He said it tradutor Turco
10,198 parallel translation
He said it would be unfathomable, and that I shouldn't even mention it.
Saçma sapan bir şey olduğunu ve konusunu bile etmememi söyledi.
- It's Beans. He said it'd be Comanches.
- Komançilerle karşılaşabiliriz demişti.
He said it was only after I posed for him that his work took on real power, real expression.
Bana ona poz vermeye başladıktan sonra çalışmalarının güç ve anlam kazanmaya başladığını söyledi.
He said it's tense in the office and we can't talk, and if I have anything on my mind, that I should go to him.
Ofiste ortamın gergin olduğunu konuşamadığımızı, aklıma bir şey gelirse onunla konuşmam gerektiğini söyledi.
Felix thought Emily's business could use a little boost, and he said it right in front of me, so I had to agree.
Felix, Emily'in işine biraz yardımın iyi olacağını söyledi. Bunu söylerken ben de orada bulunduğum için ona katılmak zorunda kaldım.
He said it was a magnetic containment field.
Bunun manyetik bir alan olduğunu söylemişti.
But he said it was just a one-time deal.
- Ama o tek seferlik bir şey olduğunu söylemiştir.
He said it was an emergency.
- Acil durummuş.
A doctor we know came and he said it was nerves.
Tanıdığım bir doktor geldi ve bunun sinirlerden kaynaklandığını söyledi.
He said it never happened.
İnkar etti. Öyle bir şeyin hiç yaşanmadığını söyledi.
He said it was more than that.
Bundan daha sık yaşandığını söylüyor.
The way he said it, it made my stomach hurt.
Onun böyle söylemesi karnıma ağrılar sokardı.
Just taillights. But he said it looked like a sports car.
Sadece stop lambasını görmüş ama spor bir arabaya benziyormuş.
I couldn't take it, so I demanded an explanation, and threw the locket in my husband's face, - and do you know what he said? - "Ow"?
Dayanamayıp kocamdan bir açıklama isteyip madalyonu yüzüne fırlattım ne dedi biliyor musun?
He said the locket was for me, and that woman's picture came with it!
Madalyonun benim için olduğunu ve kadının resminin de içinde geldiğini söyledi.
He flipped out and said that he'd never allow it.
Deliye dönüp buna asla izin vermeyeceğini söyledi.
He said it wasn't him!
Bana ben yapmadım dedi!
He said he'd leave it here and I could pick it up.
Buraya bırakacağını, gelip alabileceğimi söyledi.
He said he couldn't do it.
Affedemeyeceğini söyledi.
No, just said it was important, and he wanted to talk to us in person.
Sadece önemli olduğunu söyledi. Bizimle yüz yüze görüşmek istiyormuş.
Right now it's he said, she said.
Şimdilik elimizde sadece söyledikleri var.
Oh, my God, he had actually said it!
Ah Tanrım, gerçekten dedi!
Finn said he was cancelling it.
Finn iptal ettiğini söylemişti.
He said, "Do you want to wear it?"
"Giymek mi istiyorsun?" dedi ya.
He was talking about Breakout, and I said, "Well, you know, you guys got paid pretty well for it."
Breakout'tan bahsediyordu. "Bu proje için çok iyi para aldınız" dedim.
If he'd said, "I need the money," I would have said, "Take it all."
Paraya ihtiyacı olduğunu söyleseydi hepsini verirdim.
He says, "If I were a rich man." And he said, "I'd sit in the temple, and I'd lecture to the wise men all day long, and it wouldn't matter if you're right or wrong." "When you're rich, they think you know."
Şöyle diyordu, "ah bir zengin olsam, tapınakta oturur bütün gün bilginlere ders verirdim ve doğru da söylesem, yanlış da söylesem zenginsem hiçbir önemi olmazdı".
He said, " I designed it.
" Bunu ben tasarladım.
If he was in a meeting and somebody said, "Here's a great idea," and put the idea out there and he didn't like it, he'd just chop the person into mincemeat.
Toplantılarda biri "harika bir fikrim var" deyip o fikri dile getirdiğinde Steve'in hoşuna gitmezse o kişiyi kıymaya çevirirdi.
And he said, "Look, this is how it's going to work."
O da dedi ki, "O zaman şöyle yapacağız".
The next call, he said he didn't want to claim it.
Bir sonraki aramasında telefonu istemediğini söyledi.
And I handed it to him, and he said, "Thank you very much," and he left.
Telefonu ona verdim, "çok teşekkür ederim" deyip gitti.
He said, you know, "Both of us were fortunate," he said, in that we loved what we did and we were able to do it for a long time.
Şöyle diyordu, "İkimiz de şanslıydık". "Yaptığımız işi sevdik ve uzun süre yaptık".
He looked her... right in the eyes his boss, the Queen of England and he said, " Sack me or deal with it.
Tam gözlerinin içine baktı onun, patronun, İngiltere kraliçesinin..... ve..
And he said, "Joel Goran paid me to do it."
"Joel Goran bunu yapmam için para verdi" dedi.
She said that she found out something about Nighthorse that would explain why he'd want to kill Branch, but she can't reveal it without breaking the law, so...
Nighthorse hakkında birşey bulduğunu söyledi. Branch'i neden öldürmek isteyeceğini gösterebilecek birşey ama kanunları çiğnemeden bunu açık da edemiyor.
But you said he deserved it.
Ama hakettiğini söyledin.
He said, uh, it was none of my business.
Beni ilgilendirmeyeceğini söyledi.
Like I said, Harvey's busting his ass to fix it, which means he's gonna fix it.
Dedigim gibi, Harvey duzeltmek icin kıcını yırtıyor bu da duzeltecek demek.
You said he was a pain in the ass. It's a business.
Sen onun baş belası olduğunu söyledin.
It's just..... what he said.
- Sadece söyledikleri.
He was telling the truth when he said I did it.
Benim yaptığımı söylerken doğruyu söylüyordu.
So, when the DEA selected Kamal to come train in the United States, he said yes without hesitation, and Agent Richards made a note of it in her file.
Narkotik, Kamal'ı ABD'de eğitim için seçtiğinde hiç tereddütsüz evet dedi. Ajan Richards dosyasına not düşmüş.
Laughing, telling me it's what I like, how he'd heard all about me, how rough I like it, what a dirty girl I was, and that it's only fair that he get a piece... he actually said "piece,"
Kahkahalar atıp bana bunu ne kadar sevdiğini söylüyordu. Benimle ilgili duyduğu şeyleri ne kadar sert sevdiğim, ne kadar kirli bir kız olduğumu ve benden bir parça almasının ne kadar adil olduğunu. Gerçekten de "parça" dedi.
No, it's because I asked Jay to stop smoking cigars, and he said that he would quit if I stopped watching the soap operas.
Hayır. Çünkü Jay'e puro içmeyi bırakmasını söyledim ve o da, ben pembe dizileri bırakırsam bırakacağını söyledi.
And it has to be said, he had no motive.
Ayrıca belirtmemiz lazım ki, öldürmek için hiçbir nedeni yoktu.
He said that you don't like to talk about it, but you've been forgetting where you put things.
Bu konuda konuşmaktan hoşlanmadığını ama eşyalarını nereye koyduğunu unutmaya başladığını söyledi.
It looks like he used Rohypnol, like you said.
Görünüşe göre dediğin gibi Rohypnol kullanmış.
And if Liam said he found two burial sites, it means Tracy's not the only one.
Liam iki çukur buldum dediğine göre Tracy yalnız değil.
He said, "You know, all my life " I've had more money than I could spend, and it didn't make me happy. "
Dedi ki ; "Hayatım boyunca harcayabileceğimden fazla param oldu"
He wouldn't talk about it. I-I-I asked if it had something to do with one of the cases, and he... he said no, and he, uh, told me not to worry... And that it would all be over soon.
Ona davalarından biriyle mi alakalı olduğunu sordum o da hayır dedi, bana endişelenmememi ve bütün bunların çok yakında biteceğini söyledi.
he said 3206
he said nothing 22
he said to me 71
he said yes 66
he said he was sorry 19
he said he would 25
he said no 115
he said he 18
he said that 324
he said something 23
he said nothing 22
he said to me 71
he said yes 66
he said he was sorry 19
he said he would 25
he said no 115
he said he 18
he said that 324
he said something 23
he said so 39
he said he'd be here 25
he said he was 19
he said what 31
said it 16
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
he said he'd be here 25
he said he was 19
he said what 31
said it 16
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24