But you're different tradutor Turco
444 parallel translation
It's funny, but you're the first one that ever made me feel different than anyone else.
Tuhaf. Kendimi başkalarından farklı hissetmeme sebep olan ilk kişisiniz.
- But you're playing a different role.
- Lakin, farklı bir rol oynuyorsun.
That's the same tune all right but you're making different mistakes than you did the first time.
Aynı ezgi olduğu kesin fakat ilkinde yaptığından farklı yanlışlar yapıyorsun.
You may have other names for your streets... but whether you call them Center Street, North Street or Main Street... they're not much different from these.
Caddeleriniz için farklı adlarınız olabilir, ancak Merkez Caddesi, Kuzey Caddesi veya Ana Cadde deseniz de demeseniz de bunlardan çok da farklı değiller.
But, a funny thing... they're not so much different from you.
Ama durum şu ki onlar senden çok farklı değiller. Onlarda bir şey var.
But you... you're different.
Ama siz... Siz onlara benzemiyorsunuz.
But you, you're different.
Ama sen, sen farklısın.
But it's a different story when you're in danger, huh?
Tehlikede olmak farklı bir durum, hıı?
Says you. But your wife must tell a different story since you're here.
Ama sen burada olduğun için karın başka bir hikaye anlatıyor olmalı.
Amnesty is different. I have to serve the full four months, but you're all right, you're outside!
Genel af mümkün değilmiş.
I know we kill... but it's wrong, and you're different.
Biliyorum, öldürdüğümüzü biliyorum ama yanlış, sizler farklısınız.
Yes, you're right, I've done it already, but I had a very different motive then.
Evet, haklısın, zaten bunu yapmıştım, ama o zaman çok farklı bir güdüm vardı.
He believes in what he does, but you and me, we're different.
Yaptığı şeye inanıyor, fakat sen ve ben, biz farklıyız.
But, darling, you're different. Hardly recognisable.
Artık seni tanıyamıyorum.
I know, you're right, but it's different now.
Biliyorum, haklısın. Ama bu sefer farklı.
But you're somewhat different.
Ama siz nasıl desem farklısınız.
I'd like to ask you... I know we're all of different faiths, but we're all Americans...
Sizi temin ederim ki hepimizin ayrı kaderleri var ama hepimiz Amerikalıyız.
You remind me so much of him but you're so different.
Bana onu hatırlatıyorsun ama sen çok farklısın.
But you're different.
Ama eskiden farklıymışsın.
Protest as much as you please but they're traveling a different trail for a reason.
İstediğiniz kadar protesto edin bayan Ama arabacıların bu yoldan gitmelerinin bir sebebi var.
But you're different.
Ama sen farklısın.
Maybe it's different if you don't have children, but even if Charley and I aren't living together, and even if we're sleeping with other people, even if he were to get married again he's still my husband and he's still the father of my children and....
Belki çocuk olmasa farklı olabilir, ama Charley ve ben beraber yaşamıyor başkalarıyla yatıyor olsak da, o tekrar evlense bile hala benim kocam ve hala çocuklarımın babası.
You always think that you're gonna be the one that makes'em act different, but...
Her zaman başkalarını yönlendiren insanın kendin olduğunu düşünüyorsun. Ama...
As you can tell we're very different in our characters. but Tina, very energetic.
Anlattığın üzere bizler farklı karakterlerde insanlarız, fakat Tina, çok enerjikti.
At first, you're right, it is horrible, but then you start to think about a thousand other different things :
İlk olarak, haklısın korkunç bir durum. Ama sonra insan binlerce başka farklı şeyleri düşünmeye başlıyor :
But you're different, Karen.
Ama sen farklısın, Karen.
But you blew that because you're different kinds of people.
Ama onu da başaramadın, çünkü ikiniz de apayrı kişilersiniz.
I know you're nervous, but this one's different.
Cliff, kadınla buluşacağın için heyecanlı olduğunu biliyorum ama bu farklı.
But now you're different.
Ama şimdi farklısın.
- Yeah, but you're different.
- Evet ama sen farklısın.
No offence, but you're just simply on a different social scale.
Alınma ama, ama ikimiz farklı sosyal sınıflara aidiz.
Because you went so far away... but at your back... you're different.
Çünkü sen çok uzaklara gittin... ama geri döndün... farklısın.
And you probably think that you're gonna look completely different but that's not gonna happen right away.
Ve galiba, çok farklı bir görünüme sahip oldugunuzu düşünüyorsunuz. Ama, o kadar çabuk geçmez.
But you're giving me a different version and I'm confused.
Ama şimdi siz de farklı şeyler anlatıyorsunuz ve kafam çok karıştı.
But to me, you're no different from the triad criminals
Fakat bana göre, senin diğer cani suçlulardan hiç farkın yok
I mean, entirely different movies, but we'll never see it... because, you know, we're kind of trapped in this one reality restriction type of thing.
Demek istediğim, tamamen farklı filmler ama biz hiç izleyemeyeceğiz... çünkü, yani, biz bir bakıma bu gerçeklik sınırı tipi şeyde kapana kısıldık.
But you're different, you're more vibrant.
Ama diğerlerinden farklısın, daha enerjiksin.
You think you're different but you're not!
Farklı olduğunu sanıyorsun ama değilsin!
But you're not different.
Ama değilsin.
I don't know if you're aware, but there were three different law enforcement agencies out here last night.
Dün gece orada üç tane üst rütbeli ajan varmış.
But... when you hear about a thing like that, about someone who has to carry a thing like that, when you're in it, it's just, it's- - It's very different... from what you might think.
Ama böyle bir şey duyduğunuzda bununla baş eden birini duyduğunuzda eğer siz de bunun içindeyseniz bu düşünebileceğinizden çok daha farklı.
But every time you see it, it seems different because you're different.
Ama onu her gördüğünde farklı görünüyor, çünkü sen değişiyorsun.
Yes, Dougal, but you're different from most people.
Evet Dougal, fakat sen çoğu insandan farklısın.
I think you're witty, you're clever but funny's different.
Sen nüktedansın, akıllı birisin ama komiklik farklı.
I'm sure they're wonderful people, and they certainly seem that way to me, but... it's time that you began to accept how different you are from them.
Eminim, onlar çok harika insanlar, ve kesinlikle bana da öyle görünüyorlar ama... onlar ile bizlerin arasında ki farkı kabul etme zamanı geldi.
I know you're behind me in this 100 % but I kind of need some different help from you.
Mike, yüzde yüz benimlesin biliyorum, ama senden farklı yardım istiyorum.
You're going to have a different life, that's for sure but it can still be a great life and a fulfilling life, believe me.
Tabii artık her şey farklı olacak ama... yine de güzel bir hayatın olabilir, inan bana.
But in different rooms... to avoid suspicion in case you're followed.
Ama ayrı odalarda. Takip ediliyorsanız eğer, şüphelendirmemek için.
But how is that different from what you're doing? You made money from this office.
Ama senin yaptığınla, benim yaptığım arasında fazla bir fark yok.
Oh, but I see how you're different... from your mother.
Oh, annenle arandaki farkı... görebiliyorum.
But when you're out there and the live shells are detonating all around you it's a whole different thing.
Ama gerçek cephede, etrafında gerçek mermiler patlarken bu çok farklı bir şey.
but you're married 17
but you're wrong 130
but you're not 377
but you're not gonna like it 26
but you're right 257
but you're welcome 21
but you're 165
but you're not alone 30
but you're okay 40
but you're here 55
but you're wrong 130
but you're not 377
but you're not gonna like it 26
but you're right 257
but you're welcome 21
but you're 165
but you're not alone 30
but you're okay 40
but you're here 55
but you're still here 21
but you're dead 38
but you're crazy 20
but you're fine 17
but you're not sure 24
but you're gonna be okay 19
but you're not going to 19
but you're here now 29
you're different 160
different 542
but you're dead 38
but you're crazy 20
but you're fine 17
but you're not sure 24
but you're gonna be okay 19
but you're not going to 19
but you're here now 29
you're different 160
different 542