Calm him down tradutor Turco
373 parallel translation
You still can't calm him down?
Onu hala sakinleştiremediniz mi?
Go and see if you can calm him down.
Git bak bakalım sakinleşmiş mi biraz?
Calm him down, talk to him, and see if you can't get him to change his attitude.
Sakinleştir. Konuş onunla. Tutumunu değiştirebilecek misin bak bakalım.
I'll pick a dogwood whip for you, that will calm him down.
Sana bir kızılcık dalı bulacağım, onu sakinleştirirsin.
We need to calm him down first.
Önce onu sakinleştirmemiz lazım.
- Calm him down somehow.
- Onu bir şekilde sakinleştir.
I calm him down, and talk him into doing what I want him to.
Ben adamı sakinleştiririm,.. ... ve istediğimi yapması için ikna etmeye çalışırım.
Just to calm him down, damn it!
- Sadece sakinleşmesi için, lanet olsun!
I've got to calm him down before he files a complaint.
Şikayet etmeden önce onu sakinleştirmeliyim.
Give in to the Major anyway, to calm him down.
Binbaşının suyuna gidin, biraz da olsa sakinleşir.
Ivan Jegoryts tried to calm him down as well.
Ivan Jegorytš de onu sakinleştirmeye çalıştı.
I thought that would calm him down, but it became worse.
Evlenmenin onu sakinleştireceğini sandım ama daha beter oldu.
I'll give him a shot to calm him down.
Sakinleştirici vereceğim.
Calm him down, help him. Okay?
Onu sakinleştir, yardım et.
Sir, calm him down first. When he's locked up,
Şu anda çok güçlü, bir şey yapamayız...
What are you giving him to calm him down?
Sakinleştirmek için ne veriyorsunuz?
Talk to the subject. Calm him down.
Adamla konusup, onu sakinlestirmelisin.
Try to calm him down.
Onu sakinleştirmeye çalış.
Think she managed to calm him down?
- Sence onu sakinleştirebilmiş midir?
It's very difficult to calm him down.
... sakinleştirmek çok güç oluyor.
Let's get him out of here and calm him down.
Onu burdan götürün.
That shot was to calm him down.
Sakinleşmesi için.
Everything I tried to do to calm him down, nothing would work, man.
Onu yatıştırmaya çalıştıysam da hiçbir işe yaramadı, dostum.
Calm him down!
Sakinleştir onu!
Calm him down.
Onu sakinleştirin ve kutsal odaya götürün.
That should calm him down.
Bu onu sakinleştirecektir.
Lmagine! That should calm him down a bit!
Belki biraz akıllanır!
Calm him down?
Ne diyorsun sen!
To calm him down, we didn't mention your name anymore.
Sırf sakin kalsın diye, adını bile anmadık.
Paul Renauld tried to calm him down, but he wouldn't listen.
Paul Renauld'ya seslendim ama beni duymadı.
Debra, you mind if I go upstairs and try to calm him down?
Debra, Ona benim bakmamın sakıncası var mı?
Go back in there and calm him down.
Oraya git ve onu sakinleştir.
- Can you get in there and calm him down... - Joe! - before he relandscapes the habitat?
- Etrafı darmadağın etmeden önce içeri girip sakinleştirir misin şunu.
Calm down, boys! Don't pay him attention!
Boşverin çocuklar, kulak asmayın.
If I was you, Emperor... Some day they could take you down... and put him up there. I wouldn't be so calm on that horse.
Senin yerinde olsaydım İmparator... o atın üzerinde o kadar rahat durmazdım.
You should tell him to calm down.
- Söylemek istediğim, biraz yavaş gidebilir. - Bunun yolu yok.
Don't you think? Calm down, Mike. Cool it and tell him what happened at Somafree.
- Tamam Mike, sakin ol ve ona Summer Free'de neler olduğunu anlat.
Calm down, I'll tell him!
Sakin ol, ona söyleyeceğim!
But then he'd calm down, and I'd try to explain it to him further... but I don't think he understood what I was saying.
Ama sonra sakinleşiyordu ve ben ona açıklamaya çalışıyordum ama ne söylediğimi anladığını sanmıyorum.
- Calm down, take it easy Djura, if someone should kill him, that's me he ruined my home...
Sakin ol, Djura. Onu biri öldürecekse, o benim. Hayatımı mahvetti.
You forced him to run away! I hate you, you vampire... Calm down, just calm down.
Kaçmaya zorladı, ondan nefret ediyorum, seni vampir, köpekbalığı!
Calm down, please forgive him!
Bırakın geçeyim!
Take him somewhere to calm down.
Onu sakinleşmesi için biryere götürün.
It took him hours to calm down enough to tell me what happened.
Bana ne olduğunu anlatacak kadar sakinleşmesi saatler sürdü.
The Commission would have us believe that after firing three bolt-action shots in 5.6 seconds Oswald then leaves three cartridges neatly side-by-side in the firing nest wipes fingerprints off the rifle, stashes it on the other side of the loft sprints down five flights of stairs past Victoria Adams and Sandra Styles who never see him then shows up, cool and calm, on the second floor in front of Patrolman Baker.
Biraz daha şampanya içelim mi? Ya Gizli Servis ve polisler ne olacak? İyi bir plan yapılırsa sorun olmaz.
Tomorrow, when you're having breakfast tell him how you feel. Calm down.
Sakin ol.
- Calm down and listen to me! - Yeah, let him speak!
Sakin olun ve beni dinleyin.
- Get him to calm down.
- Onu sakinleştirin.
Get him to calm down and bring him back in.
Onu sakinleştirin ve geri getirin.
His brother stole some cotton, drug him down with him.
Kardeşi pamuk çalmış. Onu da kendisiyle aşağı çekmiş.
- I'll give him a pain killer. That should calm him down.
Ona ağrı kesici vereyim.
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down in front 26
downing street 23