Du tradutor Turco
3,990 parallel translation
What were you blinded by?
Min Jung'u öldüren Lee Joon Sung'du.
All day... It was 10 : 10 for me.
Benim için, tüm gün saat 10 : 10'du.
No, let me tell you. It was scintillating, huh?
hayir du ben anlatayimNo, hayat doluydu dimi?
Jack, you said you loved my book. That wasn't a book you gave me, it was a pamphlet!
Jack, kitabimi sevdigini soylemistin bana verdigin kitap degil, bir brosur du.
Actually, yes. But give me another hug.
Aslinda, evet, ama du bir kez daha sarilayim.
My stage name used to be Dick Long, but it sounded kind of obvious, so you know...
Sahne adım eskiden Dick Long'du ama çok belli oluyordu işte anlarsın...
She mostly looked like a toad but she could breathe underwater, which made her difficult to track.
Daha çok kurbağaya benziyordu,... ama suyun altında nefes alamıyor du,... bu onu izlememi zorlaştırmıştı.
That was a b-29, bub.
O bir B-29'du ahbap.
Previous reading : 2.9.
Bir öncekinde 2.9'du.
First stop, the Mechanics'Hall.
İlk durakları Mechanics'Hall'du.
It was chestnuts!
Tohum du o!
Pas du tout.
Tamamen değilim.
That was Mr. Thompson.
Arayan Bay Thompson'du.
Samson, right?
Samson'du, değil mi?
I knew that Misha Sazonov was her neighbor, that Mitya and Lena Kulikov were her friends from downstairs, that Auntie Khasil gave her music lessons.
Komşusu Misha Sazonov'du... alt kat komşuları da Mitya ve Lena Kulikov'du... Khasil Teyze ona müzik dersi veriyordu.
Du Bois Investigators, Inc.
Du Bois Dedektiflik Bürosu.
Is this Ed Du Bois the Second?
İkinci Ed Du Bois ile mi görüşüyorum?
It's Ed Du Bois!
Ben Ed Du Bois!
By the way, Gare Du Nord station has an amazing food court.
Bu arada, Gare Du Nord istasyonunda inanılmaz yiyecekler var.
I will definately try the laksa at Gare Du Nord's food court. "
Gare Du Nord gıdadan laksa almaya çalışacağım. "
'D'. Duh!
"D." Du!
I am Monsieur Gargamel's manager, Madame Doolittle.
Ben Mösyö Gargamel'in menajeriyim, Madam Du Little.
Let's just say that the Plaza Athénée laundry room was paid a little visit by international apparel inspector Mademoiselle Doolittle.
Plaza Atena Oteli çamaşırhanesi üst düzey malzeme denetimcisi Bayan Du Little tarafından teftiş edildi diyelim.
Children of the masters, dressed in white robes and pupils of the seminary of Saint-Nicolas-du-Chardonnet sang what I later learned to be the "Magnificat".
Korodaki beyaz cüppeli çocuklarla Aziz Nikolas Kilisesi ruhban öğrencileri sonradan öğrendiğime göre "Meryem Ana" ilahisini söylüyormuş.
This is Berthelot.
Berthelot'du.
His name was Pequod.
Adı Pequod'du.
You better pray your brother can keep this DU I under wraps.
Dua et de kardeşin sarhoş araba kullandığını örtbas edebilsin.
A bit early in the day for a DU I.
Sarhoş kaza yapmak için biraz erken bir saat.
But it was Warrington.
Ama Warrington'du.
Warrington was really the only place to go if you wanted a suit of armour.
Savaş zırhı istediğinde gidilecek tek yer Warrington'du.
It was Hartford, John.
Hartford'du John.
Since I'm a master of the ancient Armenian karate stance Du Kan Du.
Kadim Ermeni karate yıldızı Du Kan Du'nun da hocası olduğuma göre.
His name was Cameron McClure.
Adı Cameron McClure'du.
And all the time they, Tom who was getting married.
Ve tüm bu zaman onlar, evlenecek olan Tom'du.
There was one person most unhappy with the verdict - Norton.
Karardan hiç hoşnut olmayan bir tek kişi vardı - o da Norton'du.
Pas du tout.
Pas du tout.
Pas du tout, monsieur.
Öyle şey olur mu, bayım.
In fact, it was Gob, thinking he was trapping the magician Tony Wonder into one of his illusions.
Aslında bunu yapan Gob'du. Sihirbaz Tony Wonder'ı yapacağı gösterilerden birine hapsetmeyi düşünmüştü.
Yes, no, ask my nephew His name is Asbjorn
İsmi Asbjørn'du.
Dragos, right?
Dragos'du değil mi?
No, I said clamps du ;.
Hayır, duş lambası dedim.
Gregoire Billot.
Gregoire Billot'du.
That was Gorbachev, okay, you geographically challenged...
O Gorbaçov'du, tamam mı?
That was Gorbachev.
Gorbaçov'du o.
His real name was Kevin Sherwood.
Asıl ismi Kevin Sherwood'du.
A historian by the name of Geoffroy du Breuil recorded one such outbreak in the 12th century.
Geoffroy Du Breuil adındaki bir tarihçi 12. yüzyılda böyle bir salgın olduğunu yazmış.
I was just going to have a little bit of cotes du rhone.
Ben sadece biraz cote du rhone içecektim.
His name was Lalbahadur.
Onun ismi Lalbahadur'du.
Nein, nein du machts mir erschiessen statiert. What did he say?
O ne dedi?
Pas du tout.
Hiç de değil.
No GYAAN-du-ra to finish the job!
Başladığın işi bitir.