Get one tradutor Turco
26,590 parallel translation
You're lucky to get one of the singles.
Yanlız olduğunuz için şanslısınız.
Can't get one damned thing done.
Lanet olası tek bir şey üzerinde anlaşamıyorlar.
Get in, find the HK, then all you need to do is get one of these trackers on one of their shipments.
Sonra tek yapman gereken bu izleme cihazını kargolarından birine yerleştirmek.
- You said I can get one.
- Alabilirsin, demiştin.
I didn't even get one punch in.
Bir tane bile yumruk geçiremedim.
We'll only get one chance to get them out.
Onları çıkarmak için sadece tek bir şansımız olacak.
You know, I can get one of those corny niggas to eat it with you.
Randevulaştığın salak heriflerden biriyle yersin.
Let me get one for the'gram.
Instagram için bir fotoğraf çekeyim.
- We'd never get one.
- Asla alamayız.
I can't think why I didn't get one before.
Neden daha önce almadığımı düşünemiyorum.
You get one pee bucket, and if it overflows, you get the paddle.
Tek çiş kovanız var, ve taşarsa küreği yersiniz.
I'd burn the whole business to the ground if I could just get one sniff of your panties.
Bir kez olsun donunu koklayabilmek için tüm işi yerle bir ederim.
Boss, Ricardo went to get one last stash.
Ricardo son zulayı almaya gitti patron.
You're just like one of those guys who as soon as they get two girlfriends, they just disappear.
Şu iki kız arkadaş yaptığı gibi ortadan kaybolan tiplere benzedin.
No, I-I don't know if you're gonna get this one.
Hayır, bunu anlayabileceğinizi sanmıyorum.
Let me get you another one.
Sana yeni bir tane vereyim.
I get this one.
Şunu da alırım.
James Gordon is gonna get you killed one day, you get that?
James Gordon bir gün ölümüne sebep olacak. Anlıyor musun bunu?
You get in trouble, you need a new face, he gives you one.
Başın derde girer, yeni bir yüze ihtiyacın olur, Symon halleder.
look, I get it. I'm not his dad and I don't have the same safety concerns as you, of course not, but Joe, one thing I do know, the longer you deny someone their potential, the more they're gonna look for it elsewhere.
Ben babası değilim ve tabii ki seninle aynı emniyet kaygılarını taşımıyorum ama bildiğim bir şey var ki Joe, birininin potansiyelini ne kadar uzun süre inkar edersen desteği o kadar çok başkasında ararlar.
Because my one condition was that I get to spend my last 24 hours of freedom... with you.
Çünkü tek şartım özgürlüğümün son 24 saatini seninle geçirmekti.
My one condition was that I get to spend my last 24 hours of freedom... with you.
Tek şartım özgür olarak sahip olduğum son 24 saati seninle geçirmekti.
But tonight, one lucky little elf is gonna get an all expense paid, one-way trip, straight to hell.
Ama bu gece....... küçük bir cin cehenneme doğru bütün masrafları karşılanmış tek yön bir seyahat kazanacak.
Sorry. I'll get that protocol thing down one day.
Pardon, şu protokol olayını bir gün anlayacağım.
You should really get that looked at, but first, indulge me this one simple query.
Bir doktora gözükmelisin ama önce şu soruma cevap ver.
Put down the knife, and no one else needs to get hurt.
Bıçağı indirirsen kimsenin zarar görmesine gerek kalmaz.
Halloween's supposed to be the one night you get to be whatever you want.
Cadılar Bayramı gecesi istediğin gibi olabileceğin tek gece olması gerekiyordu.
- No one has ever been able to get to him.
- Daha önce kimse kendisini tutuklayamadı.
Otherwise, you'll just go home and eat one of those poisonous sandwiches you get from the vending machine at work.
Yoksa işten aldığın otomatlardaki zehirli sandviçleri yiyeceksin evde.
Just as I get used to the limitations of one meatsack, I gotta cut bait and jump to the next flawed lump.
Tam bir et parçasının limitlerine alışmaya başladığımda ilişkimi kesip bir sonraki kusurlu bedene geçmem gerekiyor.
Just as I get used to the limitations of one meatsack, I gotta cut bait and jump to the next flawed lump.
Tam bir bedenin zaaflarına alışıyorum bir başka kusurlu ete girmem gerekiyor.
You know, whenever you burp up one of those clichés, I get a pain right behind my eye.
Biliyor musun ne zaman bu klişe laflardan birini yumurtlasan başıma bir ağrı giriyor.
Should I get onto this courier one?
Bu olayı araştırayım mı?
I know you're all in a hurry to get to our people on the other side of that minefield, but we got to get ourselves out of here in one piece first.
Sahanın diğer tarafındaki arkadaşlarımıza ulaşmak için sabırsızlandığınızı biliyorum. Ancak ilk olarak buradan tek parça halinde çıkmamız gerek.
Still trying to get a handle on the third one.
Üçüncüyü biraz daha incelemem gerek.
Get them to rise to the surface, ship takes them out one by one with the 50-cals.
Su yüzüne çıktıklarında da gemiden 50 kalibrelik ile tek tek patlatırız.
I get a new one every month.
Zaten her ay yenisini alıyorum.
We'd imagine how the kids would get married one day.
Çocukların bir gün evleneceklerini düşünürüz.
Go get me one of those guards and disctract the others.
Şu bekçilerden bir tanesini getir ve diğerlerinin dikkatini dağıt.
'Cause we're just a bunch of misfits on one ship, and most of the time, we can't even get along with each other.
Çünkü biz, bir gemide bulunan bir avuç uygunsuz insanız ve çoğu zaman kendi aramızda bile geçinemiyoruz.
I can't let this one get away.
Bu fırsatın kaçmasına izin vermem.
You said the only reason that they don't get caught is because of the lack of evidence, so if we have undeniable proof of their sick hazing, no one will be able to save them.
Yakalanmamaların tek sebebi delil yetersizliği dedin. O zaman bu aşağılamalar için kapı gibi belge bulursak kimse onları kurtaramaz demektir.
Well, maybe he, like, took it one step too far and he had to, like, leave town really fast, like, too fast to get his stuff, even.
Belki de çok ciddi bir şey yaptı ve kayak takımlarını unutacak kadar hızlı şehri terk etmesi gerekti.
Can you get her another one, please?
Hanımefendiye başka bir tane verir misin, lütfen?
All right, get your shit in one bag and let's go.
Tamam, bir çanta doldur da gidelim.
Here's a little tip just in case you get your first toe-to-toe - with one of them roaches today. - Uh-huh?
Olur da bugün o böceklerden biriyle ilk temasını yaşarsan diye sana ufak bir tüyo vereyim.
I was hoping we'd get in and get out without anybody getting hurt, especially not one of us.
Çabucak yaparız diye umuyordum. Kimsenin canı yanmayacaktı, özellikle de bizden birinin.
No, them all girl, you see, but I'm on working on getting me a Curtis, and I will not quit until I get me one.
Ama Curtis yapmaya çalışıyorum. Bir tane olana kadar durmayacağım.
- Where can one get a food-cart?
- Yemek arabası nereden alınır?
One might get the impression you're scared of someone.
İnsan birinden korktuğun izlenimine kapılabilir.
Once those signals went up, we could pick them up, get a fix and get a location of each one.
Sinyaller arttıkça, onları yakalayabiliyor ve her birinin yerini tespit edebiliyorduk.
get one free 25
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33