English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ C ] / Can you fix it

Can you fix it tradutor Turco

782 parallel translation
Can you fix it for me?
Bunu benim için ayarlar mısın?
Can you fix it? No.
Hayır.
- Can you fix it? - There.
- Tamir edebilir misin?
Can you fix it?
Onarabilir misin?
- Can you fix it?
- Düzeltebilir misin?
Can you fix it so the bruises don't show?
Morluklar görünmeyecek şekilde ayarlayabilir misin?
Can you fix it?
Tamir edebilir misin?
- Can you fix it in 20 minutes?
- 20 dakika da tamir edebilir misin?
- Can you fix it again? - Negative, captain.
- Tekrar yapabilir misin?
- well, can you fix it or not?
- Tamir edebilir misin, edemez misin?
Can you fix it?
Düzeltebilir misin?
- Can you fix it?
- Tamir edebilir misin?
- Can you fix it, B.A.?
- Tamir edebilir misin B.A.?
Can you fix it? Mm-hmm.
Tamir edebilir misin?
"Can't you fix it?"
Tamir edemez misin?
- You can fix it up, can't you?
- Ayarlayabilirsin, değil mi?
- You can fix it for our team to win.
- Kazanmamızda yardımcı olabilirsiniz.
- Can't you fix it, Slim?
- Olmuyor mu Slim?
You reckon you can fix it? I reckon.
Sanırım.
So I'll tell you how we can fix it.
O halde bunu nasıl ayarlayabileceğimizi söyle.
But you want me out of the way... so you and DeGarmot can fix it any way it suits you.
Ama sen de yolunuzdan çekilmemi istiyorsun, değil mi? Böylece sen ve DeGarmot, işleri size uygun şekilde halledeceksiniz.
Can't you fix it so I should go home?
Şu işi halletseniz de eve gitsem?
I can fix it for you on the quiet if you want to see him.
Eğer onu görmek istersen uygun bir ortam hazırlayabilirim.
You can fix it.
Ayarlayabilirsin.
All right, Rolfe, you want it the hard way, I can fix that too.
Pekala, Rolfe, zor kullanmamızı istersen bunu da ayarlayabilirim.
But you can always fix it with a weenie bit of tape.
Bir parça bant ile istediğin zaman tamir edebilirsin.
I can fix it, but you got to tear out the wall.
Tamir edebilirim ama duvarı delmen gerek.
You can fix a broken back, but you gotta be alive to do it.
Allah aşkına hızlı ve sessiz olmalıyız.
I can't tell you how wonderful it was for you se � oritas to fix dinner for us.
Siz bayanların bize yemek hazırlamasının ne kadar harika olduğunu anlatamam.
Do you think you can fix it?
Yapabilir misin?
Can you fix it?
- Onarabilir misin
Maybe if it were some run-of-the-mill blade, but you really can't fix a fine blade like this.
Bir bıçak atölyesi olsaydı, belki... ama böyle güzel bir bıçağı gerçekten tamir edemem.
That's me- - can fix it for you.
bunu senin için halledebilir.
I can fix it for you.
Bunu sizler için ayarlayabilirim.
I can fix it up for you too.
Senin için de bir randevu ayarlayabilirim.
Look, maybe you can fix it up or something, sort of sew it up or...
Onarabilirsin belki. Dikersin falan.
You can fix it, Biagi.
Onarabilirsin, Biagi.
Maybe I can fix it for you.
Belki tamir edebilirim.
I bet you know someone who can fix it.
Bahse girerim tamir edecek birilerini tanıyorsundur.
It doesn't look so good, but maybe you can fix it up a little bit.
İyi görünmüyor, ama belki biraz tamir edebilirsiniz.
Maybe I can fix it for you to work on a prison paper as copyboys.
Belki sizin için bir hapishane gazetesi çıkarılmasını ayarlarım.
Maybe I can fix it so you'll never smile again.
Belki ben suratını dağıtırım, bir daha sırıtamazsın.
If you stay, I know I can fix it.
Sen kalırsan, düzeltirim.
And that's their car, do you think you can fix it?
Arabaları bu. Tamir edebilir misin?
- Okay, you can have this if you can fix it.
- Tamam, eğer düzeltebiliyorsan bunu al.
Okay, if I can fix it so you can watch TV with Tommy Doyle, would you like that?
Tamam, eğer ayarlayabilirsem Tommy Doyle'la TV seyredersin. Bu hoşuna gider mi?
I'll see if I can fix it, you scabby old bat.
Bakalım tamir edebilecek miyim?
Can't you fix it?
Tamir edemez misin?
You're the assistant deputy district attorney! Can't you fix it for me?
Sen savcı yardımcısısın, benim için bir şeyler yapamaz mısın?
Well, I hope you can fix it, Fraser.
Peki, umarım onu düzeltebilirsin, Fraser.
Neither of you can fix it.
İkiniz de bir şeyi tamir edemiyorsunuz

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]