From time to time tradutor Turco
5,255 parallel translation
You know, maybe she says a few stupid things from time to time, but, you know, she's harmless.
Yani, belki kız zaman zaman aptalca 1-2 şey söyledi, ama, bilirsin, o zararsız.
I definitely don't mind a bourbon from time to time.
Ara sıra viski içmeye hayır demem.
I would really appreciate it if you would check on my mother from time to time.
Eğer zaman zaman annemide kontrol edersen minnettar olurum.
Major environmental organizations don't tell you to do much besides live your life the way you've been living it but change a light bulb from time to time drive less, use less plastic, recycle more.
Başlıca çevre örgütleri çok yapmak söyleme Yanı sıra hayatını yaşa Bunu yaşayan been yolu Ama bir ampul değiştirmek zamandan zamana Daha az sürücü, daha az plastik kullanımı, daha fazla geri dönüşüm.
Ward has them from time to time.
Ward'un da zaman zaman oluyor.
Robbo says that, from time to time, bad shit can, by complete accident, cause good shit to happen.
Robbo der ki, zaman zaman kötü şeyler tamamen kaza eseri, iyi şeylerin olmasına neden olur.
Now, I understand that from time to time people make mistakes, which is why I'm only taking one ball each.
İnsanların zaman zaman hata yapabildiğini anlıyorum. Bunun için ikinizin de birer taşağını sökeceğim.
"The tree of liberty must be refreshed from time to time with the blood of patriots and tyrants."
"Özgürlüğümüz için savaşmalıyız. Gerekirse bu uğurda kan dökmeliyiz."
I wasn't hiding from anything the first time - You were hiding... behind the gun. - I tried to kill you.
Seni ilk öldürmeye çalıştığımda hiçbir şeyden saklanmıyordum.
And the time code from the prison security camera matches the date and time of the call to Stanfill Wines.
Ve hapishane güvenlik kamera gelen zaman kodu Stanfill Wines aramanın tarihini ve saatini eşleşir.
Time to shoot from the hip.
Ani reaksiyon gösterme zamanı.
Most of us interact with one form or another from the time we wake up until the time we go to sleep.
Çoğu kişi, yataktan kalkıp tekrar yatağa döndüğü süre boyunca birçok tür makineyle etkileşimde bulunuyor.
Once a man shifts his mind from the surgical field to the patient under the drape, it's only a matter of time.
Bir hekim önündeki cerrahi alanı görmeyi kenara bırakıp örtünün altındaki hastaya odaklandığında, böyle bir şeyin yaşanması an meselesi haline gelir.
If I'd known I just had to die to drag your attention from Stefan, I would have tried it a long time ago.
Dikkatini Stefan'dan uzaklaştırmak için ölmem gerektiğini bilseydim bunu uzun zaman önce denerdim.
The whole time I was in that cell every time I'd say something terrible about you or blame you for not coming to rescue me, Enzo would bring me back from the edge.
O hücrede olduğum süre boyunca senin hakkında her kötü bir şey söyleyişimde ya da beni kurtarmaya gelmediğin için seni suçladığımda Enzo beni uçurumun eşiğinden döndürürdü.
And all that time as a prisoner, every time I wanted to give up on you, Enzo stopped me from hating you.
Ve tutsak olduğumuz tüm süre boyunca ne zaman senden pes etmek istesem Enzo senden nefret etmemi engelledi.
It's only a matter of time before they start to speculate that Natalie was killed to keep her from leaking secrets.
Yorumların başlaması an meselesi Natalie'nin sırları sızdırmasın diye öldürüldüğünü söyleyecekler.
See, I've been traveling for such a long time that it's a blessing to see a familiar soul so far from home.
Oldukça uzun zamandır seyahat ediyorum ve evden bu kadar uzakken böylesine yakın bir ruh görmek güzel bir şey.
From now on, every time you feel a connection to a woman, you'll be forced to wonder if it's me.
Bundan sonra ne zaman bir kadına bir şeyler hissedecek olsan ben miyim diye merak edeceksin.
( Mother ) I haven't got time to take care of this old place, and your Dad obviously isn't going to do it from overseas.
Bu eski evle ilgilenecek kadar vaktim yok. Babanda yurt dışında olduğundan tabiki bunu yapamaz.
We have a limited amount of time and the pressure needs to come from outside.
Sınırlı süremiz var, dışarıdan baskı lazım.
I am leaving with a commendation from the warden about my dedicated service to this institution, and a press release about how sad he is that I have decided to devote myself to politics and possibly motherhood full-time.
Bu kuruluşa adamış olduğum hizmetlerim için müdürden aldığım takdirname ile ayrılıyorum. Basında kendimi politikaya ve tam zamanlı annelik için verdiğim karardan dolayı ne kadar üzüldüğüne dair haber çıkacak.
I really wanted to find the perfect place to show Ollie when he gets back from his boat trip. Everything good was already taken by the time I walked in the door.
Ben kapıdan girene kadar iyi yerlerin hepsi alınmış oluyor.
Hey, I told you last time I want you to meet my senior from Yokohama.
Geçen sefer söylemiştim ya, Yokohama'dan kıdemlimle tanışmanı istiyorum diye.
Last time we spoke, he caught out from New Orleans and was headed up to Missouri.
Son konuştuğumuzda New Orleans'ta başı belaya girmiş, Missouri'ye gidiyordu.
For the first time in 9 years you were going to tear yourself away from the office and spend some quality time with your kid during the holidays?
9 yıldır bir kere olsun bir tatilde işe gitmeyip çocuklarınla birlikte zaman geçirmeyecek misin?
That breech baby will turn around in no time to get away from the cold.
Makat gelen bebek soğuktan kurtulmak için anında dönecektir.
Good morning, teachers, and thank you for coming to this breakfast even though it takes time away from our families, or in my case, the family of possums living in my carport.
Günaydın, öğretmenler, ailelerimizden uzak zaman geçirmemize sebep olsa da veya benim için, garajımda yaşayan keseli sıçan ailesinden uzakta, bu kahvaltıya geldiğiniz için teşekkürler.
Stolen art can take a long time to sell, so our guess is that they're sitting on a lot of the art, including the paintings from yesterday's heist.
Çalıntı sanat eserlerinin satışı çok uzun sürebilir bu yüzden adamlarımızın elinde çok fazla sanat eseri olduğunu düşünüyoruz dünkü soygundan yürüttükleri tablolar da dahil.
Sent from the future in a motherfucking time machine to tell you that you are an asshole.
Zaman makinesiyle buraya gönderildim ne için biliyomusun sana tam bir götveren olduğunu söylemek için.
Look I get that you want to keep him safe, but from my unique point of view, I worry if the last time you guys talked was a fight.
Bak onu korumak istemeni anlıyorum ama benim bulunduğum yerden bakınca son konuşmanızın bir kavgayla bitmiş olabileceği ihtimalinden endişe ediyorum.
Therefore, Justine, I intend to step back from leading the boychoir and take some time off, starting today.
Bu sırada Justine, biraz geri çekilip bugünden itibaren koroyu yönetmeyi bırakıyorum.
And I have to hear this... from a customer. This is not the first time.
Hem bu ilk de değil.
None of you guys thought I could do it, so screw you, screw you, screw you, you, I have always wanted to sleep with, I think we can make time when I get back from Hong Kong!
Hiç biriniz yapabileceğimi düşünmedi. Sana kapak! Sana kapak!
My family, long-time residents of this great community, pledges to help every citizen recover from the terrible outbreak of gang violence that erupted on the streets of our city last night.
Bu güzel topluluğun eski toprağı olan ailem dün gece şehrimizin sokaklarında patlak veren korkunç olayda zarar gören her bireye yardım sağlayacağının sözünü veriyor.
I've got Pat Healy from the New York Times, David Cote from Time Out, Adam Hetrick to break the story of the two girls from the same high school in Ohio who made it big in the same Broadway show.
New York Times'dan Pat Healy Time Out'dan David Cote Ohio'daki aynı liseden gelen ve aynı Broadway şovunda başarı yakalayan iki kızın öyküsünü anlatmak için yalvardı.
Perhaps I'll spend some time developing a unified theory of comedy, which will allow me to elicit laughter from anyone at any time.
Belki de birleşik bir komedi teorisi üzerine yoğunlaşmalıyım. Böylece herhangi birini, herhangi bir anda güldürebilirim.
We don't have the time or resources - to recruit from anywhere else.
Başka bir yerden adam bulmak için ne zamanımız ne de kaynağımız var.
But it's time for us to create a new paradigm between our corporation and the CDC, so what do you need from Ilaria to contain this terrible disease?
Şirketimizle Hastalık Kontrol arasında yeni bir ilişki başlatmanın zamanı geldi. Bu korkunç hastalığı kontrol altında tutabilmek için Ilaria'dan ne istiyorsunuz?
I promise to answer all of your questions but now is far from the time.
Tüm sorularını cevaplayacağıma söz veririm ama şu anda bunun vakti değil.
What time do we have to pick Callie up from group?
Saat kaçta Callie'yi gruptan almalıyız?
Any time the kids make a mistake or, hell, anyone you love makes a mistake, you take it all personally, like you failed us, like you think you should've been able to protect us from ourselves somehow.
Çocuklar veya seni seven biri hata yapsa çok kişisel algılıyorsun. Mesela bizlerle ilgilenemiyorsun. Bizleri bir şekilde kendimizden koruyabilmen gerektiğini düşünüyorsun.
Stroh can still save us the time it would take to pull this freak's name from his mother.
Stroh yine de bizi bu ucubenin adını annesinden koparmada harcayacağımız zamandan kurtarabilir.
Let the word go forth from this time and place to friend and foe alike... that the torch has been passed to a new generation of Americans - - born in this century...
Bundan böyle dost düşman, herkesin bayrağı teslim almış genç nesil Amerikalılardan bahsetmesini sağlayın. Bu yüzyılda doğan...
By the time he clears his coat pocket, your artery will be punctured and sliced wide open from top to bottom.
Elini kabanından çıkarana kadar arterin baştan sona kadar kesilip açılır.
You add it up, you see how you're spending your life from sunup to sundown, and you make the most of that time.
Gün doğumundan batımına kadar bir günü nasıl geçirdiğini hesaplarsan o günlerin tadını daha çok çıkarırsın.
Do you, Judith, before all these witnesses, take this man, Aethelwulf, to have and to hold, and forsaking all others, to serve and obey, from this time henceforth, until you die?
Sen, Judith, tüm bu şahitlerin önünde Aethelwulf'u, sahipleneceğine ve diğer herkesten vazgeçip, ona hizmet ve itaat edeceğine ölüm sizi ayırıncaya dek kocan olarak kabul ediyor musun?
"At the same time, the Roman cavalry and light-armed troops, seeming to appear from nowhere..."
"Aynı zamanda, Roma süvarileri ve hafif-zırhlı bölükleri bir anda ortaya çıkmış gibilerdi."
Sorry you wasted your time coming all the way up from Harlan just to give me shit.
Üzgünüm ama, canımı sıkmak için Harlan'dan ta buraya kadar boşuna geldin.
It seems to me that she's incrementally less content each time she returns from one.
Bana öyle geliyor ki her birinden sonra... daha da memnuniyetsiz hale geliyor.
Glad to hear from him. But two years is a long time.
Ondan haber aldığıma sevindim... ama iki yıl uzun bir süre.
from now on 1905
from the bottom of my heart 69
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the future 31
from the heart 21
from here on out 107
from the past 16
from here on 55
from the bottom of my heart 69
from your perspective 17
from new york 38
from the very beginning 50
from the future 31
from the heart 21
from here on out 107
from the past 16
from here on 55
from the start 66
from what i hear 195
from you 300
from where 295
from your wife 16
from this moment 32
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297
from then on 61
from what i hear 195
from you 300
from where 295
from your wife 16
from this moment 32
from a distance 46
from this day forward 62
from me 297
from then on 61