For sale tradutor Turco
2,829 parallel translation
Ramiz, there's a camel for sale, in Ayvacýk.
Ramiz, bir deve var. Satılık. Ayvacık'ta.
I don't know where you got the idea. That Reed Reed was for sale.
Reed Reed'in satılık olduğu fikrini nerden aldın bilmiyorum.
No, it's not for sale.
Yo, satilik degil.
Call Coleman, tell him the deal is on and that Brandon Casey's for sale.
- Coleman'ı ara, de ki anlaşma yapılacak ve Brandon Casey artık satılık.
Just showing Jack and sonya here a claim I have for sale.
Sonya ve Jack'satılık bölgemi gösteriyorum.
Not for sale.
Satılık değiller.
Stay close to Papa. Postcard reproductions are for sale in the "Zoovenir" shop.
Bunların posta kartları hayvanat bahçesi mağazasında satılıyor.
Do you know if this house is for sale?
Bu evin satılık olup olmadığını biliyor musun?
For sale :
Satılık :
- I'm not for sale.
- Ben satılık değilim.
I'm not for sale.
Ben satılık değilim.
So, our driver picks up the dolls from the warehouse and brings them over here where they're melted down and, uh, the heroin's then cut for sale.
Bizim sürücü oyuncak bebekleri depodan alır, ve eritebilmek için buraya getirir, ve onları satmak için hazırlar.
- It's not for sale.
- Satılık değil.
For example, they set up programs for people on planets about to be destroyed, to produce luxury items like hemp hacky sacks and gourmet coffee for sale to inhabitants of the Death Star.
Örneğin imha edilecek gezegenlerdeki canlılara Ölüm Yıldızı sakinlerine satmak üzere el yapımı kenevir çanta ve gurme kahve gibi lüks ürünler ürettirdiler.
Peanuts for sale.
Satılık yer fıstığı.
Peanuts for sale.
Satılık fıstık.
It's not for sale.
Satılık değiller.
The gisaeng decides to put the painting up for sale. But without the hindlegs and buttocks, she realizes that she can't get a full price.
Giaseng tabloyu satışa koymaya karar verir ama arka ayaklar ve kalçalar olmadan tam bir fiyat alamayacağının farkına varır.
His implication is that the throne of St. Peter's is for sale.
- İma ettiği şey, Aziz Peter'ın tahtının satılık olduğudur.
Not for sale.
Satılık değil.
Brightly colored stands used to line the street here, where all manner of "soft drugs" were available for sale.
Rengârenk tezgâhlar sıra sıra açılır "hafif ilaç" ticaretinin her türlüsü yapılırdı.
We're not for sale.
Biz satılık değiliz.
FOR SALE
SATILIK
This item was for sale.
Sonuçta bu şey satılıktı.
The Buy More is for sale.
- Buy More satılacak.
He wasn't for sale.
Satılık değil.
House is for sale.
Ev satılık.
Not for sale.
- Satılık değilim.
- Everything is for sale.
- Her şey satılıktır.
- They're not for sale ma'am.
- Satılık değil teyzecim onlar.
It's for sale.
Hayallerimizi gerçekleştireceğiz.
People like him think the whole world's for sale.
Onun gibi insanlar tüm dünyanın satılık olduğunu düşünür.
No, it's not for sale.
Bu satılık değil.
But my real estate agent said that this house is for sale.
Ama benim emlak danışmanım bu evin satılık olduğunu söyledi.
The place is up for sale.
Ev de satılık zaten.
Shelby Keene - - wasted 28 years to smack, did another seven for sale and distribution.
Shelby Keene. 28 yıl kullandım. Yedi yıl da sattım ve teslimat yaptım.
Not for sale!
satılık değil.
Why not for sale Mr. Shah?
neden satılık değil bay Shah?
And it's for sale.
Ve satılık.
I'm going overseas to study I put my car up for sale too
Yurtdışında okuyabileyim diye. Arabamı da sattım.
McKernon Motors is for sale?
McKernon Motors satılığa mı çıktı?
It's not for sale, either.
Satılık da değil.
Yeah, two-for-one sale at the suit store.
Siz de hiç fena değilsiniz beyefendi. Mağazada bir fiyatına iki tane satıyorlardı.
Reduced from four for a quick sale.
Cabuk satmak icin 4'ten dustum.
Hey, you know, holt, I heard that forever 21 is having a sale, so, you know, go and pick up a nice purse for this.
Holt... git de bunun için o şeyi al.
I wonder if they're for sale.
Acaba satılık mı bunlar?
It's for the new LED flat-screen TV sale.
Yeni flat ekran LED TV satışı için.
Red cards for the sale prices, blue cards for regular prices.
Satış fiyatları için kırmızı kartlar, normal fiyatlar için mavi.
This means, friends... from now on, any profit that is generated from the sale of our products... will be used for only and only our interests.
Bu şu demek arkadaşlar bundan sonra ürettiğimiz şeylerin satışından elde edilen kâr sadece ve sadece bizlerin çıkarları için kullanılacak.
The board can't vote for at least 24 hours after the CEO presents a deal involving the sale of company land.
Yönetim kurulu CEO herhangi bir satış teklifi sunduktan sonra 24 saat geçmeden oy kullanamaz.
And it is, pound for pound, the most exciting car on sale.
Ve kuruşu kuruşuna, piyasadaki en heyecan verici araba.
sale 29
salem 51
sales 63
salesman 19
saleem 26
for sure 883
for some reason 579
for starters 644
for sex 41
for school 19
salem 51
sales 63
salesman 19
saleem 26
for sure 883
for some reason 579
for starters 644
for sex 41
for school 19