English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I guess i do

I guess i do tradutor Turco

2,848 parallel translation
Now I-I guess I do.
Fakat artık anlıyorum.
I guess I do.
Öyle galiba.
Yeah. I guess I do have it pretty good, don't I?
Fena sayılmayacak bir hayatım var öyle değil mi?
I guess I do.
Sanırım öyle.
I guess you do that and think...
Tahmin edeyim bunu düşünüyorsun...
I guess that makes catching the bad guys the right thing to do.
Kötü adamları yakalamak doğru olan şey değil mi?
I guess you do need another breather, Nana.
Senin başka bir rahatlama seansına ihtiyacın var gibi.
I guess you do.
Evet bence de.
I guess the ladies do love a uniform, don't they?
Sanırım bayanlar üniformayı seviyorlar ha?
Well, I guess that's what we got to do, then.
Pekala, sanırım söylediklerini yapacağız.
I do not know, I guess'cause it's always with me.
Bilmem, sürekli birlikteyiz de.
I guess I will just make do... With the $ 50,000 reward.
Sanırım ben şey yapıcam... 50.000 dolarlık ödülü alıcam.
Then I guess I fall right into your real house. Do you want to go for a drink?
O halde sanırım ben direkt senin gerçek evine düşmeliyim.
Well, I guess there are people who need a lot more than we do.
Sanırım bizden daha çok ihtiyacı olanlar var.
I guess I'm gonna have to do this the hard way.
Sanırım bunu zor yoldan yapmalıyım.
I guess you can't undo like on the computer I couldn't do without that.
Bunu bilgisayar üzerinden hâlledemezsin. Bunsuz yapamazdım şahsen ben.
No, I drove all the way over here to tell you we're implanting an automated cardio-defibrillator, which won't actually do anything to help the patient except maybe give us enough time to come up with a guess as to what's actually wrong with her.
Hayır, sana hastaya kardiyak defibrilatör yerleştireceğimizi bunun ona faydası olmasa da en azından gerçek sorunu anlamak için zaman kazandırabileceğini söylemeye geldim.
I guess I kind of felt like I just had to do something about it.
Böyle hissettiğim için de bir şeyler yapmak zorundaymışım gibi düşünüyorum.
I guess she wants to do the same.
Anlaşılan, o da özgürlük istiyor.
Yeah. I guess I didn't really do your homework.
Sanırım ben de "gerçekten" ödevini yapmadım!
Someone to do with her dad's work, I guess.
- Tahminimce babasının işleriyle alakalı biri.
I guess I could do my scars.
Herhalde yara izlerimi yaptırırdım.
I doubt she's getting a do-over, so I guess that means it's yours now.
Burası artık senin olduğuna göre geri gelemeyecek sanırım.
I guess looks really do matter
Cidden, güzelliği kafasına takması büyük bir sorun.
I GUESS YOU DO KNOW.
- Tamam, sen söyle. - Sen söyle.
I guess I didn't really do your homework.
Sanırım ben de "gerçekten" ödevini yapmadım!
Guess what, I'm gonna do this right now.
Öyleyse bunu içeyim de gör.
I guess you have a lot of reading to do today.
Sanırım bugün okuyacak bir sürü şeyin var.
I guess we both gotta do what's right for the greater good.
İkimizin de en iyisi ne ise onu yapması gerekiyor galiba.
I guess what I have to do.
Sanirim yapmam gerekeni.
I guess that's why I agreed to do this.
Sanırım o yüzden bunu kabul ettim.
I guess I never thought that I was gonna have to do this.
Sanırım, bunu yapmam gerekeceğini hiç düşünmemiştim.
I guess I could do one parade.
- Sanırım bir törene katılabilirim.
I guess... beauty parlor I can do.
Sanırım kuaföre gidebilirim.
( laughs ) Yeah, I never really thought about it like that, but yeah, I guess we kind of do.
Evet, Bunu bu şekilde hiç düşünmemiştim. Ama evet, Sanırım yapıyoruz.
I guess we do sort of work well together.
Sanırım birlikte iyi iş çıkardık.
Okay, I don't guess she'd do this to her own auction.
Tamam, bunu kendi düzenlediği geceye yaptığını sanmıyorum.
I mean, if you had to guess, who do you think would be next in line?
Eğer tahmin etmen gerekse sıradaki kim olurdu?
Hardman had me do some contract work for her a couple years back, so I guess I made an impression.
Hardman birkaç yıl önce onun için bir kontrat yapmamı istemişti. İyi bir izlenim bıraktım sanırım.
The only thing Robert ever taught me how to do was... well, I guess he did teach me how to play chess.
Robert'in hayatım boyunca bana öğrettiği tek şey sanırım satranç oyunu oldu.
Wow, I guess you do have a kind side.
Vay, senin böyle duygusal biri olduğunu düşünemezdim.
I guess I'll have to do all the talking.
Görünüşe göre tüm konuşmayı ben yapacağım.
I GUESS WE DO.
Sanırım öyleyiz.
I guess the least the NYPD could do is take you out for a hamburger.
Sanırım NYPD olarak, sana en azından bir hamburger ısmarlanabilir, değil mi?
I guess I figured she could do the same.
Onun da aynısını yapabileceğini düşündüm sanırım.
I guess we could do that.
Sanırım öyle yapabiliriz.
I guess we could let him do "Coffee with the Principal" just as a trial run, and if that doesn't work out, we yank his privileges.
Sanırım deneme amaçlı "Müdür ile Kahve" ye gitmesine izin verip işe yaramazsa da yetkilerini elinden alırız.
Guess I'll take this opportunity to do my own thinking.
Sanırım bu fırsatı kendi düşüncelerim için kullanacağım.
Okay, well, I guess it's broken, then, and there's nothing we can do about it.
Tamam, peki, sanırım kırılmış, o zaman bunun için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
I guess we got some catching up to do, huh?
Sanırım yetişmeye çalışacağımız birkaç şey var ha?
Guess I'll do it.
Sanırım yine ben yapacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]