English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ I ] / I should've been there

I should've been there tradutor Turco

166 parallel translation
Nevertheless, there have been leather heels on this floor and a woman's heels, very recently I should say.
Bununla birlikte, yerde meşin topuk izleri ve bence çok yakın zamanda oluşmuş bir bayan topuğu izi bulunuyor.
There's some kind of a secret base out there and I think I should have been notified of it.
Orada bir tür gizli üs var, Bay Başkan... ve sanırım bunu benim bilmem gerekliydi.
I've been packing some things, and I realised there's some equipment here that we should have down at the settlement.
Bazı şeyleri topluyorum. Yerleşimde ihtiyacımız olan ekipman olduğunu fark ettim.
I should've been there.
Orada olmalıydım.
I think there should've been more spank and less Spock... and our youth wouldn't be what they are today
Bence burada daha fazla dayak daha az hoşgörü olmalı böylece gençlerimiz bugün oldukları hale gelmeyecektiler.
Well, I feel... I should want to see her It's been 6 months since we've been down there but she'll just ruin my birthday and it's my day, not hers.
Sanırım onu görmeyi istemem gerek.
I'll go in there and do it the way it should've been done.
Şimdi gidip yapılması gerekeni yapacağım.
You should've been there when I reamed him out over this.
Onu bu konularda ne kadar uyardım bilemezsiniz.
I was down on that horse, Bobo, maybe not as much as I should've been But there was a lot of action
O atla ilgileniyordum Bobo, belki yeteri kadar olmadı... ama ortalık çok hareketliydi.
I should've been there.
- Orada olmalıydım.
I knew there was concern about outside influences and... I should have been more careful.
Dış etkiler hakkında bir endişe olduğunun farkındaydım ve... çok daha dikkatli olmalıydım.
Well, Morgan called and told me that there'd been an accident at the base and that you'd been hurt really badly and that I should drop whatever I was doing and come out here.
Üstte korkunç bir kaza olduğuna ve senin yaralandığına dair Morgan'dan bir haber aldım. Öyle ısrar etti ki, işlerim olduğu halde ben de geldim.
You're only one guy Gary. Marissa, that plane went down today and I should have been there, me not anyone else, but me!
Marissa, bugün o uçak düştü ve ben orada olmalıydım.
The thing is, I should've been there for him too.
Demek istediğim bende onun için orada olmalıydım.
- I should have been there.
- Kitaplar dolusu bilgi ve kehanetim var. - Orada ben de olmalıydım.
I should've been there, and I know you probably never wanna see me again, but please call.
Orada olmam gerekirdi ve biliyorum beni muhtemelen bir daha görmek istemiyorsundur.
I know I should've been there for you.
Biliyorum, yanında olmalıydım.
I should've been there for you, and I wasn't.
Yanında olmam gerekirdi ama olamadım.
Look, I know why you broke up with me in college... and not that it wasn't messed up... but I should have been there for you.
Bak, üniversitede benden neden ayrıldığını biliyorum... ve adil olmadığından değil... ama senin yanında olmalıydım.
I should've been there.
Yanında olmalıydım.
You should've been there the day I turned the air-conditioner off.
Sen esas klimayı kapattığımda orada olmalıydın.
I always felt I should be grateful that we'd been saved, and that these people had taken us in and that I should be happier there.
Hayatta kaldığımız ve bu insanlar bizi kabul ettiği için minnet duymam ve orada....... daha mutlu olmam gerektiğini hissediyordum.
I should've been there.
Burada olmalıydım.
I should've been there.
Onlarla olmalıydım ama...
I should've been there for you this weekend.
Bu hafta sonu senin yanında olmam gerekirdi.
You've been in hell the last three days and I should have been there giving you everything that you've given me.
Son üç gün boyunca cehennem azabı çektin. Benim de yanında olup senin bana verdiğin her türlü desteği sana vermeliydim.
What I've been able to gather is that there's a million things that should've been done.
Şu ana kadar yapılmış olması gereken milyonlarca işim var.
There are some things I haven't been honest about that I feel like you should know.
Sana karşı dürüst olmadığım ve bilmeni gerektiğini düşündüğüm bazı şeyler var.
I should have found time to tell you earlier, I did have children with my second wife, Hilary, and there was a time when I was with Lindsay when that was all I wanted and, no, I've not been the best father in the world, yes, I could have been there more than I have, and obviously I've got regrets.
... daha önce söylemeliydim ama ikinci karımla çocuklarım oldu. Lindsay ile bir zaman geldi ki bütün istediğim buydu Hayır, dünyanın en iyi babası olamadım.
I had my first kiss there. It should have been romantic. She rammed her tongue down my throat and, probably blinded by passion, her thick woollen gloves - it was in winter - tried to haul me out of the Roxy by my privates.
Aslında ilk öpücük genellikle çok romatik olur ama bu sinemada öpüştüğüm bir genç kız, belki de çok heyecanlandığı için içindir, bilemem dudaklarıma öyle bir yapışmıştı ki, sanki beni boğmak ister gibi, dilini benim ağzımın içinde dolaştırdı ve bu arada da ellerinde eldiven vardı.
I should've been there to help her.
Yanında olup ona yardım etmeliydim.
I should've been there.
Orada olmam gerekirdi.
I should've been there like five minutes ago.
Yaklaşık beş dakika önce orada olmam gerekiyordu.
I should've been there when things went bad between her and her father... but I wasn't.
Babasıyla arasındaki ilişki kötüye gittiğinde yanında olmalıydım ama değildim.
I should've been there, Dad.
Burada olmalıydım.
Damn, I should've been there
Kahretsin, orada olmalıydım.
I should've been there, Johnny.
Orada olmalıydın, Johhny.
I've been writing down all the places... that I wanted to take you, things you should see... but I'm afraid there's not enough time.
Seni götürmek istediğim yerleri, görmen gereken şeyleri yazdım ama korkarım yeterince vakit yok.
- I should've been there. - That's just it.
- Orada olmalıydım.
Then there's the appeals... and since I should have been dead a half an hour ago, it's all gravy from now on.
Sonra bi de temyizler var... ve yarım saat kadar önce ölmüş olmam gerektiğine göre, bundan sonrası çok kolay olacak.
I should have been there, and I wasn't.
Orada olmalıydım, ve orada değilim.
I should've been out there, making play dates, arranging sleepovers.
Pijama partileri düzenlemek, oyun saatleri ayarlamak gibi işler yapmalıydım.
And I know I... I don't have the best track record, and I... and I should've been there for you, and I wasn't.
Biliyorum, bu konu hakkındaki geçmişim o kadar iyi değil senin yanında olmalıydım, ama olmadım.
I should've been there ; done something.
Orada olmalı ve bir şeyler yapmalıydım.
And I should've been there.
Orada olmalıydım.
I don't feel like I've been there for you the way I should have, and I'm just sorry for that.
Gerektiği gibi yanında olamadığımı düşünüyorum.
that would have been in the file regarding the 1973 and 1976 issues, and that, I think, should have told him that there was, you know, not just a one-shot deal, but there was at least two prior situations
1973 ve 1976'daki olayları öğrenmiştir. İlgilenilmesi gereken sadece bir değil en az iki olay vardı.
I've been talking a lot about hatred but there's something bigger out there... something you should hate even more than anything... and that's the audience.
Şimdiye kadar kinden konuşup durdum ama orada daha büyük bir şey var... her şeyden daha çok nefret etmeniz gereken bir şey... o da seyircidir.
I should've been there.
Olabilirdim.
I've been here long enough to know that things don't always go the way that you want them to, and if there's something you want to say, you should say it.
Bir süredir buradayım. Her şeyin her zaman istediğiniz gibi gitmediğini bilecek kadar uzun süredir buradayım. Ve eğer söylemek istediğiniz bir şey varsa, söylemelisiniz.
I'm sorry, I should've been there.
Üzgünüm, orada olmalıydım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]