Go do something tradutor Turco
1,229 parallel translation
I've got to go do something with this, uh... secret government thing.
Şu şeyle ilgili... hükümet şeyiyle bişeyler yapmam lazım.
Go do something useful.
Git daha yararlı birşeyler yap.
Let's go do something good with it.
Hadi gidip onunla iyi birşeyler yapalım.
I gotta go do something about this.
Gidip bununla ilgili birşeyler yapmam gerekiyor
Let's go do something fun, want you?
Gidip biraz eğlenelim.
I gotta go do something real quick.
Acil bir iş çıktı.
- Hey, let's go do something.
- Hey, hadi bir şeyler yapalım. - Ne?
You could go, take the kids and do something.
Çocukları alıp dışarıda bir şeyler yapabilirsin.
So, Jackie, Eric won't invite me to dinner tonight... so do you wanna, like, go to the mall or something?
Ee, Jackie. Eric akşam yemeğine beni davet etmeyecek. Çarşıya falan gitmek ister misin?
If you do something really, really, really special for me a special mission then I'll go tell Mommy I love you.
Benim için gerçekten, çok çok özel bir şey yaparsan özel bir görev o zaman anneme gider seni sevdiğimi söylerim.
Let's go do something.
Gidip birşeyler yapalım.
I guess I'll go and do something about the bats.
- Sanırım gidip şu sopa işini hallledeceğim. - İyi fikir.
And I just think that in the end... it's got to be something extraordinary which makes us go that extra mile... and I think Lara being American or something to do with confidence... and being so... well, young, you know.
Ve sanıyorum sonunda... o nihai adımı atmamızı sağlayacak olan olağanüstü bir şey olmalı. Ve bence Lara'nın Amerikalı olması ya da güvenle ilgili bir şey... ve öyle olunca da... yani, genç olması biliyorsun işte.
We can go to the hotel, check in then do something I've wanted to do for a long time.
Şimdi bir otele gidip uzun zamandır yapmak istediğim bir şeyi yapabiliriz.
if I tell you something, do you promise not to go off half-cocked?
Sana bir şey söylesem, saçma bir şeyler yapmayacağına söz verir misin?
- Let's go out and do something.
- Çıkıp bir şeyler yapalım.
- Let's go and do something there.
Gidelim ve birşeyler yapalım o zaman
Go find something better to do with yourself.
Hadi hanım, git işine ya! Git işine be!
Why don't you just go and do something?
Neden gidip bir şeyler yapmıyorsunuz?
Joy, there's gotta be something that we can do. Go.
Joy, yapabileceğimiz bir şey olmalı.
Once you've assessed the situation and how dangerous it is... ... and then you go and do something, that's true courage.
Durumun ne kadar tehlikeli olduğunu kavrayıp ona rağmen kalkıp bu işi yapıyorsanız, bu gerçek cesaretin tanımıdır.
When you're done eating, do you wanna go for a walk or something?
Yemeğini bitirdikten sonra, yürüyüşe çıkalım mı?
I'm gonna go see if there's something I can do to help. I'll be right back.
Yardım edebileceğim bir şey var mı diye bakacağım. Hemen dönerim.
Ray... you just go golfing. You can do something with them tomorrow.
Ray şimdi golfe git, onlarla yarın bir şey yaparsın.
Now let's go to Tom Green, who's gonna do something really outrageous!
Tamam şimdi acayip bir şey yapan Tom Green'e gidelim!
Yes to the amorphous, theoretical... let's go out sometime and do something not too specific proposition. But dinner and a movie, it's concrete, it's real.
Ama yemek ve sinema dersem, bu somut bir teklif olur.
Then I guess I have a confession to make before you go and do something even stupider.
Aptalca bir şey yapmadan önce, size bir şey itiraf etmeliyim.
Go make Laurie do something with her life.
Gidip, Laurie'nin hayatıyla bir şeyler yapmasını sağla.
I have to go back to town... because I have to do something in the morning.
Şehre geri dönmem gerektiğini fark ettim... çünkü, yapmam gereken bir şey var.
Go and do something
Hemen git ve bir şeyler yap.
The point of this is that you said one thing to his face and then... you go and do something else behind his back.
Mesele şu ki, yüzüne karşı bir şey söyledin ama arkasından başka bir şey yaptın.
Maybe it has something to do with going through all that together but as far as ships go I think this one will do just fine.
Belkide birlikte o şeyleri yaşadığımız içindir ama gemi gerekecekse onun işimi göreceğinden eminim.
And I know it was something your daddy wanted you to do... so of course you can go.
Baban da bunu yapmanı isterdi. Elbette gidebilirsin. Beni dinlemelisin.
If I wanna go out, do something stupid and illegal with you two shit stains, I should be able to do it, right?
Eğer dışarı çıkıp siz iki bok çuvalıyla tamamen aptalca ve illegal bir şey yapmak istersem, bunu yapabilmeliyim...
- Yeah, but I thought we could do something or go somewhere.
- Evet, fakat belki bir şeyler yaparız bir yerlere gideriz diyordum.
I probably won't ever even go to school, but I'm gonna do something with my life.
Belki de hiç okula gitmedim ama iyi bir hayat için bir şey yapacağım.
I've already done something, and he reminded me of that, and now, this - - l really just want to do what I love to do, and I want to go where he's gone, you know?
Ben zaten birşeyler başardım, ve o bana bunları hatırlattı, Ve şimdi bu - -Sadece yapmayı çok sevdiğim şeyi yapacağım, ve onun gittiği yere kadar gideceğim. Anladınız mı?
Go to the shop and do something, help Daniel. Go!
Sen de dükkâna gidip Daniel'e yardım et.
Do you want to go to your aunt's place to look around, maybe take something to remember her by?
Teyzenin evine gitmek ister misin? - Bir kaç anı almak ister misin? - Hayır teşekkürler.
I mean, we were dying to go out there and do something.
Oraya gidip bir şeyler yapmak için yanıp tutuşuyorduk.
You want me to do something for you, I'll do it, but let my daughter go.
Bir şey yapmamı isterseniz yaparım ama kızımı bırakın.
If I go to Japan without something tangible, something valuable, I don't know what the Alliance might do.
Japonya'ya elle tutulur, değerli bir şeyle gitmezsem Müttefikler ne yapar bilmem.
I think something to do with glazes. As scintillating as the pottery talk is, I'd better actually go study.
Seramik sohbeti çok sürükleyici ama ders çalışmam gerek.
Because every time I'm ready to do the smart, sensible thing you go, and you say something that makes me....
Çünkü ne zaman akıllıca ve mantıklı olanı yapmaya hazır olsam öyle bir şey söylüyorsunuz ki...
So do you think that we could leave and just go get a burger or something, please?
Şimdi gidip burger filan yiyebilir miyiz, lütfen?
Do you wanna go get some coffee or something?
Bir kahve filan içmek ister misin?
Jen figured if you do something like this have an adventure, you might as well go for broke...
Jen, madem böyle bir macera yaşayacaksak, bari tam anlamıyla bir macera olsun dedi ve paramızı sonuna kadar zorladık.
why don't you go outside. you know? See if you can do something.
Bakalım bir şey yapabilecek misiniz.
When I get back, do you wanna go see a movie or something?
Geri döndüğümde sinemeye gitmek ister misin?
I have to go. What? Did I do something or...
- Bir şey mi yaptım?
Hey, do you want to go dancing or something tonight?
Bu akşam dansa falan gidelim mi?
go down there 26
go do your homework 16
go do it 30
go downstairs 54
go down 130
go do your thing 18
do something 1341
do something about it 43
do something else 33
do something for me 27
go do your homework 16
go do it 30
go downstairs 54
go down 130
go do your thing 18
do something 1341
do something about it 43
do something else 33
do something for me 27
something went wrong 81
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something 1990
something came up 177
something happened 421
something's happening 161
something like that 1529
something's not right 271
something on your mind 83
something bad happens 16
something special 67
something's wrong 881
something is wrong 141
something wrong 855
something's wrong here 34
something bad 90
something's coming 64
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something new 87
something is wrong 141
something wrong 855
something's wrong here 34
something bad 90
something's coming 64
something's bothering you 28
something to eat 69
something else 372
something new 87