For the moment tradutor Turco
4,498 parallel translation
Air cover's holding. For the moment.
Şimdilik hava savunması dayanıyor.
"There was little they could do, at least for the moment, " to prevent Mr. Grumps from putting Lyle in the zoo. "
"En azından o an için Bay Grumps'ın Lyle'ı hayvanat bahçesine koymasını engellemek için yapabilecekleri çok az şey vardı."
" There was little they could do, at least for the moment,
"En azından o an için... "...
Let's keep it all about the car for the moment.
Şimdilik araba hakkında bildiklerimizi kendimize saklayalım.
Then our hands are tied for the moment.
Öyleyse şimdilik ellerimiz bağlı.
And now for the moment that will crush 99 % of your misguided views about your own popularity.
- The Fly'dan bahsediyor. - Ve şimdi % 99'unuz popülaritesiyle ilgili düşüncelerinin doğru olmadığı gerçeğiyle yüzleşecek.
- He's all we have for the moment.
- Şu anda elimizde bir o var.
For the moment, although I'm not sure our Mr. Sloan could say the same.
Şu an için. Ama Bay Sloan için aynı şeyi söyleyemem.
For the moment...
Şimdilik..
Let us live for the moment.
Anı yaşamalıyız.
You're living for the moment.
An için yaşıyorsun.
Lola : For the moment.
Şimdilik.
For the moment.
Şu anda, evet.
Lisa, what do we have at the moment for actresses, age range 30 to 40?
Lisa, 30 ila 40 yaşları arasında bir bayan oyuncu için elimizde ne var?
You just said you can't take the most intimate moment of someone's life and use it for entertainment.
Daha demin kendin söyledin. Birinin hayatındaki en özel anları... -... alıp eğlence için kullanamazsın.
Beth, even if he waits for you, he did this, and the fear of him getting caught is going to cast a shadow over every moment of the rest of your life together.
Beth, seni beklese bile o bunu yaptı ve yakalanmanın korkusu bir bulut gibi nereye giderseniz gidin sizin üzerinizde olacaktır.
Waiting for the perfect moment,
Uygun zamanın gelmesini bekledik.
Just for tonight, I just want us just to relax, enjoy the moment.
Bugünlük rahatlamanızı, anın tadını çıkarmanızı istiyorum sizden.
No, you don't know that,'cause you're all running around, doing this and doing that, but for me, the world has completely stopped spinning, and I'm just... stuck in this one horrible moment,
Hayır, bilmiyorsunuz. Çünkü siz koşturup duruyorsunuz, bir sürü iş yapıyorsunuz. Ama benim için artık dünya dönmüyor.
Because as of this moment, you are under arrest for murder in the first degree.
Çünkü şu andan itibaren birinci derece cinayetten gözaltındasınız.
Your kids are gonna remember this moment for the rest of their lives.
Çocukların bu anı ömürlerinin sonuna kadar hatırlayacaklar.
Now, I make no excuses for past sins, but in the one moment when you two could have chosen to stand by me, to believe in me
Geçmişimde yaptığım kötülükler adına bir mâzeretim yok.
And now here's the moment you've all been waiting for because your lives are so devoid of meaning something like this seems very important.
Ve şimdi de, hayatlarınız anlamsız olduğundan size çok önemli görünen o an geldi.
I was waiting for the right moment to tell you. I didn't want you making a scene.
Sana anlatmak için doğru anı bekliyordum. olay çıksın istemedim.
May I borrow the sheriff for just a moment?
Şerifi biraz ödünç alabilir miyim?
I was waiting for the right moment to show them who I was.
Onlara kim olduğumu göstermek için doğru zamanı bekliyordum.
All of a sudden, it gets, like, this chill in the room for a moment.
Aylar sonra Ashton ve ben mutfakta oturuyorduk sonra odada aniden başlayana bir serinlik hissettim.
I just have this strong feeling that senator Davis isn't quite the man for the job, especially at the moment.
Senatör Davis'in bu iş için uygun kişi olmadığına dair içimde güçlü bir his var Özellikle de bu durumdayken.
Can we clear the air for a moment?
Bir an için açık olabilir miyiz?
What I'm asking you is for the chance to buy a little time to get the people in my life ready for that moment.
Senden istediğim, hayatımdaki insanları bu ana hazırlamak için, biraz zaman kazandırman.
Or is he talking about the monster himself, the creature of the night that wishes for a moment, however slight, to be human again?
Yoksa direkt olarak, yaratığın kendisinden mi bahsediyor? Yani, gecenin mahlukatından. Hani, bir anlığına da olsa yeniden insan olmak isteyen canavardan?
I don't ever expect you to forgive me, but I need you to know I never stopped being your wife, not for one moment in seven years, and the longer it went on, the more I realized
Senin beni affetmeni hiç beklemedim ama bilmelisin, asla karın olmaktan vazgeçmedim. Yedi yıldır, tek bir an bile zamanla nasıl bir hata yaptığımı anladım ama geri alamadım.
And at the moment, he's sleeping on his aunty's couch,'cause his family are waiting for housing placement and it's gonna take two weeks or something.
Ayrıca şu anda teyzesinin koltuğunda uyuyor. Çünkü ailesi bir eve yerleştirilmeyi bekliyor ve iki hata gibi bir şey sürecekmiş.
So when is the right moment for us to move on?
Peki hayatımıza devam etmek için doğru zaman ne zaman?
Since I'm occupied at the moment, I need you to go ahead and kill Silas for me.
Şu an meşgul olduğum için benim yerime Silas'ı öldürmen gerekli.
If I could take just a moment to say how thankful I am to the good lord for giving me a beautiful wife, two fine boys, a table filled with fine food, and a stomach big enough to fit it all in.
Bir dakikamızı ayırıp tanrıya bana güzel bir eş, hayırlı iki evlat yemek dolu bir masa ve hepsini sığdıracak kadar büyük bir karın verdiği için ne kadar minnettar olduğumuzu söyleyelim.
All right, let's forget about the event ensemble for a moment and talk about the event ensemble.
Pekâlâ, bir anlığına elbise olayını unut ve iç çamaşırından konuşalım.
I don't know if it was the six scotches I drank.. Waiting for everybody, or the fact that I hadn't eaten anything since breakfast... or the moment Phil's suit finally gave up.
İçtiğim altı bardak viskiden miydi, herkesi beklemiş olmamdan mıydı kahvaltıdan beri bir şey yememiş olmamdan mıydı yoksa Phil'in takım elbisesinin sonunda iflas etmesinden miydi bilmem.
To me, this goes some way to explaining why for many Europeans, this was the defining moment that meant that any future European union would be a Christian union.
Onlar... Yahudilerinin iş adamı ve tüccar olmasını istiyorlardı. Sadık ve barışçı oldukları sürece ve İslam'ın yönetimini kabul ettikleri sürece hoş görülüyorlardı.
Ever since what happened at the Hundred Year Inn... they won't leave me alone for a moment.
Yüzyıl Hanı'nda olanlardan beri asla yanımdan ayrılmadılar.
Scientists have recently found the earliest evidence for this key moment in Eastern Europe.
Bilim adamları, son zamanlarda, bu önemli anın öncü kanıtlarını Doğu Avrupa'da buldular.
Well, you might wanna pay attention to the real world for a moment.
Belki bir dakikalık da olsa gerçek dünyaya dönmek istersin!
I was waiting for the perfect moment, okay?
Uygun zamanı bekliyordum, tamam mı?
I'm just waiting for the right moment, okay?
Yalnızca doğru anı bekliyorum, tamam mı?
It is hard for me even to be near you, at the moment. But to be in the same room, to be so close and not be able to touch you...
Senin yanında olmak bile benim için zorken hem de aynı odada olmak sana bu kadar yakın olup da dokunamamak...
To me, this goes some way to explaining why for many Europeans, this was the defining moment that meant that any future European union would be a Christian union.
Bana göre, birçok Avrupalı için gelecekteki Avrupa Birliğinin bir Hristiyan birliği olacağı anlamına gelen bir dönüm noktasıydı.
But if I have the head, I just need to make Regina look at her for a moment to turn her into stone.
Ama başı alabilirsem tek yapmam gereken Regina'nın bir an için ona bakmasını sağlamak olacak.
I'll wait for the right moment. Brian.
Doğru anı beklerim.
Would you mind asking the driver to join us for a moment? Sir?
Sürücüden bize katılmasını ister misiniz?
And in that moment, I knew that there was nothing that I wouldn't do to protect her for the rest of her life.
Ve şuanda, geri kalan hayatında da,... biliyorum ki onu güvende tutabilmek için yapmayacağım şey yok.
Simon's the snitch, yeah. I'm so sorry, thank you so much for your honesty, sir, in this moment of truth.
Üzgünüm ama dürüstlüğünüz için size teşekkür ediyorum efendim.
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for the greater good 31
for the first time 465
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the life of me 58
for the rest of my life 110
for the greater good 31
for the first time 465