If he's not here tradutor Turco
299 parallel translation
It's not even enough if he comes here and bows to you, but how dare he tells you to come or go?
Size gelip baş eğmediği yetmedi bir de ayağına nasıl çağırır?
What's it doing here if he's not coming back?
Geri gelmeyecekse burada ne arıyor?
Look here, Wilson, if he's not Charles Rankin, we should be able to expose him without too much difficulty.
Eğer Charles Rankin değilse, bunu öğrenmemiz çok zor değil.
He must have been unavoidably detained somewhere. If he's not here in a few minutes I'll issue a bench warrant and forfeit his bail.
Biryerlerde gözaltına alınmış olmalı 5 dakika içinde burada olmazsa eğer yakalanma kararı alıp, kefaletini kaldıracağım.
- If he's not here tomorrow, I'm going.
- Yarın da gelmezse, işi bırakacağım.
Because if he's not here when Miller comes, my hunch is, there won't be any trouble, not one bit.
Çünkü Miller geldiğinde burada olmazsa içimden bir ses, bir problem çıkmayacağını söylüyor.
We are here, my captain, with your permissión to see that the prisoner does not try to escape. For if he did you would shoot him in the back. Is that not so?
Mahkumun kaçmamasını sağlamak için buradayız, çünki kaçmaya çalısırsa onu arkadan vurursunuz.
What if he's not here?
- Ya burada değilse?
And, if it's not too inconvenient, perhaps he could stop here on his way out.
Ve, eğer çok uygunsuzsa, belki çıkarken buraya uğrayabilir.
What if he's not here?
Ya o burada değilse?
There's another thing now if we're all going to be in here three or four days, close together like it might be a good idea if a certain party, not to mention no names was to do what he said he'd do.
Bir şey daha var. Hepimiz üç dört gün burada burun buruna kalacaksak... ismi lazım olmayan birinin yapacağını söylediği şeyi yapmasında... fayda var.
George says that if he's not here by 8, we're to begin without him.
George, saat 8'e dek gelmemişse sofraya onsuz oturmamızı istiyor.
I know we're not supposed to get ahead of the evidence here, but if he's not guilty...
Biliyorum ki, bizim burdan bir şey bulabileceğimizi düşünmemişti, ama adam suçlu değilse...
My husband goes crazy if he's not here when he gets home.
Köpek kaçarsa kocam çok sinirlenir!
If I know him, he's not going to stop here.
Eğer onu tanıyorsam, bunun peşini bırakmaz.
Go inside and think about if he's here or not.
İçeri gidip burada mı, değil mi diye bir düşünün.
Sergeant, I have a gravely wounded man here if he's not dead already.
Çavuş, arabada ağır şekilde yaralanmış biri var tabii, çoktan ölmediyse.
Well, he's got enough sense not to come back here but if you get in touch with him, try and talk him into going back because it'll be a whole lot easier on him.
Buraya dönmeyecek kadar akiIli ama onunla temas ederseniz, oraya geri dönmeye ikna edin çünkü bu durumunu çok daha kolaylastirir.
If he's not here before 7 : 00, it's going to be too late.
Eğer 7'den önce burada olmazsa çok geç olacaktır.
Madam, out here it's the fit that survive... and if that creature of yours cannot select his own cows... he is not fit to live here.
Bayan, eğer bu yaratık kendi ineğini seçemezse burada yaşaması uygun olmamakla birlikte, buranın dışında hayatını sürdürmesi uygundur.
If he's not here, I don't know where he is.
Burada yoksa nerede olduğunu bilmiyorum.
He's not going to feed the children if we sit here with our hands in our laps.
Biz ellerimiz kucağımızda beklerken çocukları o doyurmayacak.
If he's here to challenge, he's not in it for the cash
Sanırım buraya para için gelmemiştir!
And how did you get into his flat if he's not here?
Peki, o evde yokken dairesine nasıl girdin?
If he's not here, he can't be far.
Burada değilse, fazla uzağa gitmiş olamaz. Onu yakalayacağız.
Listen, if he's not back here by eleven o'clock... we'll go out and meet him, ok?
Saat 11'e kadar gelmezse onu bulmaya gideriz, tamam mı?
If he's not on the case, what's he doing here?
Artık bu davada değilse burada ne yapıyor?
He's gone. - Must be in Bissau. If he's not here, it has to be one or the other.
- Eğer burada değilse, Bissau'da olmalı.
If he's a friend, you must know whether he's still here or not.
Madem dostun, hâlâ burada olup olmadığını bilmen gerekirdi.
Now, I don't care if you tell him you love him, but he's not your family, your family is here.
Onu sevdiğini söyleyebilirsin ama gerçek ailen burada.
I can't watch any TV because if he's not asleep and I turn it on then he's straight out here.
Eğer çocuk uyumuyorsa, hiç televizyon izleyemiyorum geldiğinde hemen açıyorum.
If he's not here in 10 sec, I blow your ass!
Eğer 10 saniyede gelmezse kıçını patlatırım!
If he comes back tomorrow, he's not going to find me here!
Yarın geri gelirse, beni burada bulamayacak!
Because my boyfriend's gonna be back any minute and if I'm not here he'll kill me.
Çünkü erkek arkadaşım birazdan gelicek ve burda bulmassam beni öldürür.
Martin's not even sure the guy can come down here. - Yeah, but if he does?
Martin adamın geleceğinden emin bile değil.
If he's not here in 31 / 2 minutes, the Sultan will cut off my head.
Eğer 3,5 dakika içinde burada olmazsa, Sultan başımı kesecek.
I have no idea if he's here or not, but you'll have to leave the club.
Burada olup, olmadığını bilemem ama kulübü hemen terk edeceksiniz.
Otherwise he was as you see him here, in a metaphorical, if not physiological, equivalent of sleep.
Onun dışında buradaki gibiydi. Benzetmek gerekirse fizyolojik olmasa da bu bir uyku, hatta ölüm haliydi.
What's he doing here if he's not Peter Pan, huh?
Peki burada ne işi var?
Leo's just so upset with you right now that... We just think it would be best if you're not here when he wakes up.
Biz yalnızca düşündük ki, eğer o uyandığında burada olmazsan çok daha iyi olacak.
And if he's not here in 10 minutes, his mother will be delivered into the hands of the lord in his absence.
Onu hiç görmedim ve eğer 10 dakika içinde burada olmazsa... Annesinin cenazesi, o olmadan yapılacak.
If he's here on Monday, you're not.
Eğer pazartesi o burada olursa, sen gidersin.
If he's not here, he's not here.
İsmi burada yoksa, yok demektir.
If that kid knows anything, he's not talking or I wouldn't be here.
Çocuk bilse bile konuşmadı, yoksa burada olamazdım.
If he's not here when I turn around, I'll go home with you.
Arkamı döndüğümde hala gelmemiş ise, eve seninle dönerim.
- No, he's not, you moron. If he were dead, he would not be here.
Eğer ölseydi o burada olmazdı.
If he sees I'm not here, my daughter's dead.
Burada olmadığımı görürse, kızım ölür.
No... If Lorit's dead... he's not buried here.
Hayır eğer Lorit öldüyse burada gömülü değil.
No. lf we shut down the program, we'd know if he's here or not.
Hayır. Eğer programı kapatacak olursak, burada olup olmadığını öğrenebiliriz.
I don't care if it's King-fucking-Kong, he's not coming in here, not today.
Siktigimin King-Kong'u olsa bile umrumda degil. Biz isin içindeyiz... ve yaniliyorsam düzelt, ama o bir is. buraya gelmiyor, bugün degil.
Well, if Dim stays he's gonna need me here. He's not fully trained.
Eğer Dim kalırsa bana ihtiyacı olacak.
if he's still alive 35
if he's alive 49
if he's smart 25
if he's lucky 18
if he's innocent 26
if he's telling the truth 16
if he's here 40
if he's right 17
if he's not 30
if he's there 16
if he's alive 49
if he's smart 25
if he's lucky 18
if he's innocent 26
if he's telling the truth 16
if he's here 40
if he's right 17
if he's not 30
if he's there 16
if he's dead 32
if he's 16
if he's in there 17
if he's not there 17
he's not here anymore 22
he's not here 947
he's not here now 24
he's not here right now 52
he's not here yet 34
not here 1304
if he's 16
if he's in there 17
if he's not there 17
he's not here anymore 22
he's not here 947
he's not here now 24
he's not here right now 52
he's not here yet 34
not here 1304
if he hadn't 19
if he didn't 28
if he 47
if he dies 138
if he wins 28
if he knew 26
if he does 148
if he was 62
if he finds out 37
if he doesn't 87
if he didn't 28
if he 47
if he dies 138
if he wins 28
if he knew 26
if he does 148
if he was 62
if he finds out 37
if he doesn't 87