English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ F ] / For lunch

For lunch tradutor Turco

5,137 parallel translation
Hot dogs for lunch, side of fries, crumb cake.
Öğle yemeğinde sosisli sandviç, patates kızartması, kırıntı pastası.
Well, you're not gonna stay for lunch?
- Yemek için kalmıyor musun? - Hayır, yapmam gereken işler var.
Yes, for lunch.
Evet, öğle yemeği için.
You hungry for lunch?
Acıktın mı?
Yeah, when I was picking up Laurel for lunch... Which she didn't tell you about.
Evet, Laurel'ı öğle yemeği için almaya geldiğimde ki bunu sana söylememiş.
Mills, what's for lunch?
Mills, yemekte ne var?
We'll finish the walk-through aboard the Knox, then break for lunch in the officers'mess.
Knox gemisinde araştırma yapmayı bitireceğiz sonra da yemekhanede öğle yemeği yemek için mola veririz.
I saw her in the cafeteria trying to pay for lunch with a song.
Kafeteryada yemeğin parasını şarkı söyleyerek ödemeye çalıştığını görmüştüm.
I thought he might like to join us for lunch.
Birlikte yemek yeriz diye düşünmüştüm.
I, uh... was just meeting my daughter for lunch and thought I might pop in and say hello.
Ben de tam kızımla öğle yemeği için buluşacaktım ve bu arada bir uğrayıp selam vereyim dedim.
Mmm. So much for lunch.
Öğle yemeği için çok fazla.
Anyway, do you want to try the new snack shack for lunch?
Öğle yemeğinde yeni açılan kulübeyi deneyelim mi?
He comes in here every day for lunch.
Öğlen yemeği için her gün buraya gelir.
Reid's attorney is going to eat her for lunch.
Reid'in avukatı öğle yemeği niyetine yer onu.
Uh, why don't we break for lunch?
Öğle yemeği arası verelim mi? - Evet.
I'm just running out for lunch...
Tanıştığıma çok memnun oldum.
What you should be worrying about is that we're meeting our parents for lunch in five minutes, and Fussy Eddie here has suddenly decided to turn into Super Sweet Eddie who won't bum them out at all.
Esas endişelenmen gereken ; bizimkilerle öğle yemeği için buluşmamıza sadece beş dakika var ve Mızmız Eddie birden Süper Tatlı Eddie olmaya karar verdi. Böyle onları korkutamaz.
Also you need to bring her back for lunch you know right?
Onu yemek için getirmen gerektiğini biliyorsun, değil mi?
Where do you want to go for lunch today?
- Öğle yemeğine nereye gidelim?
Something simple for lunch.
- Öğle yemeği için basit bir şey.
We can manage with Mr Molesley for lunch. Yes.
Öğle yemeğini Bay Molesley ile halledebiliriz.
Now, what would you like for lunch?
Şimdi, öğlen yemeği için ne istiyorsun?
So I made reservations at La Bernadier for lunch.
Öğlen yemeği için La Bernadier'de rezervasyon yaptırdım.
I came to grab you for lunch, but Hackett said you were leaving early.
Öğle yemeği yeriz diye gelmiştim. Hackett erken çıktığını söyledi.
Well, maybe we can all meet up for lunch tomorrow?
Yarın öğlen yemeğini hep birlikte yiyelim mi?
Well, maybe he had a fifth of Jack Daniel's for lunch.
Belki öğle vakti Jack Daniels amcamızı ziyaret etmiştir.
Like, um, you would see someone for lunch or a game of cards?
Yemek veya kağıt oynamak için gibi mi?
And I had a sensible salad for lunch, so I can eat all the pizza I want.
Öğlen de salata yedim zaten, şimdi istediğim kadar pizza yiyebilirim.
I-I have soup for lunch on Monday.
Pazartesileri çorba içerim.
Sir, time for lunch!
Efendim, öğle yemeği zamanı geldi!
But for lunch.
Ama öğle yemeği için.
Your honor, may we break now for lunch so as not to interrupt Mr. Gibbs'testimony?
Sayın hakim, öğle arası versek olur mu? Bay Gibbs'in ifadesi yarım kalmasın. Tamam.
Popcorn for lunch?
Öğle yemeği için patlamış mısır olur mu?
I'm meeting a friend for lunch.
Öğle yemeği için bir arkadaşımla buluşacaktım.
- And for lunch?
- ¿ Peki yiyecek icin?
You'll forgive me if I don't stay for lunch.
Yemeğe kalmazsam darılır mısın?
We might stop for some lunch...
- Öğle yemeği için bir yerde durabiliriz.
Place them on my desk as soon as they're done, and I'll need you to run down to the laundry and pick up a lab coat for a "Dr. DePaul"... before lunch, preferably.
Bittiği gibi masama bırak ve çamaşırhaneye inip Dr. Depaul ismine bırakılmış önlüğü al mümkünse yemekten önce.
Yeah, well I got plans for lunch too.
Yemek için benim de planlarım var.
So much for the three martini lunch.
Üç martini içilen yemekler geride kaldı yani.
I'm sorry for missing lunch the other day.
Geçen gün öğle yemeğini kaçırdığım için kusura bakmayın.
Oh! You know what I had for lunch?
Öğle yemeğinde ne yedim, biliyor musun?
My staff can set a lunch for next week.
Elemanlarım önümüzdeki hafta için bir yemek ayarlayabilir.
It was a client lunch scheduled for my usual table at Sabatino's, but Margie forgot to make the reservation, and I had to eat at a table by the kitchen.
Sabatino'da her zamanki masamda yemek için programlanmış bir müvekkil yemeğiydi,... ancak Margie rezervasyon yapmayı unutmuş,... ben de mutfağa yakın bir masada yemek zorunda kaldım.
We have time for one full take before lunch, then we'll come back and do the rest of your coverage after.
Öğle yemeğinden önce duraksız çekim yapacağız sonra da kalan kısmı bitiririz.
As much as I appreciate for once not having to eat my lunch from the hot dog stand, what are we doing here?
Öğle yemeğimi sosisli standında yemediğim için müteşekkirim ama burada ne işimiz var?
I had it for breakfast, lunch and dinner.
Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinde yaptım.
No, I came looking for the guy who called you at lunch and hung up.
Hayır, seni yemekte arayıp cevap vermeyen kişinin peşindeyim.
Hey. Plans for lunch?
Selam.
When's your lunch break? Come on, I work for Moon.
Öğle yemeğine çıkmana ne kadar kaldı?
You wouldn't let me pay for lunch,
Selam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]