Care tradutor Turco
135,312 parallel translation
I'll let you take care of that.
O işi size bırakıyorum.
I didn't care about the blackmail.
Şantaj umurumda değildi.
I know I've said this before, but I think it's worth repeating. It's not that we don't care about hot-button issues.
Tekrarlıyorum, gündemdeki konuları umursamadığımızdan değil.
And she wants to know that you care about that, too.
Sizin de umurunuzda olduğunu bilmek istiyor.
I don't care about the optics.
İntibası umurumda değil.
- You take care now.
- Kendinize iyi bakın.
I don't care about your overtime.
Fazla mesai yapman umurumda değil.
She knows how to take care of herself.
- O başının çaresine bakmasını bilir.
I don't care.
Umurumda değil.
Isolate him, in a facility that can care for him properly.
Onu izole edin, ona iyi bakabilecek bir tesiste.
You gotta start taking care of yourself.
Kendini düşünmeye başlamalısın.
He doesn't care about other people's issues.
Başka insanların sorunlarına aldırmaz.
Tomorrow morning, when an entire U.S. city is glowing red, nobody's gonna care what a couple of Feds and their pet rat have to say.
Yarın sabah, tüm bir Amerikan şehri yandığında kimse federallerin ve farelerinin ne dediklerine aldırmayacak.
He's taken care of.
İcabına bakıldı.
Baby's going to be well taken care of.
Bebeğe iyi bakılacak.
It's like they don't even care anymore.
Sanki artık umursamıyorlar.
I'm sure they care, Soph.
Eminim umursuyorlardır, Soph.
I don't care if dad traded for a cool new suitcase ;
Babamın yeni bir bavul için uğraşması umrumda değil.
Quinlan can't even take care of himself right now.
Quinlan şu an kendine bile bakamıyor.
Ever since Jessie came back into your life, it's like you don't care about spending time with us.
Jessie hayatına girdiğinden beri, bizimle vakit harcamayı hiç düşünmüyorsun bile.
Well, you take care of yourself, Nathan.
Kendine iyi bak, Nathan.
You know, foster care or adoption.
Koruyucu aile ya da evlatlık verilmesi gibi.
Birthday tradition doesn't care.
Doğumgünü geleneği bunu mazaret olarak kabul etmez.
Which is why you guys were right to seek palliative care.
Bu sebepten hafifletici bakım arayabilirsiniz.
Yeah, and so is taking care of your father and our two freaked-out daughters.
Evet, aynı şekilde baban ve çıldırmak üzere olan iki kızın da öyle.
Jack, we can barely take care of the three children we do have.
Jack, sahip olduğumuz üç çocuğa zaten zar zor bakıyoruz.
But I don't care.
Ama umrumda da değil.
I need you to let the nurse take care of you, William.
Bırak da hemşire sana yardımcı olsun, William.
William, will you let the nurse take care of you?
William, hemşireye müsade edecek misin?
That you would have everything taken care of, before you knew that I used to date Ben.
Her şeyle sen ilgilenecektin, tabi bu Ben ile çıktığımı öğrenmeden önceydi.
Take care of each other.
Birbirinize sahip çıkın.
Take care.
Kendine iyi bak.
There's just something I got to take care of.
Halletmem gereken tek bir şey var.
You take care of him.
Ona iyi bak.
Take good care of you, too.
Kendine de iyi bak.
So you have to drop everything to go take care of her?
Ona bakmak için buradaki her şeyi bırakıp gitmek zorunda mısın?
I'm going to stay here for a bit and take care of her affairs. "
Burada biraz daha kalıp, işlemleri halletmem lazım. "
Never apologize for taking care of family.
Hiç bir zaman ailene bakmak için kimseden özür dileme.
I had to go take care of her.
Ona bakmam gerekiyordu.
Yeah, let me take care of that. Okay?
Ben hallederim, tamam?
Everyone I care about is leaving me.
Değer verdiğim herkes bir bir gidiyor.
I just want to say, Heidi, that I am well aware that Summer's father hurt her, but Ms. Keane doesn't care about that.
Summer'in babasının onu üzdüğünün farkındayım ama Bayan Keane bunu önemsemiyor. Tüm diyeceklerim bu.
But in the event you should happen to lose, best to do it in a place like this, in the middle of nowhere, where nobody important's gonna care.
Ama kaybetsen de kimsenin önemsemediği bir yerde kimsenin görmediği bir yerde kaybetmek en iyisi.
Howard, I'm gonna care.
Howard, ben umursayacağım.
And Larry's gonna care.
Larry'de öyle.
I took the view that Michael Farmer took special care of them, keeping them in a safe place, keeping them clean, and for that reason I discounted the carpet fibre profile.
Michael Farmer'ın onlara özel bir önem verdiğini, onları güvenli bir yerde ve temiz tuttuğunu, bu nedenle de halı elyaf sayısının azaldığı görüşündeyim.
Steve Arnott's up in intensive care and you've gone into full steam reverse!
Steve Arnott yoğun bakımda... ve her şey tersine döndü!
It's being taken care of.
Onlarla ilgileniliyor.
I'll take care of her myself.
Onu kendim gömeceğim.
Take care.
Kendinize iyi bakın.
Well... you didn't give me much choice.
Başka çare bırakmadın ki.
careful 3883
career 87
carey 38
carefully 201
careless 29
carefree 22
caretaker 29
careful what you wish for 32
care to elaborate 27
care to share 17
career 87
carey 38
carefully 201
careless 29
carefree 22
caretaker 29
careful what you wish for 32
care to elaborate 27
care to share 17