For the right price tradutor Turco
143 parallel translation
For the right price too.
Tabi ki en makul fiyata.
He's got some rough friends along the waterfront... and for the right price- -
Liman çevresinde kabadayı dostları var... ve fiyatta anlaşırsanız- -
For the right price.
Ücretine bakar.
I thought, for the right price, you always had the time.
Ben doğru ödüle vakit bulduğunu sanırdım. Haklısın, dostum.
Then, for the right price you'll see something you'll never ever see again in your life!
Uygun bir ücrete, hayatınızda bir daha göremeyeceğiniz bir şey görebileceksiniz.
If you have the right contacts, you can get the right piece for the right price.
Doğru bağlantıların varsa, doğru fiyat için doğru parçaya sahip olabilirsin.
It's yours, for the right price.
Doğru bedeli öderseniz, sizin olabilir.
The AV-ers. Those white boys control the dope trade... do freelance killings, anything for the right price.
Bu beyaz çocuklar hap ticaretini kontrol ederler... rahatça öldürürler, doğru fiyata her şeyi yaparlar.
They know the right doors to knock on, the right words to say... to get a list of names of people that other people want found, captured or killed... for the right price.
Uygun fiyata bazı insanların bulunmasını, yakalanmasını veya ölmesini istediği insanları bulmak için hangi kapıları çalacaklarını, hangi sözcükleri seçeceklerini iyi bilen insanlar.
For the right price...
Uygun bir ücret karşılığında.
You know, for the right price, i can be quite amusing.
Doğru fiyat için, ben oldukça eğlenceli olabilir biliyorum.
For the right price, I can tell you how to put out this fire.
Doğru fiyata, yangını nasıl söndüreceğini söyleyebilirim.
for the right price.
uygun bir fiyata tabi.
I'll sell you this house for the right price.
Ben evi gerçek fiyatından satacağım.
You can make your life easier for the right price... understand?
Uygun bir bedel karşılığında hayatını daha kolay hale getirebiliriz. Anlıyor musun?
One of them put us in touch with a corrections officer... who looked the other way for the right price.
Bunlardan biri ücret karşılığında görmemezlikten gelen... bir cezaevi görevlisiyle tanıştırdı.
I'm told he'll take anyone upriver, for the right price.
Doğru fiyata herkesi nehir yukarı götürüyormuş.
"I am willing to meet in person for the right price."
"Ücret yeterli olursa yüz yüze buluşmaya da hazırım"
Some of them can be bought for the right price.
Bazıları uygun bir ücret karşılığında satın alınabiliyor.
He said for the right price, I can buy it before anyone else has the chance.
Bana gerçek fiyatı söyledi.Hiçkimse almadan burayı satın alabilirim.
I presume for the right price, Sheriff, you'd be willing to let us go?
Sanırım, yeterli bir paraya, Şerif, gitmemize izin verirsin?
for the right price, i'll get you whatever you need.
iyi para öderseniz, size ne isterseniz bulurum.
Not for the right price.
Vereceğin paraya bakar.
Of course if you'd like to meet one, I could arrange it for the right price.
Elbette biriyle tanışmak istersen sana uygun fiyata ayarlayabilirim.
Well, thats exactly what we were looking for... the right atmosphere at the right price.
Tam da bizim aradığmız şeydi, doğru ücrette, doğru atmosfer.
You know that I'm good for an alibi if the price is right.
İyi bir mazeret bulabilirim, eğer iyi bir para verirsen.
The price for the licence is less than 20,000 dollars, right?
Ruhsatın fiyatı 20,000 doların altında, değil mi?
In order to get the parents to the meeting tonight. ... right down to the wire for the last two days of Our carnival of values price-Crasher sale.
Tam son dakikaya kadar düşük fiyatlı satış karnavalımızın son iki günü.
Have I got a wine for you and the price is right you know what I mean... a good deal, I can throw a cart into the bargain, how many was that you wanted?
Senin için şarabım var ve ücreti de iyi, bilirsin yani... iyi iş, bir araba dolusuna anlaşabiliriz. - Kaç tane alırdın? - Sadece bir.
- She'll kill for you if the price is right.
- Istedigi parayi ver, kimi istersen öldürür.
It's wide open, and if we get there right away we can name our own price and we can sit back and be cool and have those fucking fools scufflin'the streets for us.
Sonuna kadar açık ve oraya hemen varabilirsek fiyatı kendimiz belirleriz. O salaklar da bizim adımıza sokaklarda dolaşıp durur.
- Wanna play golf? Two for the price of one. - Right where I'm standing.
- İkisi biri fiyatına.
It's a small price to pay for the opportunity of a lifetime, right?
Hayatının fırsatı için ödeyeceğin küçük bir bedel, değil mi?
He's been doing The Price is Right for 75 years.
- Adam 75 senedir "The Price is Right" ı sunuyor.
Small enough price to pay for keeping Daddy's car safe in the big bad neighborhood, right?
- Beni.
You don't want to do the right thing, which is to sell this house back... at the price you paid for it, so it can be returned to the real owner.
Evi satın aldığınız fiyata geri satıp evin asıl sahibine iadesini sağlarayak doğru olanı yapmak istemiyorsunuz.
I could have you killed right now For the price of a cup of coffee, And everybody in this room
Seni bir kaç kahve parasına öldürtebilirim ve odadaki herkes kafalarını çevirir.
And he paid the price for it, right?
Bunun için cezalandırıldı.
You said it was the right kind of price for us.
Buranın fiyatının uygun olduğunu sen söyledin.
- She'II kill for you if the price is right.
- İstediği parayı ver, kimi istersen öldürür.
If the agency can name the right price, I can get it for you.
Eğer Ajans uygun fiyat verirse onu senin için hazırlayabilirim.
Jackson's cousin Monty did The Price Is Right... and he told us that the contestants had to get up at the crack of dawn... stand in line for hours with hundreds of tourists... and then show how enthusiastic a contestant they would be.
Jackson'ın kuzeni Motty The Price ls Right'a katılmıştı. Yarışmacılar güneş doğmadan kalkıp, yüzlerce turistle beraber sırada bekleyip, ne kadar hevesli yarışmacılar olduklarını göstermek zorunda kalıyorlarmış.
Wayne Finster, for the right price.
Wayne Finster.
But... I guess that's the price you pay for figuring out what you really want, right?
Ama sanırım gerçekten kiminle olmak istediğini anlamanın bedeli de budur, değil mi?
Isn't it only right for me to sell when the price is right?
En iyi fiyata malımı satmam normal değil mi?
The price for one of the King's deer is your right hand.
Kral'ın geyiklerinden birisine karşılık sağ elin.
I got us tickets for the live stage show of The Price is Right.
Canlı sahne gösterisi The Price is Right için bilet almıştım.
All right, for our first pair, starting at the low price of $ 50,
İlk çiftimiz için, 50 dolar gibi düşük bir fiyattan başlıyoruz,
Small price to pay for the memories, right?
Anılar için ödenen küçük bir bedel, öyle değil mi?
I know he found the right price, farooq saab bought him.. for 50 lakhs
O değişmedi, o kendini sattı! Bay Farooq ona 5 milyon verdi.
The reason I'm going on The Price Is Right is because I've decided that it's time for me to meet my real father.
Kaç Para'ya çıkmamın tek sebebi gerçek babamla tanışmama karar vermiş olmam.
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31