English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / Find something

Find something tradutor Turco

7,013 parallel translation
Perhaps now you'll find something better to do than hang around with cut-throats and thieves.
Artık hırsızlarla dolanıp boğaz kesmekten daha iyi bir şeyler yaparsın herhalde.
And I'm guessing we find something interesting in her trunk.
Ve bagajında ilginç şeyler bulacağımızı tahmin ediyorum.
Maybe we get lucky and find something that we can challenge.
Belki şanslı olur ve elimize bir hamle geçebilir.
Why would I want to leave the minute we actually find something?
Gerçekten bir şey bulduğumda niye çekip gitmek isteyeyim?
We need to find something filthy and ripped to put on Liam.
Kirli bir şeyler bulup,... Liam'ın üzerine atmalıyız.
Mr. Palmer, I need you to find something that will neutralize an airborne contagion.
Bay Palmer, sizin de hava yoluyla yayılan bir virüsü durdurmanın yolunu bulmanız gerek.
When that picture comes in your mind, turn the channel until you find something far less painful.
Bu görüntü aklına gelince daha az acılı bir şey bulana kadar kanalı değiştir.
I'm off to find something in the night shop.
Gidip içecek bir şeyler alayım.
Look, I can't promise anything, but I will go over to Earl's today and I'll see if I can't find something, all right?
Fazla umutlanmanı istemem ama bugün Earl'e gidip bir şeyler çıkar mı diye bakarım.
Did you find something in the room with grandpa?
Dedenin odasında bir şey buldun mu?
We'll find something.
- Bir şeyler buluruz.
And I had to find something.
Birşeyler bulmalıydım.
Did you find something?
Birşey mi buldunuz?
Maybe we'll find something.
Belki birşeyler buluruz.
If we find something... what do we do?
Eğer birşey bulursam.. .. ne yapacağız?
If I could find something, a silver bullet.
Sihirli bir değnek bulmaya çalıştım.
Did he find something?
Bir şey buldu mu?
I'll find something that will stick!
Bulurum bir şeyler!
Will let you know when I find something pretty.
Güzel bir şey bulduğumda haber veririm.
I'm gonna grab the transponder, and then we should go see if we can find something before Dutch gets her hands on everything.
Gidip vericiyi bulacağım. Sonra göreceğiz, bakalım. Eğer bir şey kalırsa da Dutch'tan önce toplayacağım.
I will find something to cut the monitor off his leg.
Cihazı bacağından çıkaracak bir şey bulacağım.
You were able to find something?
- Bir şey mi buldunuz?
In time, we find something new to build on.
Zamanla, üzerine inşa edeceğimiz yeni şeyler buluruz.
We'll find something.
Bir şey bulacağız.
You're too blinded by your search to find something or someone else to blame, aren't you?
Çünkü körü körüne suçlayacak birini ya da bir şeyi arıyorsun.
I will find something.
- Peki, başka bir çözüm buluruz.
I hope you find something that can help ya.
Umarım size yardım edebilecek bir şeyler bulabilirsiniz.
Why are we stopping? Did you find something.
- Neden durduk?
I don't know, I'm sure we can find something for you.
Bilemiyorum, bir şeyler ayarlarız.
Why do you always find something to worry about?
Neden hep endişelenecek bir şeyler buluyorsun?
We will find something here.
Burada bir şeyler bulacağız.
He said we'd find something to our taste here.
Burada dişimize göre bir şeyler bulabileceğimizi söyledi.
I figure you go in, pose as a john, find something to bust them on, then we squeeze them till they talk.
Sen içeri girersin, elemanları suçlayacak bir şeyler bulursun biz de onlar ötene kadar sıkıştırırız diye düşündüm.
Go and find something we can carry him out on.
Git de onu taşıyabileceğimiz bir şeyler bul.
What if I find something fatal under there?
Ya ölümcül bir hastalık bulursam?
You find something, Krzeminski?
Bir şey mi buldun, Krzeminski?
So we're going to find kids that can bring something to it the same way that we did, and we will mentor them based on our strengths.
Kulübe bizim yaptığımız gibi katkısı olacak çocuklar bulacağız ve hepimiz güçlü olduğumuz yönde onları eğiteceğiz.
Eventually, the new strain may find its way to South Asia, but in my opinion, it's not something your government should worry about right now.
Sonuçta yeni nesil Güney Afrika'gelebilir. Ama bence bu, şu an devletinizin endişelenmesi gereken bir şey değil.
Before something terrible happens, please, find him.
Başına korkunç bir şey gelmeden, lütfen onu bul.
Now, find me something to wear!
Bana giysi bul.
- Find a weak link in the vampire biology and cook something up to exploit it.
- Vampir biyolojisinde zayıf bir halka bulup, bunu tetiklemek için bir şeyler yapmak.
Why? I wanted to apologize about something this morning, couldn't find him.
Bu sabahki şeyler için özür dilemek istedim.
Why don't you go into my wallet, find her dress size, buy her something nice one size smaller?
Bedenini öğrenmeli, cüzdanımı kullanarak bir beden küçük, hoş bir şeyler almalısın. Kadınlar buna bayılır.
My point is... if this guy means something to you, find a fresh place for your date.
Yani bu adama karşı bir şeyler hissediyorsan randevu için yeni bir yer seç.
Well, well, well... something told me I might find you here.
İçimden bir ses seni burada bulacağımı söyledi.
Something I- - I hid for, what, you to find?
Sana mı- - Sen bul diye mi sakladım sandın?
I find there's something reassuring about you eating Dr Lecter.
Dr. Lecter'ı yemenizin rahatlatıcı bir yanını görüyorum.
Find me something to cover it.
Saracak bir şey bul.
If you want something different, now's the time to find somebody else.
Farklı bir şey istiyorsanız, şu an başka birini bulmanın tam zamanı.
If there is something to find, - it'll be at her house.
- Bulunacak bir şey varsa evinde olacaktır.
Meanwhile, I intend to find out if Whitehall's obsession with arcane artifacts was fruitless or if, indeed, it did produce something that we at HYDRA can use for our future.
Bu arada ben de Whitehall'un sır dolu eserlere olan takıntısının faydasız mı olduğunu yoksa gerçekten de Hydra'daki geleceğimiz için kullanabilecek şeyler üretebilir mi bir araştıracağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]