From then on tradutor Turco
1,242 parallel translation
From then on, people were wondering what would happen next.
Ondan sonra insanlar olacakları merak etmeye başladı.
I promised to love only you from then on.
Bundan böyle yalnız seni seveceğime o andan beri söz verdim.
And from then on any money that would have formerly gone to baseball cards or action figures was now being spent on chocolates and $ 5 tulips I would leave anonymously on Gretchen Witter's stoop.
O andan itibaren, eskiden beyzbol kartlarına ve figürlere harcanan para, artık çikolatalara ve Gretchen Witter'ın kapı önüne isimsiz olarak bıraktığım 5 dolarlık lalelere harcanmaya başlandı.
From then on, no more dates, no more rules to follow...
O zamandan beri tarihler ve uyulacak kurallar belirlemedim.
And from then on, my father was almost uninvolved in my life and my mother, much too involved.
Ondan sonra babam benimle neredeyse hiç ilgilenmedi. Annem ise, aşırı ilgilendi.
He hypnotized you so that really ugly girls that you met from then on
Seni hipnotize etti, böylece tanıştığın tüm çirkin kızlar
But the first note said we wouldn't find any more bodies from then on.
Ama ilk not bundan sonra bendenleri bulamayacağımızı söylüyordu.
they seemed like they were nuts from then on.
Artık oradakiler deli gibi görünüyordu.
From then on, I followed you around.
O andan sonra hep senin izinden gittim.
From then on, she was always before my eyes.
Böylece her zaman gözümün önünde oldu
I went straight to her house... and from then on, she cooks only for me.
Ve o günden beri yalnızca benim için yemek yapıyor.
From then on, priests kept coming over to this continent trying to convert the Indians, trying to get them to kiss the crucifix, to stop smoking peyote, to cover up their nakedness.
Bundan sonra rahipler bu kıtaya gelmeye başladılar, yerlileri ikna etmeye, haçı öptürtmeye çalıştılar, peyote içmeyi bıraktırmaya, çıplaklıklarını örttürmeye çalıştılar.
I swore from then on to wake up with people who have as close to one personality as possible.
Ondan sonra, olabildiğince tek kişiliği olan insanlarla kalkmaya yemin ettim.
From then on, I've... been stuck.
Ondan sonra öyle kaldı.
From then on, I became a kind of legend, surrounded by a mystery,..
Böylece bir efsaneye dönüştüm. Gizemle çevrili.
From then on I knew I was gonna be a cop.
O zamandan beri polis olacağımı biliyordum.
From then on, evidence for the three murder cases have been prepared.
Üç cinayet davasının da kanıtları hazırlandı.
From then on,
O zamandan beri...
If I had not pulled you back, where ever it was you went would have become your reality from then on.
Eğer seni geri itmeseydim, her nereye gitseydin orası senin için o andan sonra gerçek haline gelecekti.
... wherever it was you went would have become your reality from then on.
... her nereye gitseydin orası senin için o andan sonra gerçek haline gelecekti.
From then on, I knew we'd be together for the rest of our lives.
O andan itibaren ölene dek birlikte olacağımızı biliyordum
Then he picked up a leaf from the ground and wrote on it.
Sonra yerden bir yaprak aldı ve üzerine yazdı.
In stage two, your pet's DNA is extracted from a lock of fur or a drop of blood then infused on a cellular level into the blank.
Hayvanınızın DNA'sı kılından ya da kanından çıkartılarak hücresel düzeyde boş hayvana geçiyor.
And the bad little boys from Blair village sneaking out to the woods to see if she was still alive... and... and they let their big dogs bite her and they poked her with sticks and then when the blood came out of her, they put their palms in it and pressed it on her flesh!
Sonra Blair kasabasından kötü çocuklar geldi, ormanın içinden sessizce geçip onun yaşayıp yaşamadığını kontrol edeceklerdi, geldiklerinde hala yaşıyordu, sonra çocuklar köpeklerini serbest bıraktılar, köpekler ona saldırdı ve parçaladılar, heryer kan olmuştu, sonra ellerini onun kanına bulayıp, vücuduna sürdüler,
Then I am going to keep an eye on you from now on.
O zaman simdi ben size dikkat ederim.
But it doesn't matter from that moment on, not even then.
Ama fark etmez, sonra parmağını oynatmamışsındır.
They feed in deep water, then rest and socialize over sandbars, in shallow, crystal-clear waters, where sharks can't easily sneak up on them from below.
Derin sularda besleniyorlar... sonra sığ sulardakı kum yığınlarında, temiz kristal sularda dinlenip sosyalleşiyorlar, yani köpekbalıklarının kolayca ve sinsice aşağıdan onlara saldıramayacağı yerlerde.
So then my mom goes off on me about how I'm supposed to watch out for Dawn and shield her from stuff that might upset her.
Sonra annem, Dawn'a nasıl göz kulak olmam, üzücü şeylerden... onu nasıl korumam gerektiğiyle ilgili uzun bir konuşma yaptı.
I've tripled the dose since then. All right then, put it on, and I'll strip it from your corpse in three arns.
Pekiyi o halde, onu tak ve ben de üç saat içerisinde cesedinden çıkartayım.
- Bingo. And then, when they were perched on the very brink of disaster, I snatched them from the gaping maw and placed them gently into one another's arms.
Tam felaketin eşiğine geldikleri anda onları ölümcül bir yanlış yapmaktan kurtardım ve birbirlerinin kollarına emanet ettim.
Well, then, I guess from now on you'll be talking to my lawyer.
O zaman bundan sonra avukatımla konuşursunuz.
I was lost from then on.
Ve sonra kayboldum.
We get to the castle, rescue Mom and Dad... then somehow stop Floop... from using the brain on the robots... before they're sent out to dominate the world.
Önce kaleye gidip, anne ve babamızı kurtaracağız sonra, bir yolunu bulup Üçüncü Beyin'i robotlar üzerinde kullanmadan ve onları dünyayı ele geçirmek için göndermeden önce Floop'u durdurmalıyız.
Now we can eat our Egga-Mooby Muffin then get back on the road, go to Hollywood and stop those fucks... from making that movie.
Şimdi yumurtalı sandviçimizi yiyebiliriz. Sonra da Hollywood yollarına düşer gidip o düzülmüşlerin boktan filmi yapmalarına engel oluruz.
Listen, lads. Now then, if there's anyone here not actually based at this depot, because one or two of you lads are on loan from Woodburn depot, aren't you?
Aslında bu depodan olmayanlar çünkü bazılarınız Woodburn deposundan kiralık geldi, değil mi?
If you give Mr. Cramer your word here, privately, that that's where the bullet came from, then one of his men gets on the stand and says that he took it from the apartment.
Bay Cramer'a burada, merminin nereden geldiğini özel olarak söylerseniz, onun adamlarından biri mahkemede mermiyi evden kendi aldığını söyleyecek.
I got a call on a Sunday from the then-heads of the studio.
Bir pazar günü şirketin o zamanki yöneticileri beni aradı.
SO, THEN FROM NOW ON, WHATEVER I GET YOU, YOU'RE GONNA LOVE?
Yani bu andan itibaren sana ne alırsam alayım sevecek misin?
Look... if this wire burned from the inside out then the fire started in the wall not on the closet floor.
Bak, bu kablo içerden yanmaya başladıysa, yangın,.. ... dolabın zemininde değil duvarda başladı demektir.
You then drove over to your office and cranked off a ransom note on the first available printer possibly thinking that if you used a printer from outside your house we wouldn't be able to trace it.
Sonra şirketinize gittiniz ve elinizin altındaki ilk yazıcıyla fidye mektubunu bastınız. Evinizin dışındaki bir yazıcıyı kullanırsanız izini süremeyeceğimizi düşündünüz.
And then on Monday when I come home from work... I'll help with the pictures or whatever you need me... to help around the house with, I'll help when I come home.
Ve pazartesi işten eve geldiğimde sana resimler için yardım ederim, ya da ne gerekiyorsa işte evde yardım edilecek ne varsa, eve geldiğimde hallederim.
If the pathogen's man-made, then either it escaped from a lab or somebody's exposing people to it on purpose.
Pekala, eğer patojen insan yapımı ise ya laboratuardan kaçmış ya da biri patojeni bile bile insanlar üzerinde kullanıyor.
Then from the Sam Adams Turnpike, you get on Clayton Road, take that- -
Oradan da Clayton Yolu'na çıkıp güneye döndüm.
Then you will be saved from punishment, but now I want to see your ass on that table.
Ölürsek cezadan kurtulursun. O zamana kadar poponu bu yatağın üzerinde görmek istiyorum.
Burglary from an early age, then on to property swindles, intimidation, half of North Oxford under his thumb.
Geçmişte soygundan, dolandırıcılıktan ve gasptan yargılandı Kuzey Oxford'un yarısı onun kontrolündeydi.
Then from now on I will call you Hombre Muerto.
Öyleyse bundan sonra sana "Hombre Muerto" diyeceğim.
When she can fall from a tree and land on her feet, then I'll be impressed.
Ağaçtan yere dört ayağının... üstüne düşsün bakalım, işte o zaman etkilenirim.
Then I get this message from this Indrid Cold... who's talking about a great tragedy on the Ohio River.
Sonra, Indrid Cold'dan bu mesajı aldım... Ohio Nehri üzerinde büyük bir trajediden bahsediyor.
And then I go on from there.
Sonra ben giriyorum.
Then suddenly we see a man with a very sad face the saddest face I've ever set eyes on and he whisks the chairs out from their paths.
Ama aniden son derece üzgün bir yüzle, bir adam belirir. Gördüğüm en üzgün yüz. Ve tüm masa ve sandalyeleri onların yolundan çeker.
Then look for another job or are you just resting from now on?
O zaman yeni iş ara. Sonsuza dek dinlenecek değilsin ya?
then one day 195
then one night 39
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
then one night 39
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42