burada değil ama eminim ki, evet diyecektir.
But he's not here, so she took it out on us.
Ama burada bulamayınca, sinirini bizden çıkardı.
How could they have better shown an unexpected guest that here he was not considered a galley slave, but a man?
Beklenmedik bir misafire burada bir kürek mahkûmu olarak değil de bir insanmış gibi davranıldığı başka nasıl gösterilebilirdi?
He swears he was in Scotland at the time of the murder, but we've got reason to believe he was not only here, he was employed as a car washer in your garage.
Cinayet sırasında İskoçya'da olduğuna yemin ediyor, fakat sadece orada olmadığına inanmamızı gerektirecek nedenlerimiz var, araba yıkayıcısı olarak garajınızda çalışmış.
He's here, but he's not here.
Burada.. ama burada değil.
I know we're not supposed to get ahead of the evidence here, but if he's not guilty...
Biliyorum ki, bizim burdan bir şey bulabileceğimizi düşünmemişti, ama adam suçlu değilse...
Well, he's got enough sense not to come back here but if you get in touch with him, try and talk him into going back because it'll be a whole lot easier on him.
Buraya dönmeyecek kadar akiIli ama onunla temas ederseniz, oraya geri dönmeye ikna edin çünkü bu durumunu çok daha kolaylastirir.
I haven't Richard's military skill, but he was here betraying you, not I.
Richard'ın askeri yeteneği yok bende. Ama o sana burada ihanet etti, bense etmedim.
- Here, but he's not in.
- Burası fakat içeride değil.
I know he's not here now, but has he been here?
Şu an burada olmadığını biliyorum, Ama öncesinde buradamıydı?
Yes he lives here. But he's not at home.
Evet, burada yaşıyor ; ama şu an burada değil.
Oh, he's not been here for long... but he's already got himself quite a reputation.
O geleli çok olmadı ama çoktan nam saldı bile burada. Şehirde öyle diyorlar.
But he's not here.
# Fakat kendisi burada değil.
I know a lot of you soccer jocks think it's okay to go out there and try to pull one over on the referee when he's not watching, but I'm here to tell you that nobody...
Birçok futbolcu için sorun olmadığını düşündüğünü biliyorum... Hakemin göremediği zamanlarda kuralları çiğnemeyi... Buradaki kimseyi itham etmiyorum.
Now, I don't care if you tell him you love him, but he's not your family, your family is here.
Onu sevdiğini söyleyebilirsin ama gerçek ailen burada.
But since he's not here yet...
Henüz gelmediğine göre...
But he's not here right now.
Ama şu an da odada değil.
He stunned the crowd here at Weatherby's auction house by not only paying in cash for the wine, but by opening all 60 bottles at a reception for the public afterwards.
Açıkartırmada milleti şaşkına çevirdi.Şarap için nakit ödemekle kalmadı ayrıca halka açık bir resepsiyonda 60 şişesini açtı.
No, he's not here, but how about something in a medium-sized Oriental?
Hayır burada değil, ama hafif uzak doğuluya ne dersiniz?
He's not here at the moment, but he'll be back soon.
Şu anda yok, ama biraz sonra gelir.
Of course, he's my boss, but I'm afraid he's not here right now.
Evet. Kendisi benim patronum olur ama maalesef şu an burada değil.
He's not here at the moment, but you're welcome to come in and wait.
Şu anda burada değil, ama içeri girip bekleyebilirsiniz.
His car is here, but he's not here.
Arabası burada, ama kendisi yok.
He's been here for over a month, but he's still not adjusted to this place yet.
Burada bir aydan fazla olmasına karşın,.. ... hâlâ bu yere tam olarak alışamadı.
One, but he's not here now.
Bir tane, ama şimdi burada değil.
- Not exactly. - Not crazy or retarded, but he's here.
- Deli ya da gerizekâIı değil ama burada.
Martin's not even sure the guy can come down here. - Yeah, but if he does?
Martin adamın geleceğinden emin bile değil.
He's responsible here, but I'm not.
Burada sorumlu o ama ben değilim.
I have no idea if he's here or not, but you'll have to leave the club.
Burada olup, olmadığını bilemem ama kulübü hemen terk edeceksiniz.
He's won every attendance award, but he's not coming here.
O, toplantılara katılım şampiyonu idi ama bugün buraya gelemiyor.
He tried to throw us out... he sent his tough guys after us to rough us up... but now look who's here and look who's not.
Bizi kapı dışarı etmeye çalıştı. Bizi hırpalamak için adamlarını gönderdi. Ama bak şimdi burada kim oturuyor.
I probably shouldn't say this since he's not here to defend himself, but...
O burada olmadığı için bunu söylememem gerekir aslında, ama...
I wish he were here, but he's not.
Keşke burada olsaydı. Ama değil.
No, this is my uncle's house... but he's not here now.
Hayır, burası amcamın evi,... ama şu an burada değil.
But he's not here.
Ama burada değil.
Well, apparently he's not very happy down here in Shangri-la... because he's written letters to everybody but Santa Claus... asking for a transfer.
Görünüşe göre Shangri-la'da pek mutlu değil ki nakil istemi için Noel Baba dışında herkese mektup yazmış.
Sunder we not only got Marco's wealth, but he brought us here too.
Sunder, biz marco'nun kasasını arıyorduk ama o bizi buraya getirdi.
Mr. Grantham's not here, but he left his car number for you.
Bay Grantham burada yok, arabasından arayabilirsiniz.
Yeah. But he's not here.
Evet ama evde yok.
But he's not here and I am, and I want to.
Fakat o burada değil, ben buradayım ve istiyorum.
But he's not here now, is he? Is he?
Ama baban burada değil, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]