English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ B ] / By the way

By the way tradutor Turco

22,802 parallel translation
I thought we were in some kind of role play, which, by the way, is the only reality where you could actually sue the diner.
Ben rol yapıyoruz sanıyordum ki bu arada, tek gerçeklik sadece lokantaya dava açabileceğin.
AND BY THE WAY, IN CASE YOU WERE WONDERING, THOSE BOYS ARE STILL ALIVE.
Bu arada belki merak ediyorsundur, o çocuklar hala hayatta.
You look really nice, by the way.
Bu arada, çok hoş görünüyorsun.
Which, by the way, was exactly the same fire that started the first day of work.
Bu arada, işteki ilk gün çıkan yangınla aynı türde bir yangındı.
I watched your movie multiple times, by the way. I still don't understand it, but it was fucking powerful.
- Hâlâ anlamadım ama çok etkiliydi lan.
Finally watched your movie, by the way.
Sonunda filmini izledim bu arada. - Öyle mi?
Oh, right, by the way, we... we were able to get you something.
Bu arada sana... Sana bir şey alabildik.
You're doing great, by the way.
Bu arada, bayağı iyi iş çıkarıyorsunuz.
Hey, by the way, where's Phil?
Hey, bu arada, Phil nerede?
Oh, and by the way,
Bu arada.
Burgers on me, by the way.
Burgerleri ben ödeyeceğim, bu arada.
I heard about you and Champ, by the way.
Champ ile olanları duydum.
And by the way, you look nothing like your profile picture.
Ve bu arada, Profil fotoğrafınla alakan yok.
I like your outfit, by the way.
Bu arada kıyafetini beğendim.
By the way, this is your one hour of video games for the night.
Bilgisayar oyunu için bir saat vaktiniz var.
Great images, by the way.
Görüntüler gerçekten çok iyi.
You're not invited, by the way.
Sen davetli değilsin bu arada.
By the way, is he circumcised or does he have that extra flap of skin that you have to peel back?
Bu arada, sünnet olmuş mu yoksa geriye kaydırman gerek ekstradan derisi mi var?
I'm a fan, and after seeing your show... by the way, this is, uh, my soul mate...
Hayranınızım, gösteriyi de gördükten sonra bu arada, bu benim ruh ikizim...
- Mummy and Papa, too, by the way.
- Annem ve babam da öyle sanıyor.
He's also a racist prick who's never even bothered to see his own grandchild, who, by the way, is black.
Aynı zamanda torununu görmeye hiç zahmet etmemiş ırklı bir pislik. Çocuk da siyah bu arada.
How's your leg, by the way?
Bacağın nasıl bu arada?
Well, it's sore as fuck by the way, okay?
Manyak gibi acıyor tamam mı?
Right now, by the way, our client list is not cutting it with the old man.
Şu anda, bu arada, müşteri listemiz ihtiyara yetmiyor.
You're missing the show, by the way.
Eğlenceyi kaçırıyorsun bu arada.
By the way, everyone likes you a whole lot better like this.
Bu arada insanlar yeni halinden daha çok hoşlanıyorlar.
How is Laurel, by the way?
Laurel nasıl bu arada?
That's not an admission, by the way.
That's not an admission, by the way.
Hilarious speech, by the way.
Keyifli bir konuşmaydı bu arada.
Oh, and by the way... It occurs to me that the family of this Madeline girl could end up with a big, fat lawsuit against the L.A.P.D. no matter what was going on.
Bu arada şu Madeline denen kızın ailesi neler olduğuna bakmaksızın Los Angeles Emniyetine karşı kocaman bir tazminat davası açabilir.
You have flawless skin, by the way.
- Kusursuz bir cildiniz var, bu arada.
And before I go... a clear DVD of what was on your video... which, by the way, was completely unrelated to this case.
Video kasedinizin temizlenip DVD'ye aktarılmış hâli. Bu arada bu vakayla tamamen alakasız bir şeymiş.
Speaking from personal experience And as a father of three boys who, by the way, Love their uncle julio, yes, he would be a great mentor
Kişisel tecrübelerime dayanarak, ki ben de üç çocuk babasıyım çocuklarım Julio Amcalarını çok sever bu arada evet, muhtaç bir çocuğa harika bir yol gösterici olurdu.
Which, by the way, was your suggestion.
- Ki, bu arada, bu senin önerindi. - Evet, ama artık... artık bildiğimize göre...
You're a prostitute, and your so-called boyfriend, Eric... Who's in a holding cell, too, by the way... Joins in sometime.
Sen bir hayat kadınısın ve sözde erkek arkadaşın Eric, ki kendisi de bir nezaret hücresinde, bu arada bazı zamanlar size katılıyor.
If you would read Jordan Graff, who is a Harvard law graduate, by the way, you would realize that the public-school currICUlums have been adjusted so that white people do more poorly than minorities!
Eğer Jordan Graff'ı okusaydınız, kendisi Harvard Hukuk mezunu bu arada devlet okullarının müfredatlarının beyazlar, azınlıklardan daha az başarılı olsun diye düzenlendiğini fark ederdiniz!
By the way, who is she?
Bu arada bu hanım kız kim?
By the way, it was your idea to go to Hardee's.
Bu arada, Hardee'nin Yeri'ne gitmek senin fikrindi.
How are you liking working with the living, by the way?
Yaşayanlarla çalışma işi nasıl gidiyor?
How are you doing, by the way?
Sen nasılsın bu arada?
- Getting the Clavermores back would go a long way to making her feel her work here is valued- - and not just by Bill.
- Clavermorelar'ı geri almak uzun vadede burada çalışmasının bir değeri olduğunu hissettirecek ki, sadece Bill tarafından da değil.
Marcia and I observe you and Ingrid from behind a two-way mirror so that you can derive the benefit of our step-by-step instruction without our being too intrusive.
Marcia ve ben seni ve Ingrid'i çift taraflı aynanın ardından gözlemleyeceğiz böylelikle bizim fazla müdahalemiz olmadan adım adım uygulanacak talimatlarımızdan istifade edebileceksiniz.
They cook their catch in the most elemental way possible, and they even celebrate the spirit of the flame with a baptism by fire.
Avlarını en basit şekilde pişirirler. Ve hatta alevlerin ruhunu ateş vaftizi ile kutlarlar.
And the best way to honor him is by fulfilling his wish.
Onu onurlandırmanın en iyi yolu da onun dileğini gerçekleştirmektir.
By the pricking of my thumbs, something wicked this way comes.
Baş parmaklarımın püskürmesi ile, Bu şekilde kötü bir şey gelir.
And the easiest way to do it was by befriending theirs.
Ve bunu yapmanın en kolay yolu onların arkadaşlarıyla dost olmakdır.
Right, and he thought the best way of doing that was by destroying magic.
Ve bunun en iyi yolunun, sihri yok etmek olduğunu düşündü.
I stopped by the Aldi on the way from the train station.
Trenden inince yolum Aldi'ye uğradım.
You'll drop by a third... but you won't fall all the way.
Karın düşecek belki ama... dibi görmeyeceksin.
Yeah, and the position of the body is consistent with a slip and fall, and an initial wound caused by striking the railing on the way down, but I can't say for sure.
Evet ve vücudun yapısı kayıp düşmekle tutarlı ve ilk yara aşağı düşerken tırabzanlara çarpma kaynaklı, ama kesin diyemem.
- Well, I guess we're just not as slammed down in the M.E.'s office as they are upstairs. By the way, do you see, uh, Frankie and Nina a bit?
Bu arada, Frankie ve Nina'yı görüyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]