English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I'll let you go

I'll let you go tradutor Turco

1,531 parallel translation
I'll buried you alive with your eye open, let me go, let me go
Gözlerin açıkken canlı gömeceğim seni, bırak beni, bırak beni.
I'll let you go only on one condition. You have to promise to come back.
Gitmene ancak bir şekilde izin veririm geri geleceğine dair söz verirsen.
No one's around but you and me, magic moments I cherish, so you see... let's get naughty the rest, we'll see Come on darling no more teasing go easy don't be crazy Sweetheart shikdum - shikdum
Etrafımızda kimse olmadığı zaman, sevdiğim büyülü anlardır, görüyorsun... yaramazlık yapalım, sonrasını göreceğiz hadi sevgilim daha fazla alay etme yavaş ol çılgın olma sevgilim şıkıdım, şıkıdım
Brother, if I let go you'll get a changed face
Kardeşim, Eğer akışına bırakırsam değişime uğramış bir yüzün olacak
I'll let it go if you will.
Eğer bunu unutursan ben de unuturum.
Put the bag down and I'll let you go.
Çantayı bırakırsan gitmene izin veririm.
I'll let you go.
Gitmene izin vereceğim.
I'll let you go.
Bırakacağım.
- Not that I know of. I'll let you go.
- Bildiğim kadarıyla hayır.
- Good. Well, I'll let you go...
Güzel, ben seni tutmayayım.
I have to go to them, and I don't want to take other people... but I'll have to if you won't let me say something to your father.
O etkinliklere gitmek zorundayım. Başkalarını götürmek istemiyorum. Ama babana bir şey söylememe izin vermezsen mecbur kalırım.
Now, how about you calm down, and I'll let you go?
Şimdi, eğer sakinleşirsen gitmene izin vereceğim.
Let me tell you something. If it'll make you go down a couple of neck sizes, I will go to anger management.
Şöyle söyleyeyim : boynunun birkaç beden küçülmesini sağlayacaksa öfke kontrol grubuna giderim.
Let me tell you - you go near her and I'll come at you like a mighty bazooka.
Dinle! Ona yaklaşırsan, kafanı büyük bir bazukayla patlatırım.
Let her go unharmed, or I swear you'll never see a dime.
Gitmesine izin vermezsen, yemin ederim bir kuruş bile alamazsın.
Alright, I'll let it go, but you've got to do better, man.
Tamam. Kabul ediyorum. Ama daha iyi çalışmalısın dostum.
- Here, I'll let you go first.
- Önden buyur.
Why don't you just tell me why you paged her and I'll let you go home?
Onu niye aradığını söyle, seni evine gönderelim.
Return my crew - everyone, intact - and let us go, and I'll help you get outta here.
Bütün mürettebatımı eksiksiz olarak geri verin ve bırakın bizi gidelim.
I'll tell you who. The same guy who let you move in here after your parents took off and you had no place else to go... my dad.
gidecek bir yerin yokken... babam.
I'll let you go.
Kapayabilirsin.
Let's split up. I'll take this wing, you go that way... and just keep an eye out for either of them.
Ben bu kanadı alırım, siz de diğerini ve onlar için gözünüzü açık tutun.
All right, I'll let you go.
Seni tutmayayım.
If you let us go out, I'll let you go out with my sister.
- Eğer bizi dışarı çıkarırsan, kız kardeşimle çıkmana izin vereceğim.
I'll let you have him without going through Terry but everything better go exactly right.
Terry'ye danışmadan onu almanı sağlarım ama herşey yolunda gitse iyi olur.
I'll let you go.
Haydi bırakayım da kapat artık.
I think you'll just saying that so I'll let you go.
- Sana inanmıyorum. Bunu seni bırakmam için söylemediğini nereden bileyim?
Let's meet up. I'll go with you.
Buluşur, birlikte gideriz.
If you're good, I'll let you go where Warren went.
Eğer iyiysen, Warren'ın gittiği yere seni de alırım.
Good,'cause if you're lucky, later on... I'll let you go over the river... and through the woods.
İyi, çünkü eğer şansın varsa, ilerleyen saatlerde sana çok özel ve çok güzel bir sürprizim olacak.
Since the chief seems well again... I guess they'll let you go.
Reis şimdi iyileştiğine göre sanırım gitmene izin veririler.
- I'll let you know how things go in New York.
New York'ta işlerin nasıl gittiğinden haberdar ederim seni.
You go to bed with me, and I'll let you borrow my boogie board.
Benimle yatarsan, dans tahtamı kullanmana izin veririm.
I'll let you go.
Ben seni tutmayım.
In 14 years of analysis, I haven't let go as much as you did in one night.
14 yıllık analizimde yaptığım herşeyi bir gecede verdin bana.
But you let me go... I'll split the money with you. A million dollars.
Ama beni bırakırsan bir milyonu yarı yarıya seninle paylaşırım.
I was about to finish it. But now, there is no time. I'll have to let it go with you.
Bitirmeye niyetliydim ama şimdi zamanım yok.
When you're ready I'll be ready So you let me know Any way you want to go, girl I'm down to go
Sen hazır olunca ben de olacağım Bana haber ver nasıl yapalım istersen kızım Ben hepsine varım
When you're ready I'll be ready So you let me know Any way you wanna go, girl I'm down to go
Sen hazır olunca ben de olacağım Bana haber ver nasıl yapalım istersen kızım Ben varım
- I'll never let go of you.
- Seni asla bırakmayacağım.
You're making a mistake. Let me go, and I'll... I'll come with you afterwards.
Bırak içeri gireyim sonra sizinle gelirim.
I'll let you go, Tanya.
İzin vereceğim, Tanya.
I'll scream for Åke if you don't let me go.
Gitmeme izin vermezsen Ake'ye seslenirim.
Let's go now. I'll come with you.
Bunu yapmalıyız, hemen gidelim, bende seninle geliyorum.
If you let her go I'll activate it for you.
- Eğer gitmesine izin verirsen Senin için onu çalıştıracağım.
Let's just go to Overlook Ridge, and I'll show you the car.
Haydi Overlook Ridge'e gidelim ve sana arabayı göstereyim.
Better let me go and I'll give you.
En iyisi benim gitmeme izin ver ve ben sonra sana ödeyeceğim.
Okay, let her go first. Only then I'll take you to them.
Tamam, ilk olarak kız gitsin ; ancak sonra yerlerini söylerim.
Let him go or I'll let you have it.
Bırak onu yoksa başın belada.
I'll kill you too Let go of me!
Seni de öldüreceğim. Bırakın beni!
I'll save him... but I won't let you go...
Onu kurtaracağım. Ama seni bırakmayacağım.. Seni hergele!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]