English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Do the right thing

Do the right thing tradutor Turco

4,446 parallel translation
I have complete confidence and faith in your ability to do the right thing here, Darius.
Bu işte doğru olanı yapabileceğine dair inacım ve güvenim tam Darius.
I respect your desire to do the right thing, but, unfortunately, you signed an agreement.
Doğru olanı yapma konusundaki arzuna saygı duyuyorum,... ama, ne yazık ki, bir anlaşma imzaladın.
I just wanted to do the right thing.
- Sadece doğru şeyi yapmak istedim.
- Oh, just packing up your things and then I... thought about what you would want and how you probably didn't want to move again, so I decided to do the right thing and just take your room.
- Ne yapıyorsun? - Eşyalarını topluyordum, sonra ne istersin diye kendime sordum ve tekrar taşınmak istemeyeceğini düşündüm. Ben de doğru olanı yapıp senin odana taşınmaya karar verdim.
You didn't somehow get the email addresses for every person who voted for the "Stick up the butt" slogan and then write each of them a personalized heartfelt email telling them to do the right thing and vote for a real slogan?
"Götünün dibi" sloganına oy veren her bir kişiye özel olarak kişisel mail yazarak ve onlara doğru slogana oy vermeleri için ısrar etmedin değil mi?
If you want to do the right thing, you drop it from our product list for good.
Eğer doğru şeyi yapmak istiyorsanız ürün listemizden tamamen çıkartırsınız.
For once, let's do the right thing.
Bir kereliğine de olsa doğru olan şeyi yapalım.
Are you going to do the right thing?
Doğru olanı yapacak mısın?
- Yeah. - Then you know what it's like to try to teach them to do the right thing.
O zaman onlara doğru şeyi yapmayı öğretmeye çalışmanın nasıl bir şey olduğunu bilirsiniz.
I gotta do the right thing.
Doğru olanı yapmalıyım.
I was trying to do the right thing, I was.
Doğru şeyi yapıyordum. Gerçekten.
Okay, and that's why we called, to do the right thing by handing Sam over to you.
Tamam biz de doğru şeyi yapmak için sizi aradık. - Sam'i size teslim etmek için. - Doğru.
- They'll do the right thing.
- Doğru olanı yapacaklardır. - Öyle mi?
Did you do the right thing?
Doğru olanı yapmış mıydın?
He tries to do the right thing but sometimes he...
Doğru şeyi yapmaya çalışır ama bazen...
I know that's hard, but I raised you to do the right thing.
Zor olduğunu biliyorum ama seni doğru şeyi yapman için yetiştirdim.
You do the right thing by Dr. Sam.
Dr. Sam ile doğru olan şeyi yapıyorsun.
Then you do the right thing with Fiona by convincing her to move the party.
Sonra da Fiona ile, onu parti yapmasına ikna ederek doğru bir şey yapıyorsun.
Well, we're going in there, and you are gonna do the right thing.
Oraya gideceğiz ve doğru olanı yapacaksın.
We are decent people just trying to do the right thing!
Doğru şeyi yapmaya çalışan insanlarız!
Hey, believe it or not, I was just trying to do the right thing for Tildy.
İster inan ister inanma, Tildy için doğru şeyi yapmaya çalışıyordum.
She was afraid she was gonna become like her mother, and somehow she found the strength to do the right thing.
Annesi gibi olmaktan korkmuştu ve bir şekilde doğru şeyi yapacak gücü buldu.
And we took an oath that we have broken a lot, and this could be our chance to do the right thing.
Ve ettiğimiz yemini..... birçok kez bozduk ve bu bizim için doğruyu yapma şansı olabilir.
Do the right thing, Stephen.
Doğru olanı yap Stephen.
You always do the right thing... sort of.
Her zaman doğru şeyi yaparsın... bazen.
Katherine is counting on you to do the right thing.
Katherine doğru olanı yapman konusunda sana güveniyor.
But I know you'll do the right thing.
Ama doğru olanı yapacağını biliyorum.
We know that you're dumb enough to do the right thing and smart enough to be terrified by it.
Doğru şeyi yapacak kadar aptal olduğunu ve bundan korkacak kadar zeki olduğunu biliyoruz.
Begging another puritan asshole to do the right thing?
Doğru olanı yapsın diye, bir püriten pisliğe daha mı yalvarayım?
The worst thing you can do right now is to underestimate Hydra.
Şu an yapabileceğin en kötü şey Hydra'yı hafife almak.
It's the right thing to do.
Doğru olan şey bu.
I think that's the right thing to do, Colonel.
- Bence de bunu yapmak doğru olur Albay.
He believes it is the right thing to do.
Yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu düşünüyor.
Sue knew she had to do the right thing and kick Edwin to the curb.
Edwin'den kurtulmalıydı.
Couldn't you take my case because it's the right thing to do?
Davamı, haklı bir dava olduğu için kabul edemez misiniz?
I think that's the right thing to do.
- Doğru. Ben de öyle düşünüyorum.
What do you think? Am I doing the right thing? Or...
Doğru bir şey mi yapıyorum?
The best thing that you can do right now Alec is leave her alone.
Şuan da yapabileceğin en iyi şey Alec onu bırakman.
But I fought for her because it was the right thing to do.
Onun için savaştım çünkü yapılacak en doğru şey buydu.
We were already here, and... it was the... right thing to... do.
Zaten gelmiştik ve doğru şeyi yapmak istedik.
This is the right thing to do.
Bu yapılması gerekiyor.
It's the right thing to do.
Yapılacak en doğru şey bu.
Because I don't think it's the right thing for you to do this summer.
Bu yaz, yapman gereken doğru şeyin bu olduğuna inanmıyorum da ondan. Ama neden?
It was the right thing to do.
Yapılması gerekeni yaptım.
- It's the right thing to do.
- Bunu yapma zorunluluğun yok.
It was the right thing to do.
- Yapılması gerekeni yaptım.
- I was gonna say, "doing this because it's the right thing to do," but... yeah.
- Ben ise şöyle diyecektim "Bunu yapıyoruz çünkü doğrusu bu" ama dediğin doğru.
I don't know, uh, personally, I think it's probably got something to do with blackmail, which is the same thing you're wanted for in Florida, right?
Bilemiyorum ama şahsen şantajla ilgili bir konu olduğunu düşünüyorum.
If you're asking me if I feel at ease with what I've created, or whether it was the right or the wrong thing to do, I honestly don't know.
Yarattığım şey konusunda içimin rahat olup olmadığını doğru mu yoksa yanlış mı yaptım diye soruyorsanız, inanın bilmiyorum.
I'm sorry, Norman, it seemed like the right thing to do.
Üzgünüm Norman, en doğru şey oymuş gibi geldi.
How could it be the right thing to do when I specifically said I didn't want to worry my mother? I didn't tell your mom.
Annemi meraklandırmak istemediğimi belirttiğim halde nasıl doğru oluyor o?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]