I see them tradutor Turco
6,802 parallel translation
For the last couple days, every time I touch someone, I see them die.
Son birkaç gündür kime dokunursam onun ölümünü görüyorum.
I see them.
Gördüm.
- I see them.
- Gördüm.
I see them writhing in agony.
Onların acıdan kıvrandıklarını görüyorum.
That's when I see them go from shock to relief.
İşte o zaman şok yerini rahatlamaya bırakıyor.
I'm on my way to see them.
Onları görmeye gidiyorum.
I'd like to see them dormant again.
Onları tekrar uykuda görmek istiyorum.
Well, okay, I'll call Aubrey and see if we can get a team of divers to search for them.
Tamam, Aubrey'yi arayıp, dalgıç ekibi ayarlatayım.
Hands where I can see them!
Eller yukarı!
I can see why you call them "miracle gloves."
Bunlara neden "mucize eldivenler" denildiğini anladım.
N.Y.P.D. Step away from the bar and put your hands where I can see them.
New York Polisi. Bardan uzaklaşıp... -... ellerinizi görebileceğim yerde tutun.
I want to see them.
Onları görmek istiyorum.
Hands where I can see them.
Eller görebileceğim bir yerde!
All right, well, let's have CSU collect all the knives in the place, see if one of them comes back as our murder weapon.
Peki, O.Y.İ. mekandaki bütün bıçakları toplayıp içlerinden birinin cinayet silahı olup olmadığına baksın.
I would see them years later in prison... and they were zombies, eaten alive from the inside out, because... because they had a chance to do something right, even after all the bad they did.
, Içten dışa hayatta yemiş çünkü... doğru bir şey yapmak için bir şans, çünkü yaptılar hatta tüm kötü sonra.
Okay, could you email me those credit card numbers so I could see if he used them?
Bana o kredi kartlarının numaralarını yollar mısın... -... kullanılmış mi diye bir bakayım.
I see them.
- Görüyorum.
Keep your hands where I can see them!
Ellerini görebileceğim yerde tut!
Hands where I can see them.
Ellerinizi görebileceğim yere kaldırın.
I never get to see them anymore.
Onları bir daha göremem.
All this sounds like science fiction, but if they're possible in principle then you have to construct some kind of argument as to why we don't see them, and I can't construct one.
Tüm bunlar kulağa bilim kurgu gibi geliyor ama eğer prensipte mümkün ise neden onları göremediğimiz veya bizim bir tane yapamadığımıza dair bir fikir oluşturmanız gerek.
If I tell Sasha I don't want them around, then she's never gonna want to see me again.
Eğer Sasha'ya onları istemediğimi söylersem, o zaman benimle bir daha görüşmek istemeyecek.
I don't see them nearly that often.
Ama videoda o kadar da sık gözükmüyor.
They look at me like I'm some dumb hockey player's wife, so I wanted them to see me differently.
Beni sadece aptal bir hokey oyuncusunun karısı olarak gördüler. Beni farklı şekilde görmelerini istedim.
But I wanted Ariadne to see me, not them.
Ama Ariadne'nin beni görmesini istedim, onları değil.
I don't like them to see this side of me.
Bu tarafımı görmelerini istemiyorum.
Keep your hands where I can see them, you understand?
Ellerini görebileceğim bir yere kaldır, anladın mı?
I've just now got to wait until it's light and I'll be able to see them.
Şimdi gün doğana kadar beklemem gerekiyor ve onları görebileceğim.
There are scores of them. I can see their torches.
- Çok fazlalar, meşalelerini görebiliyorum.
See, I feel that small spaces make prisoners feel tense and guarded because it reminds them of their cells.
Bence küçük alanlar mahkumları geriyor ve her an tetikte olmalarına sebep oluyor. Onlara hücrelerini hatırlatıyor.
I can't see them, man!
- Onları göremiyorum, dostum!
Hands where I can see them.
Ellerini görebileceğim bir yere koy.
Whiles I see lives, the gashes do better upon them.
Hem de kanlı canlı olanlar varken karşımda. Kılıç yarası daha çok yaraşır onlara.
Hands where I can see them!
Ellerini göster!
Hands where I can see them!
Ellerini görebileceğim bir yere koy!
- Hands where I can see them.
- Ellerini görebileceğim yerde tut, CASE.
I want to see them mummified and put on display at a museum.
Mumyalanıp bir müzede sergilenmelerini istiyorum.
Put your hands where I can see them.
Ellerini görebileceğim bir yere koy.
And put your hands where I can see them.
Ve ellerini görebileceğim bir yere koy.
Hands where I can see them.
- Ellerinizi görebileceğim bir yere koyun.
I see what lies ahead for them.
Önlerinde neyin yattığını görüyorum.
I can't wait for them to see it.
Görmeleri için sabırsızlanıyorum.
I'd love to see them one day, but...
Onları bir gün görmek isterim ama...
I need you to see them, too.
Senin de onları görmeni istiyorum.
- I'm gonna see them upstairs.
- Hadi canım, sen de. - Yukarı çıkıp onları bir göreyim.
Keep your hands where I can see them.
Ellerini görebileceğim şekilde kaldır.
And I'm not sure what I can do for them because we have to see what they're charged with, but... the young girl, she might be in a little trouble.
Ve ne ile suçlandıklarını bilmeden onlar için ne yapabilirim bilmiyorum ama genç kızın başı biraz belada olabilir.
or I will text you a picture of my boobs, and I know you don't wanna see them.
Yoksa göğüslerimin resmini yollicam! Ve biliyorum, onları görmek istemezsin.
Put your hands where I can see them.
Ellerinizi görebileceğim bir yere koyun.
I just see them and I know.
Bilmem icin sadece gormem yeterli.
We can feel how the current will move them, and we can see where they'll go.
Ve akıntının onları nasıI hareket ettirdiğini hissedebiliriz ve nereye gideceklerini görebiliriz.
i see 10118
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see how it is 35
i see your point 119
i see love 28
i see what you mean 147
i see nothing 55
i see it in your eyes 21
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see how it is 35
i see your point 119
i see love 28
i see what you mean 147
i see nothing 55
i see it in your eyes 21