Half past tradutor Turco
773 parallel translation
- It's half past already.
- Saat buçuk oldu bile.
- What time did you go to bed? - About half past ten, sir.
- Saat kaçta yattınız?
Stay until half past, please.
Buçuğa kadar kal lütfen.
Almost half past six.
Neredeyse altı buçuk.
Now, at half past nine, Dr Kemp, with a bodyguard of police, will leave this house and walk down to the police station.
Dr. Kemp, saat dokuz buçukta, yanında bir polisle,... evden ayrılacak, ve polis merkezine doğru gidecek.
- About half past...
- Yaklaşık buçuk geçe...
It's only the shank of the evening, half past eight.
Daha akşamın ilk saatleri. Sekiz buçuk.
- Now, the time. - Half past eight.
- Şimdi sizlere doğru zamanı söyleyeceğiz.
- The middle of half past eight.
- 8 buçuğa kadar?
Half past 6.
6 : 30'da.
Well, I worked on until about half past 3, or maybe a quarter to 4 it was when Charlie Corrigan come in and said Dave was out of prison after being on a hunger strike for 18 days.
Charlie Corrigan gelip Dave'in 18 günlük ölüm orucundan sonra hapisten çıktığını söyleyene kadar, yani 3 : 30, 3 : 45'e kadar çalışmaya devam ettim.
- I stayed there till about half past 6.
- 6 : 30'a kadar oradaydım.
Did you meet Mulligan about half past 6 this evening?
Bu akşam saat 6 : 30 civarında Mulligan'la karşılaştın mı?
- Half past 5.
- 5 : 30.
You leave it in the cloakroom of Piccadilly Circus and Harris picks it up at half past one.
Onu Piccadilly Meydanı'ndaki vestiyere bırakırsın ve Harris de saat 1 : 30'da alır.
A minute and a quarter past half past four.
Dört buçuğu bir dakika, yirmi beş saniye geçiyor.
Next lecture at half past Tuesday.
Bir dahaki dersimiz Salı günü yarımda.
It's half past four, Mr. Higgins.
Dört buçuk oldu, Bay Higgins.
Half past eight.
Sekiz buçuk.
- It's nearly half past 12.
- Saat neredeyse 12 : 30.
It's, uh, half past 11.
On bir buçuk olmuş.
- It's nearly half past.
- Neredeyse yarım.
It's about half past...
Saat...
- Half past six.
- Altı buçuk.
Then about half past five, he comes out wants to see the afternoon papers... all about the shooting of the "Hangman"...
Sonra yaklaşık 5.30 sıraları, dışarı çıkıp öğleden sonraki gazete baskılarına bakmak istedi... Hepsi "Hangman" vurulmasıyla ilgiliydi...
Each time the thing happened after half past 11 : 00, but never later than midnight.
Tüm bu olaylar gece 11 : 30 ile gece yarısı arasında gerçekleşmiş.
It's half past 3 : 00.
Neredeyse üç buçuğa geliyor.
Warren Sheffield is telephoning Rose long-distance at half past 6.
Warren Sheffield, bu akşam 18 : 30'da, Rose'u şehirlerarası arayacak.
About half past 8 : 00.
Niye sordun?
If you'd come yesterday at a particular moment - half past 5 : 00 or quarter to 6 : 00 - you would have seen how deeply i was affected.
Eğer dün burada olsaydın, özellikle de 5 : 30 - 6 : 00 arası, ne kadar kötü etkilendiğimi görebilirdin.
Half past 12 : 00, sir.
12 : 30 efendim.
Until half past 8 : 00.
Sekiz buçağa kadar.
- Half past eight.
- 8 : 30.
It's half past 8 : 00.
Saat sekiz buçuk.
The table's reserved for half past 7 : 00.
Masamız 7 : 30'a rezerve edilmişti.
Half past 7 : 00.
Yedi buçuk.
We're meeting the others at half past 8 : 00.
Diğerleriyle sekiz buçukta buluşacağız.
Don't do anything that might make trouble until, say, half past ten.
Saat on buçuğa kadar sorun çıkaracak bir şey yapmayın.
- Half past five, sir.
- 5 : 15, efendim.
You worked, bent over your desk every day until half past three.
Evet, her gün üç buçuğa kadar masa başındaydınız.
The tractor will arrive at half past four.
Traktör 4 : 30 da gelir.
Half past one!
Bir buçuk!
- It is only half past seven.
- Saat daha 7.30 ama!
Oh, I should think about half past ten.
Oh, Sanırım on buçuk gibiydi.
I got there about half past.
9 : 30'da eve varmıştım.
I left the house at half past seven.
Evden tam 7 : 30'da çıktım.
This evening at half-past 10 in the pharmacy
Bu akşam saat 10.30'da eczanede.
That's clever well, all i can say is... the first thing we got to do is to find out who saw somebody, apart from druce, anywhere near there at half-past one that morning.
- Çok zekice. Söyleyebileceğim tek şey şu : Yapmamız gereken ilk şey sabahın bir buçuğunda Druce dışında birini kimin gördüğünü bulmak.
- It's half an hour past, sir.
- Yarım saat geçti efendim.
I don't resent your not paying me for the past two months... but the thought that I should split my bank account with you... that you should take half of my life's savings... that is really too much for me, sir.
Son iki aydır bana ücretimi vermemenize gücenmedim. Ama banka hesabımı sizinle paylaşma fikri... hayatımın birikiminin yarısını almanız... benim için çok fazla efendim.
For the past three three and a half years.
Üç yıldır Üç buçuk yıldır.
pasta 64
pastor 178
past 145
pasty 19
past tense 78
past and present 22
pastries 22
pasta and beans 20
half human 17
half an hour 183
pastor 178
past 145
pasty 19
past tense 78
past and present 22
pastries 22
pasta and beans 20
half human 17
half an hour 183