Different times tradutor Turco
496 parallel translation
You mean to tell me you wear a different dress for different times of the day?
Yani günün farklı zamanlarında farklı elbiseler mi giyiliyor?
You see different stars at different times.
Farklı zamanlarda farklı yıldızlar görürsün.
Cards mean different things at different times.
Kartlar farklı zamanlarda farklı anlamlara gelebilir.
Maybe both... at different times.
Belki farklı dönemlerde ikisinde de.
We were raised in different times.
Farklı zamanlarda yetiştik.
- Your record also shows that you've had your skull fractured, your arm broken twice, lost three teeth and been stabbed four different times.
- Kafatasın çatladı, iki kere kolun kırıldı, üç dişin yok ve dört kez bıçaklandın.
It was the starting point for a whole series of tests, in which he would meet her at different times.
Kadınla farklı zamanlarda görüştüğü bir dizi denemenin başlangıç noktasıydı.
I found all of these... in the knothole of that old tree at different times.
Bütün bunları farklı zamanlarda... o yaşlı ağacın kovuğunda buldum.
Your life and never are two different times.
Senin hayatta olduğun müddet ve hiçbir zaman birbirinden farklı şeylerdir.
In one day, five different times, he's laid out ten dollars for five different people.
Bir günde, beş farklı kişi için onar dolar harcadığını gördüm.
It's always different times and different places.
Her zaman farklı saat ve yer.
We've put them to sleep together with different drugs, so they'll wake at different times.
Onları farklı ilaçlarla beraber uyuttuk. Farklı saatlerde uyanacaklar.
But those were different times.
Ama o devirler farklıydı.
Children don't understand a man's needs at different times in his life.
Çocuklar bir erkeğin hayatının farklı zamanlarındaki ihtiyaçlarını anlamazlar.
Before you came here, the House had accepted 5 students at different times
sen gelmeden önce, farklı zamanlarda çalışan... 5 yetenekli öğrencim vardı!
Look. We all realize our potential in different ways at different times.
Bak, hepimiz farklı zamanlarda, farklı şekillerde potansiyelimizin farkına varırız.
- Different times.
- Farklı zamanlar.
Then I want to cross-correlate the data taking into account the variables of different times and distances.
Sonra farklı zaman ve mesafe değişkenlerini hesaplayan verilerin karşılıklı bağlantısını istiyorum.
- No, at different times.
- Hayır, farklı zaman dilimlerinde.
He must have changed cabs three or four different times.
Belki üç veya dört taksi değiştirmiş olmalı.
No. I tried out different times and places but none of them ever seemed right.
Hayır, yol boyunca farklı zamanları ve yerleri denedim ama hiçbiri tam bana göre değildi.
- Those were different times.
- O zamanlar başkaydı.
And you have time to run it through your mind a lot of different times.
Binlerce defa bunu kafanızdan geçirecek vaktiniz var.
Those were just different times.
Bunlar farklı zamanlardı Sam.
It's a spirit... five times distilled, the spirit of Christmas cheer... of love, of all that's good... of all that makes this time of year different from any other time.
Maneviyat... Beş kez damıtılmış Noel coşkusunun maneviyatı sevginin, iyi olan her şeyin yılın bu zamanını diğer zamanlardan farklı kılan her şeyin.
Still, The Times is a bit different.
Ama tabii Times biraz daha farklı. - Evet, evet.
We reenacted it not once, but seven times... so that each of us could see it from a different point.
Bir kez değil, yedi kez canlandırdık böylece her birimiz farklı bir açıdan görebildi.
- Ever since that gold strike... everybody's charging four times what things is worth, and you ain't no different.
- Altın çıktığından beri... herkes her şeyi değerinin dört katına satıyor, senin de onlardan farkın yok.
Your record shows you've been in prison six times in three different states.
Sabıka kaydınıza göre, üç farklı eyalette tam altı kere hapse girmişsiniz.
I've already died 100 times in different places killed here and there by a kapo or a firing squad or exhaustion
Ben zaten 100 kere öldüm..... farklı yerlerde.. ... burada ve orada öldürüldüm bir kapo ya da idam kangası tarafından ya da bitkinlikten.
The times are different now.
Zaman artık farklı.
Times have changed, times are different and these days we should take an objective view of old grievances.
Devir değişti, devir farklı ve bugün eski sorunlara nesnel bir gözle bakmalıyız.
I know our experiences are not the same and take place at different... -... times
Tecrübelerimizin aynı olmadığını ve farklı zamanlarda vuku bulduklarını biliyorum.
This is different from some of the times he behaves this way but not different from all the times?
Şimdi, bu durumu doğru bir şekilde ele almayı bana bırakın. Bu sefer, kocanızın davranışı bazı zamanlardaki tutumuyla farklı ama her zamankinden farklı...
Times were different.
Zaman farklıydı.
Times were different then
O zamanlar çağ farklıydı.
Times are different now. Times are changed around here.
Artık zaman değişti, burda herşey değişti.
Mike, tell her that you and I have screwed seven times in at least seven different ways.
Mike, ona seninle yedi kez yattığımızı ve tam yedi farklı şekilde yaptığımızı anlat.
Sometimes we have sided with lemitsu, other times with Tadanaga, each time wearing a different mask in order to prevent a conflict between the sons of the Tokugawa Shogun.
Bazen Iemitsu'nun yanında bazen de Tadanaga'nın yanında yer aldık. Her seferinde farklı bir tavır takınarak Tokugawa Shogun'unun oğulları arasında çıkabilecek bir savaşı önlemeye çalıştık.
When Karen and Niels were his age, times were different.
- Karen ve Niel onun yaşındayken devir farklıydı.
I hope that times will never be different... when it comes to consistency in his upbringing.
Konu çocuk yetiştirmedeki tutarlılığa geldiğinde, devir hiç değişmez umarım.
- Well, those other times were different.
- O zamanlar başkaydı. - Niçin?
Tatsuo and I realize times have changed, so we won't harp on the Makioka family prestige, but this is different.
Tatsuo ve ben farkındayız, artık devir değişti bu yüzden Makioka ailesinin itibarı diye diretmeyeceğiz ancak bu olay farklı.
Why UFOs do not show themselves in their true colors to humans on Earth, although they've been observed many times? Why there are different human races? No one can answer these questions.
Neden UFO'lar pek çok kez görülmelerine rağmen dünyadaki insanlara içlerini göstermemişlerdir?
- No, times are different now.
- Şimdiki zamanlar farklı.
They're slippin'their room keys in my hand two and three times a day... different women...
Onlar günde 2 yada 3 kere, gizlice odalarının anahtarını bana verirlerdi... farklı kadınlar....
His name should be three times as large and in a different color.
Onun adı farklı renkte ve üç kat daha büyük olmalı.
It was more like 10 or 12 times, but, you know, it was like on seven different occasions, only with five different women.
Daha doğrusu 10-12 kereydi, ama yedi farklı kerede, sadece beş farklı kadınla.
And I watched that movie four times, and each time you get something different from it.
O filmi dört kez izledim. İnsan her izleyişinde farklı bir şey anlıyor.
Each of them is different, many of them work on completely different principles and they have evolved quite independently of each other, many times over.
Her biri farklıdır, pek çoğu tamamen farklı esaslara göre çalışır, ve birbirlerinden bağımsız olarak ve de tekrar tekrar evrilmişlerdir.
If we all take a different direction, it'd be like old times.
Hepimiz bir yöne gidersek tıpkı eski günlerdeki gibi olur.
times 1964
times square 22
times are tough 45
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
times change 49
times over 33
times a day 121
times square 22
times are tough 45
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are hard 26
times have changed 100
times already 25
times out of 28
times like this 17
times that 17
different 542
differences 17
different languages 16
times are hard 26
times have changed 100
times already 25
times out of 28
times like this 17
times that 17
different 542
differences 17
different languages 16