Except this time tradutor Turco
221 parallel translation
Change it from dentists to governors and finish it like last week's one on horse thieves, except this time it's governors.
Onu, "valilere" çevir ve geçen haftaki at hırsızlarınınki gibi bitir.
Except this time, it ain't going to be no weenie roast.
Ama bu sefer, kızartılan, bir sosis olmayacak, dostum.
Except this time I know exactly what I'm doing.
Yalnız bu sefer yaptıklarımızın tümüyle farkındayım.
Except this time, 100 million people watchin'.
- Sadece bu sefer 100 milyon kişi seyrediyor.
Except this time.
Ama bu sefer hariç.
Later, while we were learning about the Pismo Beach disaster I decided I needed a complete makeover. Except this time I'd make over my soul.
Sonra, Pismo Sahili felaketini öğrendiğimiz sırada, kendimi tamamen değiştirmem gerektiğine karar verdim, fakat bu kez, ruhumu değiştirecektim.
Except this time, let's do it together, ok? Ok.
Fakat bu sefer, hadi bunu birlikte yapalım, tamam mı?
Except this time, the mission is a man.
Bu sefer görevin tek bir adam olduğunu saymazsak!
Except this time it's artificial slime, artificial life.
Ama bu sefer, yapay çamur, yapay hayat.
I thought it was him coming to take me back... except this time he was gonna let me drop.
Beni geri götürmek için onun geldiğini sandım. Bu defa beni atacaktı.
I thought it was him coming to take me back... except this time he was gonna let me drop.
Beni yine almaya geldiğini düşündüm. Ama bu sefer beni düşürecekti.
Yes, and somebody has to do the bungee without the rope, except this time it's our friend jumping.
Evet ama bu sefer atlayacak olanın arkadaşımız olması dışında birisi ip olmadan bungee yapmalı.
Except this time, we're just trying to keep the house.
Bu sefer sadace evi elimizde Tutmaya çalışıyoruz
Except this time we were all there.
Ama bu sefer hepimiz oradaydık.
Except this time when it's funny.
Bunun komik olması dışında.
Like always, except this time nothing was in it.
- İçlerine iyice baktın değil mi?
Well, except this time you're not alone.
Ama bu sefer yalnız değilsin.
Well, except this time, they're killing the cops that can't be bought.
Bunca zamandır,... alamadıkları için, polisleri öldürüyormuş.
Except this time we're making a baby!
Bir bebek planlıyorduk!
Except this time the demonstrators weren't film buffs.
Sadece, bu kez göstericiler film düşkünleri değildi.
He was supposed to take that money and give it back to the King earlier yesterday, like he does every Thursday, except this time that fucking stenad figured he could make a little something off of us and still get the money back to King before anybody says, "Boo."
Dün erken saatlerde, her perşembe yaptığı gibi o paryı King'e teslim etmesi gerekiyormuş ama bu kez, geri zakalı herif kimse "böö" demeden bizden birşeyler kopartıp parayı yine de Kral'a götürebileceğini sanmış.
Except this time we're not leaving this bar.
Ama bu kez, bardan çıkmayacağız.
I was with Lisa again... except this time we were snow-sailing in New Zealand.
Tekrar Lisa ile beraberdim. Sadece bu sefer Yeni Zellenda da buz yelkeni yapıyorduk.
I have a sobbing pregnant woman at home, which is not unusual, except this time I didn't cause it!
- Evde ağlayan hamile bir kadın var. Bu sıra dışı bir durum değil.
- Yeah. Except this time I'm not a virgin.
Tek fark artık ben bakire değilim.
Except this time, she never finished the con.
Bu sefer değil, dolandırmayı bitiremedi.
Except this time, I think maybe we should've gone to Circus Circus.
Çocuklar çok sever. Ama bu sefer Circus Circus'tan birini tutsaydık keşke.
I attributed this to the old cause, engine trouble, and thought no more about it, except to wonder how long we'd be adrift this time.
Bunu motor problemine bağladım ve bu kez ne kadar sürükleneceğimiz dışında o konuya kafa yormadım.
He enjoyed every minute of it, except for the time I put a snake in this bed.
Her dakikasından hoşlanmıştı. Yatağına yılan koyduğum zaman hariç.
Except for the war, this is my first time away from Maudie and the kids.
Biliyor musun? Savaş haricinde eşimden ve çocuklarımdan ilk defa ayrı kalıyorum.
Well, who could it be at this time of the night except one of those men again?
Hımm, gecenin bu saatinde yine şu adamlardan biridir. Başka kim olabilir ki?
Except that all this time, the only thing I thought I really wanted was you.
Şu anı saymazsak... sürekli düşündüğüm tek şey, sana kavuşmayı ne çok istediğimdi.
- Except losing. - This is no time to talk about losing.
- Kaybı konuşacak zaman değil şimdi.
This great king has time for everything, except the time for being a man.
Bu büyük kralın herşey için vakti var, bir insan olmaktan başka.
Except this will enable you to cross space, not time.
Bunun zamanı değil, mekânı kat etmenize imkan vermesi hariç. - Ne?
I've someone in myheart, we were always together except at this time
Kalbimde başka biri var, Daima birlikteydik ama artık değil
Except that this time, instead of using silver dollars, we'll play with these.
Yalnız bu defa gümüş para yerine bunlarla oynayacağız.
I can account for everybody at the time of the murder except for this fellow. How do you pronounce his name?
Bu adam dışında herkesin cinayet sırasında nerede bulunduğuna açıklama getirebiliyorum.
I don't want to say much more at this time except that this announcement concerns a major medical breakthrough we've made.
Şu anda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum, ancak bu duyuru gerçekleştirdiğimiz büyük bir tıbbi gelişme hakkında.
Still, on this night, no one had any thoughts... except what a wonderful time we were all having.
Ama yine de, o gece hiçkimse ne kadar güzel vakit geçirdiğimizden başka bir şey düşünmüyordu.
Like one time, I was with this guy and he came into my bedroom and he was naked, except he still had his socks on.
Mesela bir keresinde, beraber olduğum çocuk yatak odama gelmişti. Çırılçıplaktı ama çorapları duruyordu.
Except this one time.
Ama bu farklı.
I will never do that again, well, except for this time.
Söz veriyorum bunu bir daha yapmayacağım.
No, they were in bad shape by the time they got to me, except for one man. And this was strange, because he was the only one who seemed unaffected.
Hayır, bana getirildiklerinde,... bir adam dışındakilerin hepsi kötü durumdaydılar,... onun hiç etkilenmemiş olması çok garipti.
Now, except for this time when we make the split, instead of Simone it's gonna be Melanie.
Sadece bu sefer parayı alan Simone değil Melanie olacak.
Yeah, except for this time, I brought a hot fresh pizza!
Ya, tabi bu sefer olmaz taze, sıcak pizza getirdim!
Except this one time.
Şu bir kerenin dışında.
This is the time when I remember there was no conversation among the grown-ups except how to get out of Vienna.
O dönemi hatırlıyorum.Yetişkinler aralarında Viyana'dan çıkmak dışında hiçbir şey konuşmuyorlardı.
except that it adds this dimension of time to it... and this greater realism.
- Doğru. ... tabii filmin fotoğrafa zaman boyutunu eklemesini ve onu daha gerçekçi kılmasını dışta tutarsak.
Except not this time.
Ama bu sefer yemezler.
None are available except Balmoral, which is hardly appropriate at this time of year.
Balmoral dışında uygun yer yok, ki orası da yılın bu zamanı hiç kullanışlı durumda olmaz.
except this 31
except this one 27
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
except this one 27
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are hard 26
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are hard 26