English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / He was amazing

He was amazing tradutor Turco

214 parallel translation
He was amazing, just amazing..... until he started having these little, whatever they are, these spells.
İnanılmazdı, gerçekten inanılmaz her neyseler artık, bu krizler, başlayana kadar inanılmazdı.
You know what? He was amazing.
Aslına bakarsan şaşırtıcıydı.
I was never good at talking to people in those days but Steve, he was amazing.
O zamanlar insanlarla konuşmakta hiç iyi değildim ama Steve inanılmazdı.
Uh, Del, he was amazing.
Uh, Del, etkileyici biriydi.
He was amazing.
O etkileyiciydi.
- He was amazing in The Living Daylights.
- "Günışığında Suikast" te de harikaydı.
He was amazing, wasn't he?
Çılgıncaydı, değil mi?
- He was amazing.
- O inanılmazdı.
He was amazing at kung fu but lee did a roundhouse on him... no.
- Biliyorum. Kung Fu'da şaşırtıcı derecede iyiydi ama Lee ona sert bir yumruk attı... - Hayır.
Told you he was amazing.
Sana çok iyi demiştim.
Said he was amazing.
Şaşırtıcı olduğunu söyledi.
They say he was amazing!
Müthiş olduğunu söylüyorlar.
He was amazing.
İnanılmaz biriydi.
He was just amazing.
Müthiş biriydi.
I mean, he was just amazing.
Gerçekten müthiş biriydi.
He had just a tremendous sense of humor... and just an amazing, instinctive sense of what was important and what wasn't.
Ayrıca bu sayede inanılmaz bir mizah anlayışına neyin önemli neyin önemsiz olduğu konusunda inanılmaz bir altıncı hisse sahip oldu.
And what he did was amazing!
Onun yaptığı da... çok şaşırtıcıydı!
You know, the amazing thing was that... I don't think he had any interest in children whatsoever. None at all.
En inanılmazı da aslında hiç bir çocuğa da ilgi duymuyordu.
Peter Gallagher's an amazing singing voice he was on Broadway
Bu soundtrack sayesinde birkaç yeni grupla daha tanışacaksınız.
He was an amazing man.
O harika bir adamdı.
I wasn't getting involved. I was listening to this amazing idea he had.
İlgilenmiyordum. İlginç bir fikrini benimle paylaştı.
It's amazing how he manipulated the shock wave sensors into thinking... something the size of the Rocky Mountains... was trying to penetrate the system.
Şok dalga alıcılarını Rocky dağları kadar büyük bir şeyin sisteme girmeye çalıştığını sanacak şekilde etkilemesi çok şaşırtıcı.
Wait, I thought he was the Amazing Randy.
Dur, Sihirbaz Randy o. Saçları...
- d The police could never catch him d - d He was so nimble-toed d d He escaped from their clutches where none has as much as d d The amazing Mr. Toad d
Polis onu yakalayamadı - Çok çevikti - Pençelerinden kurtuldu
And even though Mr Whistler was perfectly aware that his mother was a hideous old bat who looked like she had a cactus up her backside... he stuck with her, and even took the time to paint this amazing picture of her.
Ve Bay Whistler annesinin tamamen çirkin, yaşlı bir yarasaya benzediğini bilse bile ki kıçında kaktüs var gibi görünüyordu ona takılıp kalmıştı. ... ve tablo uzun sürmüş olsa bile, tablo O'nun harika bir resmi.
When he got so mad about you being in danger, and changed into a... grrr,..... it was the most amazing thing I ever saw.
Senin tehlikede olduğunu haber alıp dönüşmesi..... çok heyecan verici bir durumdu.
It was amazing, because he was, finally... every bit as good as Django Reinhardt.
İnanılmazdı, çünkü sonunda gerçek kişiliğine bürünmüştü. Django Reinhardt kadar iyiydi.
Then, she pulls me aside and tells me , while I'm standing there in my wedding gown, she proceeds to tell me, how good the sex was with Joel, how amazing he was.
Ve sonra ben orada, gelinliğimin içindeyken beni kenara çekip, Joel'le yaptığı seksin ne kadar iyi olduğundan söz ediyor.
I thought he was supposed to be this amazing pool player.
Harika bir bilardocu olduğunu sanıyordum.
HE WAS A TOTALLY AMAZING GUY.
Muhteşem biriydi.
How amazing was he?
Ne kadar harikaydı!
it was amazing, he really
Öyleydi, oldukça Rambo tarzıydı.
He converted it into something that was amazing...
Biz insan türü için hayranlık verici...
He was really amazing.
Muhteşemdi.
AND THERE WAS THIS REALLY HOT WAITER AND HE... HE SIGNALLED FOR YOU TO MEET HIM IN THE LINEN CLOSET AND HE GAVE YOU THIS AMAZING BLOW JOB,
Ve şu gerçekten seksi garson vardı ve... elbise dolabında buluşmak için sana işaret etti ve sana harika bir oral yaptı, ve sonra sen masaya döndün ve müşteri hiç farkına varmadı.
He was an amazing salesman.
Harika bir satıcıydı.
Uh, but nevertheless, what he did for women in the context of his times was amazing.
Fakat kendi tarihsel bağlamında kadınlar için yaptıkları hayranlık vericiydi.
He was an amazing and a wonderful, loving father a fantastic person in general.
O etkileyici ve müthişti, seven bir baba Genel olarak harika bir insandı.
I went to their rehearsals and Tommy Ramone sat behind me, but John told me to be on my toes, and I knew what he meant, that the songs just kept coming and coming, which was amazing.
Provalarına gittim Tommy Ramone arkama oturdu ama John her an tetikte olmamı söyledi ne demek istediğini anlamıştım, şarkılar hiç durmuyordu, muhteşem bir şeydi.
Burley was not also an amazing agent, he was also an incredible athlete.
Burley inanılmaz bir ajandı, hem de olağanüstü bir atletti.
It was amazing to see how much Dr Cox actually wanted this job, and how much he was willing to put up with to get it.
Dr Cox'un bu işi ne kadar istediğini görmek inanılmazdı. Bu işi alabilmek için katlandıkları.
I guess it was just amazing to see how much he cared.
Ne kadar önemsediğini görmek şaşırtıcıydı.
He was so amazing.
Öyle mükemmel biriydi ki.
That was actually an example of how not so amazing he was.
Aslında bu ne kadar da mükemmel biri olmadığına bir örnekti.
There's this amazing picture of her frowning at Nixon... - like she knew he was up to something. - Really?
Bir şeyin peşinde olduğunu biliyormuş gibi Nixon'a somurttuğu bir resim var.
Well, that's understandable. He was just getting to know this amazing guy who had a boat and a pool and a Hummer.
Teknesi, havuzu ve Hummer'ı olan o adamı daha yeni yeni tanımaya başlamıştı.
There was a book about it called "The Riddle of Chung Ling Soo" - The thing that's amazing is he's performing one day at the Wood Green Empire Theatre, you know, in London in 1918. by a guy named Will Dexter, but...
Will Dexter'ın yazdığı "Chung Ling Soo Bilmecesi" diye bir kitap ama...
The amazing thing about Timmy was he did... He had this Prince Valiant haircut.
O Kahraman Prens tarzı saçıydı.
He was... an amazing man.
O... inanılmaz biriydi.
And because he was an amazing human being.
Ve çünkü o harika bir insandı.
And, you know, it was always, "If he's able to accomplish that now," can you imagine what amazing things he'll accomplish when he's 25? "
biliyorsun, herzaman, "Eger şimdi onu başarabilirse, " 25'ine geldiği zaman başarabilecek olduğu akıl almaz şeyler hayal bile edilemez. " vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]