Can you see anything tradutor Turco
918 parallel translation
Can you see anything?
Görebiliyor musun?
Can you see anything?
Bir şeyler görebiliyor musun?
- Doc, can you see anything out there?
- Doktor dışarıda bir şey görebiliyor musun?
Can you see anything, Mr. Umberto?
Birşey fark ettin mi, Bay Umberto?
Can you see anything - - anything at all?
Bir şey görebiliyor musun, herhangi bir şey? Hayır.
- Can you see anything out there, Doc?
- Bir şey görebiliyor musun doktor?
- Can you see anything?
- Bir şey görebiliyor musunuz?
Can you see anything?
Bir şey görüyor musun?
Can you see anything?
Bir şey görebiliyor musun?
Hey, Captain, can you see anything over there?
Yüzbaşım, oradan bir şey görebiliyor musunuz?
Well, Doctor, can you see anything?
Doktor, bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything?
- Bir şey görebiliyor musun?
You can grab onto me and not see or hear anything either.
Tut, o zaman hiçbir şey görüp duymazsın.
I... have my own special world in which you can't see nor hear anything.
Benim hiç görüp duyamayacağın kendi dünyam var.
You see, I expect to do a lot of good with that money, and I can't afford to put it into anything I don't look into.
O parayla pek çok iyi şey yapmayı düşünüyorum ve tam olarak benimsemediğim bir şeye harcayamam.
- You can't see anything?
- Göremiyor musun?
Anyone who looks at you can see that you're not hiding anything.
Sana bakan herkes hiçbir şey saklamadığını hemen görür.
- Can you see anything?
- Bir şey görebiliyor musun? - Hayır.
It's so dark, you can't see anything.
Çok karanlık, göremiyoruz.
- You can't see anything anyway.
- Hiçbir şey göremedim.
See if you can do anything with him.
Biraz da siz uğraşın bakalım.
- Yes, I can't see how you can believe it was anything else.
- Öyle mi? - Evet, bir başka şey olduğuna nasıl inanabildiğini anlayamıyorum.
See if you can get anything on a girl named Kitty Collins.
Bak bakalım Kitty Collins adında biriyle ilgili ne bulabilirsin.
I can't see you've anything to lose either way.
Her iki durumda da kaybedecek bir şeyin olduğunu sanmıyorum.
You can walk along the wall forever... and when you look so far into the distance that you can't see anything at all... you start to realize that the world isn't so small after all.
Sur boyunca sonsuza dek yürüyebilirsin. Doğruca uzaklara bakıp neticede hiçbir şey göremediğinde insan dünyanın o kadar da ufak olmadığını anlamaya başlıyor.
I can't see you've missed anything.
Anlaşılan hiçbir şey kaçırmamışsın.
You can do anything you see fit. I'll clear your way.
Uygun gördüğünüz her şeyi yapabilirsiniz.
Could you see anything, dear? Yeah.
- Bir şey görebildin mi canım?
Anything I can do to see you Southern butchers killed, I'll do it.
Siz güneyli kasapların öldüğünü görmek için her şeyi yaparım.
- I can hit anything you can see. - OK.
- Ben görebildiğin her şeyi vurabilirim.
I'm telling you that we can't see anything.
Sana bir şey görmeyiz diyorum.
No matter how much you see it hurting'me don't try to help me with pills or dope or anything else like that.
Canımı ne kadar yaktığını görsen de bana haplarla veya şuruplarla ya da benzeri şeylerle yardım etmeye çalışma.
Now, you see, we just can't have anything to do with John.
Görüyorsun, John'la anlaşamıyoruz.
You can't see anything from here.
Buradan bir şey göremiyoruz.
You can't see anything from up there?
Oradan bir şey görebiliyor musun?
Anything that can exert such tremendous pressure on the spinal column... must be something you can see, touch, hold in your hand.
Omurgaya, böyle muazzam bir güçle baskı sarf eden şey görebileceğimiz, dokunabileceğimiz, elle tutabileceğimiz bir şey olmalı.
You see, things happen that we can't do anything about.
Bazen olaylar gelişir ve biz hiçbir şey yapamayız.
We can give you a display of swordsmanship... which is better than anything you can see in Rome at any cost.
Roma'da ne pahasına olursa olsun görebileceklerinizden daha iyi... bir kılıç gösterisi düzenleyebiliriz.
Come on, can't you see I'm not taking anything?
Haydi ama, resim çekmiyorum, görmüyor musun?
You can't see anything on this!
Bu resimde bir şey görünmüyor!
Can't you see anything at all?
- Hala gerçeği göremedin mi? - Elbette.
- See if I can tell anything more about you.
Seninle ilgili başka şeyler de söyleyebilirim.
See if you can get anything on the car radio.
Bak bakalım radyoda birşey var mı?
I wanted to tell you how sorry I am and see if there's anything I can do.
Ne kadar üzgün olduğumu söylemek ve yapabileceğim birşey olup olmadığına bakmak istemiştim.
Step aside, I can't see anything! And all these delights cannot compare with you, Anne Mary.
- O görkemler hiçbirşeydir Seninkine kıyasla, Anne-Marie.
Don't like anything so much you can't see it die.
Hiç bir şeyi ölmesini görmeye dayanamayacak kadar sevme.
See if you can find anything outside.
Bakalım dışarda bir şey bulabilecek misin?
You can't see anything from down there.
Aşağıdan hiçbirşey göremezsin.
You see, he won't answer our questions, but the General can answer anything, given the facts.
Göreceksin sevgili dostum, Profesör sorularımızı yanıtlamayacak, ama gerekli verilere sahip olduğu takdirde... General her soruyu yanıtlayabilir.
Meanwhile, please check the aft compartment. See if there's anything else you can unload to lighten the ship.
Gemiyi hafifletmek için boşaltılabilecek başka bir şey var mı bir bak.
Are you so wrapped up in the show you can't see anything else?
Başka hiç bir şeyi göremeyecek kadar çok mu daldın şova?
can you speak english 16
can you swim 39
can you hear me 3134
can you 2490
can you tell me your name 66
can you do me a favor 162
can you talk 121
can you help me 410
can you see 147
can you keep a secret 141
can you swim 39
can you hear me 3134
can you 2490
can you tell me your name 66
can you do me a favor 162
can you talk 121
can you help me 410
can you see 147
can you keep a secret 141