English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ C ] / Come and eat

Come and eat tradutor Turco

710 parallel translation
Come and eat, everyone.
Haydi herkes yemeğe!
Come and eat.
Gel ve ye.
Listen, you men, you come and eat this supper right now or I'll feed it to the mules.
yoksa katırlara gönderirim.
Come and eat before things get cold.
Gelin de herşey soğumadan yiyin.
Rocco, come and eat.
Gel, haydi yemek hazırmış.
Come and eat
Yemeğe gidelim.
Come and eat
Gel ve bir şeyler ye.
Come and eat!
Yemek hazır!
- Come and eat.
- Gel ve ye.
- Marcello, someone has it in for us... - Come and eat!
Marcello, posta kutusuna baktım.
You should come along and eat Korean yellow radish next to her since you're friends.
Sen de gelip sarı Kore turpu ye. Ne de olsa arkadaşsınız.
Now, Miss Scarlett. You come on and be good and eat just a little, honey.
Şimdi Bayan Scarlett, iyi bir kız ol ve biraz ye birtanem.
They come from miles around just to eat in my field and laugh in my face.
Tarlamdakileri yemek ve suratıma gülmek için onca yoldan gelirler.
Last night, come out and say they got chicken to eat.
Dün gece, tavuk yiyeceklerini söyledi.
Why should people come to eat and go someplace else to drink?
Neden insanlar buraya yemek yemeye başka yere de içki içmeye gitsinler?
They all come here and eat the big dinner. - That's right.
Hepsi buraya gelip o büyük akşam yemeklerini yerler.
They will eat them when they come and until they can cook what else they want to eat.
Yemek isteyecekleri başka bir şeyi pişirip yiyene kadar, geldiklerinde sucukları yiyebilirler.
Now we're moving, and I ain't had nothing to eat! Come on, start packing.
Şimdi ise yol çıkıyoruz ama ağzıma bir lokma bile girmedi!
Because this way, people don't have to go all the way into the dining room to get food and come all the way back to eat it.
Çünkü bu yolla, gelenler sadece yemeklerini almak için mutfağa kadar gitmek zorunda kalmıyor.
You folks better come on in and get into some dry duds and have something warm to eat.
- Merhaba. İçeri gelin millet, elbiselerinizi kurulayın ve sıcak bir şeyler yiyin.
Come and get this. You must be starving. Eat up.
Acıkmış olmalısın.
Come in and eat.
Gel de bir şeyler ye.
Come with me, you'll have a home and something to eat.
Benimle gel, bir evin olur, karnın da doyar.
We're going to open the doors of Skull... and ask you all to come in and eat and drink the finest food and liquor... that money can buy.
Skull Çiftligi'nin kapilarini açip... paranin satin alabilecegi en iyi yiyecek ve içecekleri sunmak üzere... sizi davet edecegiz.
- Come, stay and eat with us.
- Bizimle kal ve yemek ye.
Come on, get in the house and get something to eat.
Haydi, gir içeri ve bir şeyler ye.
They all come here and eat the big dinner.
Hepsi buraya gelir ve mükellef bir akşam yemeği yerler.
We're gonna be the top item on the Grapevine Gazette anyway, so come on up and eat with me.
Dedikodu gazetesinde manşete çıktık bile nasıl olsa,... hiç olmazsa benimle bir yemek yiyin.
Would you care to come over and watch me eat crow?
Yutamadığım lokmayı hazmetmeye çalışırken bana katılır mıydın?
Come on and eat.
Haydi gel ve ye.
Eat it until the point of the hook goes into your heart and kills you then come up nice and easy and let me put the harpoon into you.
Kancanın ucu kalbine ulaşıp seni öldürene kadar ye onu. Sonra kolayca yüzeye çık ki ben de zıpkını sana vurayım.
THEN ONE DAY, I KNEW I HAD TO COME BACK HERE. I HAD TO COME BACK AND GET ON THE MERRY-GO-ROU N D AND EAT COTTON CAN DY AND LISTEN TO A BAND CONCERT.
Geri gelip atlıkarıncaya binmem, pamuk helva yemem ve orkestra konserlerini dinlemem gerekiyordu.
Take this dollar... go to eat... and come back tomorrow morning.
Al bu doları yemek ye yarın sabah tekrar gel.
Come, we'll go up and eat something.
Gel, yukarı çıkıp onları dinleyelim.
Come back here and eat a decent breakfast!
Hemen buraya gel ve kahvaltı et.
Come on in and get something to eat.
Geri dön de birşeyler ye.
Not at all. They come out at night and eat with the cows.
Hayır, gece gelip ineklerle beraber besleniyorlar.
The beast may try and come... even though we gave him the head of our kill to eat.
Canavara yesin diye, öldürdüğümüz domuzun kellesini verdik... ama yine de gelmeye kalkışabilir.
Come on, let's see it. Give us our three ryo... and we'll consider getting you something to eat.
Haydi, parayı görelim, 3 ryo öde bakalım..... daha sonra yemek konusuna geliriz.
You sleep all day long like a log and you come down only to eat and go to the bathroom.
Bütün gün bir kütük gibi uyuyorsun ve aşağı sadece yemek yemeye ve tuvalete iniyorsun.
Let my beloved come into his garden and eat his pleasant fruits.
Sevgilim bahçesine gelsin ve hoş meyvelerden yesin.
Come on women, by the time you finish old Adam be down here eat the bait, trap, fox, you and me.
Gel kadın, yaşlı Adam onu bitirdiğinde, tuzak, tilki, sen ve ben.
Those truck drivers come there to eat your greasy burgers and they kid you and you kid them back but they're stupid and dumb boys with their big old tattoos, and you don't like it.
O kamyon şoförleri gelip yağlı burgerlerini yiyorlar. Sana takılıyorlar, sen de onlara, ama hepsi de aptal ve gerzek çocuklar. Kocaman dövmeleri var, hiç hoşuna gitmiyor.
Then don't come to my house and eat my potato chips!
O zaman siz de evime gelip cipslerimi yemeyin!
Come, let us eat and drink.
Yemek yiyelim ve içelim.
Now come to my tepee and eat.
Çadrma geI ve yemek ye.
Come here and eat, you little yob...
İşte yemeğin hazır...
Come and see what I brought you to eat.
Gelin de size yemeye ne getirdiğime bir bakın.
I think the girl wants to come over and eat with us boys.
Sanırım kız bizimle birlikte yemek yemek istiyor.
Come, eat and drink some more
Hadi, içsenize ama!
Why don't you come here and eat?
Niye gelip birşeyler yemiyorsunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]