But sorry tradutor Turco
26,224 parallel translation
Yes, but sorry, dear. No torture.
Üzgünüm tatlım ama işkence etmek yok.
I'm sorry, but there's nothing more I can do. Yeah, right.
Üzgünüm ama elimden başka bir şey gelmez.
I'm sorry, but can I see your badge?
Affedersiniz ama rozetinizi görebilir miyim?
Sorry to hear, but I just give people the tools to hack, it's up to them to do so responsibly.
Üzüldüm ama ben sızma aygıtı veririm. Sorumluluk sahibi olmak onların elinde.
I'm sorry, I don't mean to be a backseat sailor, but just want to make sure everything's all right with the ship.
Affedersin, işine karışmak istemem ama gemide her şey yolunda mı emin olmak istedim.
I'm sorry, but I don't know anyone by that name.
Üzgünüm ama o isimde birini tanımıyorum.
I'm sorry, but, uh, if you think that they killed your husband and that they are trying to kill you, why are you staying so close to their campus?
Üzgünüm ama, eğer kocanı öldürdüklerini ve seni öldürmeye çalıştıklarını düşünüyorsan neden yerleşkelerine bu kadar yaında kalıyorsun?
Sorry, Officer, but that's not going to happen.
Özür dilerim memur bey, Fakat böyle bir şey olmayacak.
Sorry, Rick, but how am I gonna enjoy my retirement with you and the missus hunting me?
Üzgünüm, Rick, Fakat emekliliğimin tadını nasıl çıkaracağım Sen ve eşin sürekli peşimdeyken?
Look, I'm sorry to show up like this, sir, but... things took a little longer than I thought.
Bakın, bu şekilde geldiğim için üzgünüm ama işler düşündüğümden uzun sürdü efendim.
Look, I'm really sorry about this, but, uh... how would you like to stay?
Bu konuda çok üzgünüm ama, nasıl kalmak istersiniz?
Sorry we didn't get to talk the other day, but it's so good to see you. Yeah.
- Geçen gün konuşamadığımız için üzgünüm ama seni görmek çok güzel.
I'm sorry, but it looks like Larry and Greg will be in Florida indefinitely.
Üzülerek söylüyorum ama Larry ve Greg süresi belirsiz şekilde Florida'da olacaklar.
She had to sub for a class for a colleague, but she said to say how sorry she was and to give you all a big kiss good-bye.
Bir meslektaşının sınıfında yerine geçmek zorunda kaldı ama ne kadar üzgün olduğunu ve hepinize kocaman hoşçakal öpücüğü verdiğini söyledi.
I am sorry you feel that way, but we think that it's time you commit to this project, and that you commit to the family, as a matter of fact.
Öyle hissettiğin için üzgüldüm ama artık bu projeye ve ailene odaklanmanın vakti geldi, biz tam olarak böyle düşünüyoruz, işin doğrusu bu.
I'm sorry, but you are intentionally prejudicing my client's case.
Kusura bakmayın ama kasıtlı olarak davaya haksız hüküm veriyorsunuz.
I'm sorry for my friend objectifying you, but in her defense, you are fine as hell.
Arkadaşımın sizi nesneleştirmesi adına özür dilerim ama kendini savunacaksa, fena bi'şeysiniz.
- But we are not sorry about that.
- Şu konuda değiliz ama.
I'm really, really sorry about that, but I just...
Gerçekten üzgünüm ama sadece- -
I'm sorry that I wasn't here for the surgery, but I'll be checking in later, okay?
Ameliyat sırasında burada olamadığım için üzgünüm ama daha sonra kontrol etmeye geleceğim.
I'm so sorry, but... no.
Özür dilerim ama hayır.
I'm sorry, but we know what's going on now.
Üzgünüm, ama şuan ne olduğunu biliyoruz.
- I'm sorry he doesn't fit your accomplice profile, but he's got the same twisted sense of humor as the freak that's been calling me.
- Suç ortağı profiline uymadığı için üzgünüm ama beni arayan ucubeyle aynı çarpık espri anlayışına sahip.
But it caused a panic attack and I'm so sorry.
Ama panik atağa sebep oldu ve çok özür dilerim.
This is really awkward and-and I'm sorry, but we need to talk.
Bu çok garip oldu ve özür dilerim, ama konuşmamız gerek.
Adam, it's your call, but I got to tell you, if I avoided places where people felt sorry for me, I'd never leave the house.
Adam, bu senin kararın ama şunu söyleyeyim, eğer insanların halime üzüldüğü yerlere gitmekten kaçınsaydım evden çıkamazdım.
I'm sorry, but they forced it out of me!
Özür dilerim, ama beni zorladılar!
Sorry, but there is perhaps a storm on the way.
Kusura bakmayın ama, muhtemelen bir fırtına yaklaşıyor.
I'm sorry, but I can no longer keep silent.
Üzgünüm ama artık sessiz kalamayacağım.
♪ Listen, I know I already said this, but I'm really sorry about this morning.
Dinle, daha onceden soyledim biliyorum, ama gercekten bu sabah icin ozur dilerim.
Sorry, but your ass is here and I'm pissed.
Üzgünüm, ama kıçın karşımda ve ben sinirliyim.
Sorry to bother you, but we're gonna be living here next semester, so we were wondering if we could just take a few measurements.
Rahatsız ettiğimiz için özür dileriz, önümüzdeki dönemde burada yaşayacağız mümkünse bazı ölçümler alabilir miyiz merak ediyorduk.
Well, I'm sorry, but this can't be the first time you had clients who had to sell as is.
Affedersin ama satış yapmak zorunda olduğun müşterilerin ilk kez olmuyor.
I'm sorry, but it has to be this way.
Üzgünüm ama böyle olmalı.
Anyway, I'm sorry to lay it out for you like this, but I trust you.
Neyse. Seni bunalttığım için özür dilerim ama sana güveniyorum.
- Sorry to come so early, but Eduardo... He said to come as soon as we could.
Bu kadar erken geldiğimiz için özür dilerim ama Eduardo pencereyi hemen tamir edin dedi.
Sorry, Tandy, but I don't think we can afford to take a chance here.
- Üzgünüm, Tandy ama burada durarak şansımı zorlayamam.
Well... sorry, but reverse genie.
Üzgünüm ama geri tepti. İsteğin reddedildi.
Look, I'm sorry, but there's a crazy person out there.
Kusura bakmayın ama dışarıda delinin teki var.
Sorry, but I've sabotaged the control unit.
Üzgünüm fakat kontrol ünitesini sabote ettim.
Look, I-I understand you feel sorry for the boy, but have a butcher's at him, will you, huh?
Onun için üzüldüğünüzü biliyorum ama ona bir bakın lütfen.
I'm sorry, Barbara, my dear, but...
Üzgünüm, Barbara tatlım, ama...
I'm sorry, but we have to make an arrest in the Paulie Pennies case.
Üzgünüm ama Paulie Pennies dosyası için bir tutuklama yapmamız gerekiyor.
I'm so sorry, but there is nothing you can do about it.
Çok üzgünüm ama bu konuda elinden bir şey gelmez.
Okay, I'm sorry, but I promise, if you go to the truck right now, I'll explain everything.
Tamam özür dilerim ama söz veriyorum şimdi kamyona gidersen, her şeyi açıklayacağım.
I'm sorry, Matt, I know this is supposed to scare me, but fear is an emotion, and ever since I flipped my switch,
Üzgünüm, Matt, biliyorum bu beni korkutmalı. Ama korku bir duygu.
I'm sorry, Detective, but Charlotte's in danger.
Üzgünüm dedektif ama Charlotte'ın başı belada.
I know what you're thinking, but I was assisting on a stakeout that went long, and I'm really sorry, but I promise you,
Ne düşündüğünü biliyorum ama gözetim işi uzun sürdü. Çok özür dilerim ama bunu telafi edeceğime söz veriyorum, tamam mı?
I'm sorry, but there is no way that you can help me right now.
Özür dilerim ama bana şu an yardımcı olmanın imkanı yok.
I'm sorry about your home. I am. But you have to promise me you're not really gonna hurt this woman.
Evin için gerçekten üzgünüm ama bu kadına zarar vermeyeceğine söz vermelisin.
Lucifer, I'm sorry but that trick that I pulled last night is only gonna work once.
Lucifer üzgünüm ama dün akşam yaptığım numara sadece bir kere işe yarar.
sorry 58639
sorry for what 82
sorry to bother you 488
sorry about that 1692
sorry for the inconvenience 51
sorry to interrupt 698
sorry for your loss 95
sorry for the wait 54
sorry i'm late 1510
sorry about the mess 94
sorry for what 82
sorry to bother you 488
sorry about that 1692
sorry for the inconvenience 51
sorry to interrupt 698
sorry for your loss 95
sorry for the wait 54
sorry i'm late 1510
sorry about the mess 94
sorry for the delay 59
sorry we're late 195
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to waste your time 18
sorry about earlier 35
sorry to keep you waiting 279
sorry we're late 195
sorry to hear that 198
sorry to disturb you 153
sorry to bother 18
sorry to trouble you 44
sorry to have bothered you 32
sorry to waste your time 18
sorry about earlier 35
sorry to keep you waiting 279