I went to him tradutor Turco
1,898 parallel translation
Every Christmas I went to him. Me too.
- Her yılbaşında giderim.
And one day, I went to him and I begged him to stand with me, and Michael...
Bir gün ona gittim ve benimle birlikte olması için yalvardım. Michael...
I took him to a old hunting lodge deep in the forest... that I went to with my father as a boy.
Onu ormanın derinliklerindeki avcı kulübesine götürdüm. Küçükken oraya babamla giderdik.
I went to church, found jesus And i told him all my sins.
Kiliseye gidip İsa'yı buldum ve ona tüm günahlarımı anlattım.
I was in the camp with him many times that... when he went to the bathroom, he was urinating blood.
Onunla birçok kez kampa girmiştim... Banyoya gittiğinde, kan işerdi.
I went in there, the white knight with Marta... and I got myself the gig to grab him.
Ve bende oraya Marta'yla beyaz şövalye gibi gittim, Onu yakalamak için fırsat buldum.
Anyway, one night I lost it and went to the bar where I met him.
Neyse bir gece böyle delirip onunla tanıştığım türkü bara gittim.
When I finally I decided it was time to sleep and went back home I found him waiting at the door.
En son uyuma vakti geldi diye eve döndüğümde onu kapıda beni bekler buldum.
I went to a bunch of therapists. I couldn't forget him.
Böyle terapistlere gittim unutamadım.
I don't know. Maybe she went to go take it from him.
Belki almaya gitti ona..
I went to tell him when I found out, but I saw something there that scared me into doing the sign of the cross, even though I'm not catholic.
Hamile olduğumu anlar anlamaz hemen söylemeye gittim. Ama orada gördüğüm şey, Katolik olmamama rağmen dua etmemi ve istavroz çıkarmamı sağlayacak kadar beni korkuttu.
He went to go visit his parents, and I guess the hippies rubbed off on him,'cause he came back with a soul patch.
Ailesini ziyarete gitmişti. Sanırım oradaki hippilerden etkilenmiş ki dudak altı sakallı olarak geri döndü.
I went into the stall first to wipe the seat down, then I went out and beckoned him in.
Kabine önden girdim, oturağı sildim, sonra çıkıp gelsin diye işaret ettim.
The Big Guy refused to leave after we pulled up stakes, even though there was nothing here left to protect. I'm guessing he took more than a few with him when he finally went.
Koca adam, biz buradan ayrılırken koruyacak bir şey kalmadığı halde ayrılmayı reddetti, sanırım öldüğü sırada yanında onlardan bayağısını da götürdü.
I went over to Dad and told him I'd swallowed one forint.
Babamın yanına gidip ona paraları yuttuğumu söyledim.
I am the reason that she went to talk to him.
Onunla gidip konuşmasına ben sebep oldum.
While Panis went into hiding,... I dispatched a rider to Tarralyn's father,... to warn him that Darken Rahl had ordered the death of all first-born sons of Brennidon,... where the Prophecy said the child would be born.
Panis saklanırken ben, Tarralyn'in babasına atlı bir haberci göndererek Darken Rahl'ın Brennidon'daki yani kehanetteki çocuğun doğacağı söylenen kasabadaki ilk doğan erkek çocuklarının hepsini öldürme emri verdiği konusunda uyardım.
Yeah, he was awake when i went in to check on him.
Evet, kontrol etmek için gittiğimde uyanıktı.
uh, i went over to court's apartment to help him move his stuff into a storage unit.
Court'un evine eşyalarını depoya taşıması için yardıma gittim.
I went over to throw him out personally,
Evden atmak için şahsen gittim,
I thought he fell or something, so I went in to check on him.
Kayıp düştüğünü filan sandım ve kontrol etmek istedim.
So I went to see him, hoping to get him to call her so they'd get back together.
Arayıp Veronica'yı geri çağırmasını ve tekrar birleşeceklerin umarak onu görmeye gittim.
I went on this fancy dinner with this guy he offered me $ 5,000 to have sex with him hi, I'm Ella Simms... junior publicist...
Biriyle yemeğe çıktım. Onunla yatmam için bana 5.000 Dolar teklif etti. Selam, ben Ella.
And the A.D.A., Jay Putt, I went to law school with him.
Ve Jay Putt'la aynı hukuk fakültesinde beraber okuduk.
I went to pull him out, and--and I missed a step.
Onu çekmek için gittim... ve bir basamak atladım.
And i'd tried to talk to him, but the line went dead.
Konuşmaya çalıştım, ama hat kesildi.
I have to go find him. Vanessa, where do you think he went?
Muhtemelen Boston'a dönüyordur.
We went to Bosco and asked him to give Jane a break, but he wouldn't.
Bosco'ya gidip Jane'i bırakmasını istedik ama yapmadı.
And i went and found him, and i dragged him to the hotel.
Onu bulup otele getirdim.
I went to see him, all right?
Onu görmeye gittim, tamam mı?
I went to go visit him.
Onu ziyarete gittim.
And I guess I just went to his memorial to honor whatever piece of him deserved to be honored, and I hoped it would make me feel better, but it didn't.
Artık ne tarafı hak ediyorsa anma törenine gidip ona saygı göstermem gerektiğini düşündüm. Bunun kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını umdum, ama sağlamadı.
I know Graham. I went to Camp Suisse with him.
İsviçre'de bir kampa katılmıştık.
I went to see him to sort things out
Durumu toparlamak için onu görmeye gittim.
Oh, I might have told him to get even with some kids, and he went all Rambo with it.
Ona çocuklarla ödeşmesi gerektiğini söylememle alakalı olabilir. Ama Manny biraz abartmış.
He was eating a peach when I went to go talk to him.
Onunla konuşmak için okula gittiğimde de şeftali yiyordu.
Sarkisiian went freelance, I guess somebody's telling the Russians not to bother going after him.
Sarkisiian serbest çalışıyordu. Sanırım biri Ruslara onun ardından gitme zahmetine katlanmamalarını söylemiş.
if me and him went head to head I'd win.
Gajeel ile kafa kafaya girersek ben kazanırım.
I went to see him. He wasn't there
Onu görmeye gittim ama orada değildi.
You just went through your own breakup, and... while I know you and Barney left it on good terms, isn't there some part of you, deep down, that wants to slap him right in his face?
Bak... Daha yeni bir ayrılık yaşadın. Barney'le aranız iyi ayrıldığınızı biliyorum, ama içinde bir yerlerde bir parçan, suratının ortasına tokat atmak istemiyor mu?
I went to school with him.
- Aynı okula giderdik.
After you left I went back to his apartment with him and his friend.
Çünkü sen gittikten sonra arkadaşıyla beraber evine gittik.
I went to Brad's early this morning to give him his Christmas present, and I found him out back behind the shed with another boy!
Sabah erkenden, Brad'e Noel hediyesini vermeye gittim. Evinin arkasında, onu bir çocukla yakaladım!
And then every night I went to my room and wrote to him and he answered me.
Ve sonra her gece odama gittim ve ben yazdım o cevapladı.
I went to persuade him, father.
Onu ikna etmek için gittim, baba.
Then, I went to look for Jung Gil and asked him to return the money.
Sonra Jung Gil'e gidip parayı vermesini söyledim.
I went to persuade him, father.
Onu ikna etmeye gittim.
Then I went to the edge of the sink... and looked over at him.
Sonra lavabonun kenarına geçtim ve ona baktım.
I danced for him, he went to pieces.
Ona dans ettim, parçalara ayrıldı.
Did I tell you I went to see him in New York?
Onu görmeye, New York'a gittiğimi söylemiş miydim?
When he went to college, I encouraged him to borrow - my surrogates whenever he wanted.
Üniversiteye gittiğinde, istediği zaman suretlerimi ödünç almasına izin verdim.
i went shopping 18
i went 167
i went for a walk 44
i went home 97
i went too far 34
i went inside 19
i went to the bathroom 21
i went to 26
i went to college 32
i went over there 16
i went 167
i went for a walk 44
i went home 97
i went too far 34
i went inside 19
i went to the bathroom 21
i went to 26
i went to college 32
i went over there 16