Go to him tradutor Turco
13,179 parallel translation
Go to him.
Ona gidin.
And when I go to him, suddenly, for the first time in my life,
Ve ona ilk geldiğimde, aniden, hayatımda ilk kez,
Maria, if he is your true love you must go to him!
Maria, eğer o senin gerçek aşkınsa ona gitmelisin!
So today, I am going to casually go over to Abercrombie on my break and try to casually run into him.
Bugün molada tesadüfen Abercrombie'ye gideceğim ve tesadüfen onunla karşılaşmaya çalışacağım. Aman Tanrım Sue.
Go back to him, tell him I demand an answer now!
- Git ve ona derhâl cevap beklediğimi ilet!
Yes, and I feel sorry for him, I really do but, he probably just wants you to go and hang out with him.
Evet, ona ben de üzülüyorum, gerçekten. Ama muhtemelen sırf gidip onunla takılmanı istiyor.
Just to go see him.
Sırf onu görmek için.
Everyone on the assembly floor, if I recall, stood up, gave him a standing ovation - for what he had had to go through...
Salondaki herkes yaşadıklarını anlattıktan sonra ayağa kalkıp alkışlamaya başladı.
And Lenk tells him to write a report, and they then go have contact with the sheriff.
Lenk de ona bir rapor yazmasını söylüyor sonra da birlikte Şerifin yanına gidiyorlar.
A deer could just come close to him without knowing the tiger's there and he'd just go for it.
Bir karaca kaplanın orada olduğunu bilmeden ona yaklaşabilir ve o da gereğini yapar.
And we don't want to be darting him in the water, so we need to move him back out where we can get a safe shot and have him go down on the land.
Ve biz de onu suyun içinde vurmak istemiyoruz bu yüzden onu güvenli bir şekilde vurup etkisiz hale getirebileceğimiz bir yere doğru sürmeliyiz.
I think they ought to just leave him out and let us go on with our lives and leave us alone.
Bana göre onu bırakmalılar Ve bizim kendi hayatımızı yaşamamıza izin vermeliler ve bizi rahat bırakmalılar.
Well, you go see him and you talk to him and tell him to be straight with you.
Onu görmeye gitmelisin ve konuşmalısın Ve ona söyle seninle net olsun.
They pressed him so much... he probably don't know which way to go.
Herhâlde üzerine çok gittiler o da ne yapacağını bilemedi.
This guy's gonna go home tonight and listen to his son maybe cry about how everybody at school made fun of him'cause his dad's a bad cop.
Bu adam bu akşam evine gidecek ve belki de oğlundan, okulda diğer çocukların onunla dalga geçerek babasının kötü bir polis olduğunu söylediklerini dinleyecek.
So when I lived with him, I'd go to my mom's house every day.
Babamla yaşarken, her gün anneme gidiyordum.
William asked me if I wanted to go outside with him.
William onunla dışarı çıkar mıyım diye sordu.
And I have to let him go.
Ve ben onu bırakmalıyım.
Yeah. I have to go pick him up from the airport.
- Evet, onu havaalanından almalıyım.
I want him to go to a school.
Okula gitmesini istiyorum.
We load him up with a bunch of water, stuff one of those self-pouring cat bottles on the side, you're good to go for, like, three weeks.
Ona bir çok su biriktiriyoruz sanki kedi yeminin kendi kendine dökülmesi gibi bir şey.
Ames, if this man shoots me... I want you to kill him... And I want you to go and clear my browser history.
Ames, eğer beni vurursa önce onu öldürmeni sonra da internet geçmişimi silmeni istiyorum.
Well, I'll just go and apologize to him, then.
Gidip özür dileyeyim o zaman.
My wife brings him in because he's probably got some bug that he picked up from any one of a hundred kids and we go straight from that... To this?
Karım okuldaki yüzlerce çocuktan bir mikrop falan kapmıştır diye getirdi, ama siz doğruca bu sonuca mı vardınız?
Speculation has been rampant over whether Leonard will turn this into a street fight or go back to the boxing which brought him here.
Leonard'ın bu işi bir sokak dövüşüne çevirip çevirmeyeceği ya da onu buraya kadar getiren boksa geri dönüp dönmeyeceğine dair tahminler artıyor.
I'm gonna go say hi to him.
Gidip ona bir merhaba diyeceğim.
Didn't want me to go with him.
Onunla gitmemi istemedi.
I found a place for him to go.
Ona, gidecek bir yer buldum.
- I forgot Bear! I need to go get him! - Sam, stop.
- Ayıcığı unuttum, onu almalıyım.
This musician who convinced me to go on tour with him as his girl, so...
Bir tane daha. Hanımefendi, bunlar yarışmanın kazananları. Sadece onlar fotoğraf çektiriyorlar.
Perhaps you will allow me a small detail to go out and search for him.
Belki küçük bir birlikle onu aramaya çıkmama izin verirsiniz.
So, are you gonna go back to Olympia with him?
Onunla Olympia'ya mı döneceksin?
I won't let him go unpunished for what he's done to us.
Yaptığı şeyin cezasız kalmasına izin vermem.
I have to go with him.
Onunla gitmek zorundayım.
Go on, give him $ 10 if you want him to have it.
Hadi, istiyorsan ona on doları sen ver.
And then Saint Peter would go off to sleep, and tell me to wake him up when it's time to open the Gates for the Judgement.
Sonra Aziz Peter uyumaya gider ve Kıyamet Günü için Kapı'yı açma vakti gelince onu uyandırmamı söylerdi.
She said you told them to go ahead and lock him up.
Kadına, adamların onu alıp hastaneye kapatmasını söylemişsin.
I said send him to the hospital, you said let him go free.
Onu hastaneye gönder, dedim, sen, serbest kalsın, dedin.
He's out back, go talk to him.
O geri döndü, onunla konuşmaya devam et.
Be sure to bring him some when you go back home, okay?
Eve dönerken ona da biraz götürmeyi unutma, tamam mı?
Go get the old black man over there and bring him to the dock.
Gidip yaşlı siyah adamı al sonra onu iskeleye getir.
I think you ought to go up and meet him.
Sanırım kalk ve onunla tanışmalısın.
Let's go but to him.
Oraya gidelim mi?
I've got three, maybe four days before I have to let him go.
Onu salmadan önce 3 ya da 4 günüm var.
James wants me to go away with him for a couple days on official police business.
James beni özel polis meselesi için birkaç günlüğüne onunla birlikte gitmemi istiyor.
Go talk to him.
Git konuş.
I have to go to Gotham to convince him to help me.
Gotham'a gidip bana yardım etmesi için onu ikna etmem gerek.
I kept telling him to go to hospital, but he just...
Ona hastaneye gitmesini söylemiştim, ama o sadece...
Tell him to go to the second mark!
İkinci noktaya gitmesini söyle ona!
Oh. We taught him to ring the bell, when he wants to go.
Dışarı çıkmak istediğinde zili çalmasını öğrettik.
Just go for a second, i need to talk to him.
Biraz müsade et, Onla konuşmam gerek.
go to sleep 664
go to hell 1081
go to college 29
go to bed 547
go to sleep now 53
go to school 64
go to your room 325
go to bed now 31
go to the house 16
go to the car 39
go to hell 1081
go to college 29
go to bed 547
go to sleep now 53
go to school 64
go to your room 325
go to bed now 31
go to the house 16
go to the car 39
go to the bathroom 48
go to the kitchen 39
go to work 115
go to new york 16
go to class 25
go to the hospital 36
go to town 28
go to jail 27
go to the bar 16
go to the movies 20
go to the kitchen 39
go to work 115
go to new york 16
go to class 25
go to the hospital 36
go to town 28
go to jail 27
go to the bar 16
go to the movies 20
go to the police 50
go to her 103
go to the right 20
go to the back 19
go to commercial 23
go to them 17
go to 136
go to it 51
go to her 103
go to the right 20
go to the back 19
go to commercial 23
go to them 17
go to 136
go to it 51