I see tradutor Turco
286,447 parallel translation
Yeah, I-I see her, Peter.
Evet, Gördüm onu, Peter.
Now I see why you tracked me down.
Şimdi neden beni takip ettiğini anlıyorum.
Yeah, I think I see where you're headed.
Evet, sanırım nereye gittiğinizi görüyorum.
- I see you, hey.
- Selam.
I see the problems.
Artık sadece sorunları görüyorum.
- [kid 2] I see a turtle.
- Kaplumbağa.
- [kid 3 ] I see a turtle. - [ kid 4] I see a turtle.
Kaplumbağa görüyorum.
- I mean, I see it there.
- İçeride görüyorum.
And I see you, uh, in September.
Eylülde görüşürüz.
Then, in the water, I see how blood is doing like this.
Sonra suda kanın yayılışını gördüm.
Oh... I see.
Anladım.
I guess we should go see if they're okay.
Sanırım iyi olup olmadıklarına bakmalıyız.
Anyway, I-I-I just want to say that I'm-I'm really grateful to this program for helping my wife see that it's not my fault.
Her neyse, şunu söylemek isterim ki, karıma bunun benim hatam olmadığını gösterdiği için bu programa çok minnettarım.
I want to see the Golden Gate Bridge.
Golden Gate Köprüsünü görmek istiyorum.
I want to see Lombard Street.
Lombard Caddesini görmek istiyorum.
I want to see Ghirardelli Square.
Ghirardelli Meydanı nı görmek istiyorum.
Sure, I don't see why not.
Olur, Bir mahsuru yok.
Can't you see how important I am?
Ne kadar önemli olduğumu göremiyor musun?
As you can see, I've taken off my blazer to show the severity of the situation.
Görüdüğünüz üzere, durumun ciddiyetini göstermek için spor ceketimi çıkarttım.
I didn't see that in the newsletter this month.
Bu ayki gazetede öyle bir şey görmedim.
Yes, I didn't see that coming.
Aynen, böyle olacağını beklemiyordum.
I don't know, want to see me dance?
Bilmem ki. Beni dans ederken izlemek ister misin?
You see, I've been groomed for this my entire life.
Anlıyor musun, Tüm hayatım boyunca kandırıldım.
I'm just so happy to see you.
Seni gördüğüme çok mutluyum.
If Klik-Klak thinks this is the way to go, I want to see why.
Eğer Klik-Klak gidilmesi gereken yolun bu olduğunu düşünüyorsa nedenini görmek istiyorum.
Before we start with the real thing, I want to see your technique.
Gerçek olanla başlamadan önce tekniğini görmek istiyorum.
- I wanted to see how things are going.
- İşlerin nasıl gittiğini görmek istedim.
- Hmm. I'll see what I can do.
- Ne yapabilirim bir bakacağım.
Ahem! As you can see, I'm at home, perfectly safe and sound.
Görebildiğin gibi sapasağlam bir şekilde evimdeyim.
I wish I could call and see, but... - since she was taken by Neos...
Keşke arayıp görebilseydim ama Neo'lar tarafından götürüldüğünden beri...
- I don't see it.
- Göremiyorum.
[Vevers] I'm zooming in on Hawaii, and you can see here, it's 4.7 degrees hotter than it should be at this time of year.
Hawaii'yi gösteriyorum. Burada, yılın bu döneminde, olması gerekenden 4.7 derece daha sıcak olduğunu görebilirsiniz.
I wanna see it for its beauty, and always wanted to get there.
Onun güzelliğini görmek istiyorum, hep oraya gitmek istemiştim.
It's unfortunate that I can't look at this thing and still see the beauty.
Artık onlara bakıp güzelliği görememem çok acı verici.
But I don't think I ever prepared myself, or thought we were gonna see this.
Ama kendimi buna hazırladığımı ya da bunu göreceğimizi sanmazdım
See, I'm not even mad that I'm leaving, because it's just so miserable here.
Gideceğim için kızgın bile değilim çünkü burada çok mutsuzum.
[kids chattering ] [ kid 1] I see a fish.
Balık görüyorum.
- I could see a stingray.
Ben bir vatoz gördüm.
I have a lot, you see.
- Olur. Bende çok var.
- So I'm gonna see you...
- O zaman görüşürüz.
I have to see.
Görmem lazım.
I see.
- Anladım.
Again, I just don't see how this is possible.
Bunun nasıl yapılabileceğini aklım almıyor.
I don't see much of anyone these days.
Bugünlerde kimseyi gördüğüm yok.
I wonder when I'm going to see you again.
Acaba seni bir daha ne zaman göreceğim?
I just... I really wanted to make you see.
Hakikati görmeni istedim.
Back in the day, I'd burn an entire city to the ground just to see the pretty shapes the smoke made.
Eskiden sırf dumanın oluşturduğu güzel şekilleri izlemek için koca şehirleri ateşe verirdim.
Oh, I see.
- Şimdi anlaşıldı.
I can see your bra.
Sütyenini görebiliyorum.
I know, but we'll see if she gets it right.
Ben biliyorum ama o bulabilecek mi?
I just came to see if you changed your mind about going out with me.
Çıkma konusunda fikrini değiştirdin mi, öğrenmeye geldim.
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see your point 119
i see how it is 35
i see what you mean 147
i see love 28
i see it in your eyes 21
i see nothing 55
i see everything 38
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see your point 119
i see how it is 35
i see what you mean 147
i see love 28
i see it in your eyes 21
i see nothing 55
i see everything 38