Half man tradutor Turco
1,075 parallel translation
I'm half mad, half man.
Delirdim! - Kalk üzerimden.
I'm half mad, half man.
Ben yarı deli yarı insanım.
What life awaits a half man outside the fence?
Bu tel örgülerin dışında yarım bir adam için nasıl bir hayat var ki?
Pablito says that when the man was half strangling him with his arm, he saw a dragon tattoo next to his watch.
Pablito diyor ki, adam boğazını sıkarken kol saatinin yanında bir ejderha dövmesi görmüş.
A dead man has one half-hour to raise his roll outside and get back in the game.
Oyun dışı kalan biri yarım saat içinde para bulup oyuna geri dönebilir.
I couldn't stand to live with half a man.
Yarım bir adamla yaşamaya dayanamam.
If the civilised half of you ever wakes up, Max, with God's help, you could become a whole man some day.
Medenileşmiş tarafın bir gün Tanrı'nın yardımıyla uyanırsa, belki o zaman tam bir erkek olacaksın, Max.
It appears your half has most of that. And perhaps that's where man's essential courage comes from.
Belki de insanın esas cesareti bunlardan geliyor.
Can half a man live?
- Yarım bir adam yaşayabilir mi?
And I'll kill the first man who tries to stop me... and I'll get an even half dozen before you get me.
Ve beni durdurmaya çalışan ilk kişiyi vuracağım... Ve siz beni yakalamadan yarım düzine insanı da öldüreceğim.
If you want to live in one half of a suburban shoebox... like your parents, you married the wrong man.
Annen baban gibi, şehrin dışında kutu gibi bir evin, bir yarısında yaşamak istiyorsan, yanlış adamla evlendin.
You don't sound like a man who would pass up half a million dollars.
Yarım milyon doları kaçıracak bir adama benzemiyorsun.
I didn't count on that half-man from the train.
Trendeki o yarı erkeğe güvenmedim.
Without a real car, I'm only half a man.
Gerçek bir araba olmadan, yarım bir adamım.
More than half the fighter-command squadrons... are stationed here at 11 Group... near the coast where we expect the invasion... and also able to protect London... which is as far as the bombers can get with fighter escort.
Uçak gücünün yarıdan fazlası... burada 11. Grup'ta saldırıyı beklediğimiz kıyı yakınında konumlandırılacak. Ayrıca bombardıman uçaklarının avcı uçağı koruması... alamayacakları kadar uzak olan Londra'yı da koruyabilecekler.
Hey, look, Jim, I don't pretend to be half the man you are.
Baksana Jim, senin yarın kadar olamam.
I'm a half-man, half-gun.
Yarı insan, yarı silah.
When I woke up, I saw the wreck of a car... and a man in it with his throat cut and half his body through the windshield.
Uyandığımda ise, hurdaya dönmüş bir araba ön camdan vücudunun yarısı fırlamış ve neredeyse kopmuş kafası gözüken bir adam görüntüsü ile karşılaştım.
Welcome to a new half-hour chat show in which me, viz the man what's talking to you now, and Brooky - to wit my flat mate - and nothing else, I'd like to emphasize that, discuss current affairs issues of burning import.
Ben, yani şu anda konuşan adam ve yalnızca ev arkadaşım olan Brooky, bunu belirtmeliyim önemli konuları tartışacağız.
They took the man from Prague half an hour ago.
Praglıyı yarım saat önce götürdüler.
They won't give a vice-presidency to a man who hears half of everything.
Söylenenlerin yarısını duyan bir adama yardımcı başkanlık işini vermezler.
Excuse me, sir. A man who must be half out of his mind to have gone off as he did, barefoot.
Gecelikli, yalınayak çekip gitmek için delirmiş olması gereken bir adam!
Man there are supposed to be a million and a half people here by tonight!
Sanırım 1.5 milyon kişi daha bu gece buraya gelecek!
Important business man Henri Roubier was found half naked with the wife of ex colonel Müller in a car, hanging on a tree.
Ünlü işadamı Henry Roubier, emekli albayın karısı ve tanınmayan bir genç adamla birlikte uçurumdaki bir ağacın üstünde bulundu.
And even without whiskers... you wouldn't look half bad for a white man.
Ve favorisiz halinle de beyaz bir adam için çok kötü görünmeyeceksin.
'Early this morning, the body of a man surfaced one-half mile off Marago Cove.
'Bu sabah, Marago Koyunun bir buçuk mil açığında bir erkek cesedi bulundu.
You came to hunt a man because he was half apache.
Yarı Apaçi olduğu için bir adamı öldüremezsin.
You're only half a man.
Yarım bir adamsın.
This is a man with half the world against him!
Dünyanın yarısının karşı olduğu biri o.
If we lose the old man, we lose the political contacts and half our strength.
Onunla beraber politik temaslarımızı ve gücümüzün yarısını da kaybetmiş oluruz.
Jeremy, half-Cheyenne. Killed a white man for selling alcohol to the tribes.
Jeremy, yarı-Cheyenne. kabilelere alkol satan bir beyaz adamı öldürdü.
You threaten this man again, I'll break you in half.
Bu adamı bir daha tehdit edersen, seni ikiye bölerim.
" For any man with half an eye, what stands before him he may spy.
"Gözleri görmeyenler bazen önünde olanı arayıp dururlar."
Ma'am, I have enough problems with law and order here without adding a loose lady and medicine man and a half-breed to my problems so, as sheriff, I'm gonna have to ask you to move on.
Bayan, burada düzeni sağlamakta oynak bir kadın, üfürükçü bir adam ve bir melez yokken de yeterince zorlanıyordum. O yüzden, Şerif olarak buradan gitmenizi istiyorum.
What can you offer to half a man?
Yarım bir adama ne verebilirsin?
Even half a man can't be a slave all his life.
Yarım bir adam bile hayatı boyunca köle olamaz.
About half an hour later we wind up getting tore up, man.
Yarım saat sonra müthiş güzelleşmiştik.
For a man who's half outlaw himself and still smart enough to be elected sheriff by Chisum and the ranchers, I expect better than that.
Kanun kaçağı ama zeki birini Chisum ve öteki çiftlik sahipleri şerif seçiyorsa, bundan daha iyisini beklerim.
Half a million German civilians died in Allied bombing raids, another half million at the war's end.
Yarım milyon sivil Alman, müttefik bombardımanında hayata gözlerini yumdu. Kalan yarım milyonu da savaşın sonunda.
In March 1942, 230 bombers destroyed half Lubeck.
Mart 1942'de, 230 bombardıman uçağı, Lübeck'in yarısını yoketti.
With ginger, as the half-man, half-woman parrot
Ginger... O YMACILIK! ... yarı insan yarı kadın papağan rolünde.
And roger as pip, the half - parrot, half-man, half-woman
MACERA! Roger, Pip rolünde, yarı papağan, yarı erkek, yarı kadın dörtte üç çift karılı...
Through the half-open door, I saw Mommy... in the arms of a strange man... half undressed, pressing against him.
Yarım açık bir kapıdan annemi gördüm... yabancı bir adamın kollarında... onun üzerinde, yarı çıplak.
If you're lucky, you might see someone get tied up or tapped lightly with a Hickok belt, but for the most part, all you really see during that hour and a half, man, is a lot of hugging and kissing...
Şansınız varsa ancak birinin bağlandığını ya da kuşakla hafifçe vurulduğunu görürsünüz. Ama büyük kısmında, 1,5 saat boyunca bir sürü kucaklama, öpüşme ve inleme izlersiniz.
Half an hour before she came and she just smiles as she passes by... with another man.
Gelmesini yarım saat bekle ve o başka bir adamla geçerken sadece gülümsesin.
It is better to live as half-man of the moment.
Yarı erkek olarak olsa da, hayatta kalmak daha iyi.
Your husband isn't half the man my husband is!
Senin kocan benim kocamın yarısı etmez!
Tell him that for half the sum of the reward plus a forged pass to get you out of the country, you will deliver me into an ambush at some pre-named place of the Fat Man's choosing, this side of the border.
Ona de ki, ödülün yarısı ve seni ülkeden çıkaracak sahte bir izin karşılığı beni pusuya düşereceksin sınırın bu tarafında, Şişman Adam'ın seçeceği belli bir yerde.
A drinking man is half a man.
Bir içkici yarım adamdır.
You have lavished gifts on that man from all directions... half of them from the palace.
Dört bir taraftan o adamı armağanlara boğuyorsun yarısı da saraydan gitti.
Take it from me, man, I've been married three and a half times. I should know. Who should know if I should know, huh?
3,5 kez evlendim, ben bilmiyim de kim bilsin?