In french tradutor Turco
3,068 parallel translation
I don't know how to say that in French.
Fransızca nasıl dendiğini bilmiyorum.
- I speak and think in French.
- Fransızca düşünüp konuşuyorum.
I suspect not, sir. Deletran is a grammatically incorrect way of saying "from the train" in French.
Korkarım değil. "Deletran", Fransızca "trendeki" demenin dil yapısı bozulmuş hâli.
Let's talk in French, then?
- O zaman Fransızca konuşalım. - Fransızca mı konuşmak istiyorsun?
[IN FRENCH]
Paris'te nedir durum?
[IN FRENCH]
Paris'te aksanın ne kadar güzel olursa olsun seni görmezden gelirler.
So you'll have to do it all over again in French, Italian and Mandarin.
- Yani hepsini Fransizca, Italyanca ve Cince bastan yapman gerekiyor.
It means "open the door" in French.
Ben iyi görünmeye çalışıyorum.
In French, boy.
Fransızca konuş, evlat.
We have a pop quiz in French?
Fransızca'dan sınav mı var?
The French Secret Service stopped getting intelligence briefings from Boorman in early 2010.
Fransız Gizli Servisi 2010 un başlarından itibaren Boorman'dan istihbarat almayı bırakmış.
There is disapproval in Marseille of your collaboration with the French.
Marsilya'da Fransızlarla işbirliğine şüpheyle bakılır.
This is the Free French Radio in London.
Burası Londra. Özgür Fransa radyosu.
The success of Operation Torch was aided by French Resistance units joining the Allies in the war against Hitler.
Fransız direnişçi gruplarının sayesinde gerçekleşen bu operasyon sonunda Anglo-Saksonları ikna etti.
In his speech, General de Gaulle hailed the Free French Forces for their courage and determination.
General De Gaulle ve özgürlükçü Fransızlar, cesaretiniz ve kararlığınız için sizi kutlarım.
The French won't know us in Montreal.
Montreal'deki Fransızlar bizi tanımazlar.
'Pooja Poonam,'an Indian servant, who does not speak a word of French...'is hired at the home of Henri Fiori, a great writer in search of inspiration.
Hint hizmetkarı 'Pooja Poonam, tek kelime Fransızca bilmez ve...'ilham arayışındaki büyük bir yazar olan Henri Fiori'nin evinde işe girer.
No doubt, from the time the French always interested in art.
Şüphesiz ; yeter ki Fransızlar sanatla ilgilensin.
Too bad we don't get the words. They're in French.
Ama maalesef bazı kelimeleri yakalayamadık.
As well as the Spanish and French mercenaries who have since been called to fight each other in the war over Naples.
Ya taht için Borgia'dan başka bir isim duyarsam? O zaman Gacet ile irtibat kuracaksın.
Then at least three French troops met my blade and I don't know how many died in the munitions fire I set.
Ya da Ruh onu bulmuş.
The French infantry, Gascon mercenaries, Orsini bravi were, to a man, cut down before they could lower their visors. - Where is King Louis? - In retreat.
Keçi kanı ve dövülmüş deniz kabuklarıyla yapılmış bir iksirin tedavi olduğuna inanan köylü cahillerden değil.
There are many in the French court who fear a della Rovere papacy.
Fransız mahkemesinde della Rovere'nin papa olmasından korkan birçok kişi var.
We remain strident in our resolve to repel a French attack.
Fransız saldırısını püskürtürken sert ve acımasız olacağız.
The French fleet has arrived in Genoa ahead of the Neapolitans,
Fransız donanması Genova'ya Napolililerden daha önce gitmiş.
And tell King Ferdinand that this French advance puts his dear niece, Maria Enriques in the path of danger.
Ayrıca Kral Ferdinand'a de ki bu Fransız ilerlemesi sevgili yeğeni Maria Enriques'i tehlikeye atıyor.
I wonder if the way to defeat the French is to let them advance deep into the Papal States and then to cut off the re-supply lines, here, in the forest.
Fransızların, Papalık Eyaletleri'nin içlerine kadar girmelerine izin versek sonra tedarik kaynaklarını ormanda kessek Fransızları yenebilir miyiz acaba?
Hey, little twerp with the French accent says he hasn't seen Andre or Kate, and neither has registered for a room in their name.
Fransız aksanlı küçük ahmak Andre ya da Kate'yi görmediğini söylüyor. Kendi isimlerine oda kaydı da yok.
The French government thought they had a Bermuda Triangle on their hands, so at first they sent in scientists.
Fransız hükümeti karşılarında bir bermuda üçgeni olduğunu sandı, - bu yüzden önce bilim adamları gönderdiler.
The French cannon may be useful to batter the gates of Rome, or to blow the walls of Lucca to the heavens, but meet them in the open field, and what use are their cannon there?
yada cennet Lucca'nın duvarlarını havaya uçurmaya yarayabilir ama onlarla açık alanda karşılaşırsak, orada cannon topları ne işe yarayacak?
Yeah, someone should really tell B.Y. These things come in frozen french fry form!
Birisinin B. Y.'ye bunların taş gibi olduklarını söylemesi lazım.
The French believe Djem was poisoned.
Fransızlar Cem'in zehirlendiğini düşünüyor.
Just as 30,000 Venetian soldiers move in concert with King Ferdinand's army to attack the French by land and sea, you suddenly arrive to announce Milan's change of allegiance.
Tam da 30,000 Venedikli asker Kral Ferdinand'ın ordusuyla Fransızlara karadan ve denizden saldırmak için birlik içinde yürürken birden gelip Milan'ın müttefiklikteki taraf değişikliğini duyuruyorsun.
The French must be finished, for Lord knows the Sforza only join the side which holds victory in its grasp.
Fransızların işi bitmiş olmalı. Zira Tanrı bilir, Sforza ancak galip gelecek tarafa katılır.
General de Cordova intends to execute all the French mercenaries remaining in the city, unless his Holiness deems otherwise.
General de Cordova şehirde kalan Fransız paralı askerlerini öldürmeyi düşünüyor. Cenapları başka yönde bir istekte bulunmazsa tabii.
The French cur dares lie in my bed?
Fransız iti yatağımda yatmaya mı cüret ediyor?
And the man detained in Immigration grew a moustache, but Ian decided not to allow him into the country... as he was French.
Göçmen bürosunda tutulan adamın bıyıkları uzadı ancak Ian, adam Fransız olduğu için ülkeye girmesine izin vermedi.
Alex ended up in a French hospital, and I barely escaped.
Alex kendini bir Fransız hastanesinde buldu ve ben de son anda kaçtım.
This lovely two-toned brushed-steel model boasts a white velvet interior in a French fold design, eternal rest adjustable bed, and matching pillow and throw.
Bu iki renkli enfes tabutumuzsa zımparalanmış çeliktendir. Fransız tarzı, harikulade beyaz kadife iç yüzeyi ebedi istirahatgahındaki ayarlanabilir yatağı ve yastık-örtü uyumuyla bir numaradır.
He's in my French class.
Beraber Fransızca dersi alıyoruz.
She is wanted by the French police for murder in Normandy 10 months ago.
On ay önce Normandiya'daki bir cinayet nedeniyle Fransız polisi tarafından aranıyordu.
In school, they learn English and the French. Turkish at home.
Okulda İ ngilizce ve Fransızca öğreniyorlar evde de Türkçe.
Miss French-Toast? She rubbed it in to sabotage our date.
Kesin bize sabotaj yapmak için sürdü.
Well, how do you say in French, "that's nice"?
Ben yokken neler oldu anne?
Meanwhile, British and French governments are in close discussion in an attempt to resolve the crisis immediately.
Bu arada, İngiliz ve Fransız devletleri, bu krizi derhal çözmeye ilişkin kapalı bir müzakere gerçekleştiriyorlar.
The West is on the edge of victory over Soviet colonialism in Budapest while joint French and British action is stoking the flames of Western Colonialism in Egypt.
Fransız ve İngiliz ortak hareketi Mısır'daki batı sömürgeciliğini ateşlerken, Budapeşte'deki Sovyet... sömürgeciliği üzerinden, Batı zaferin eşiğinde.
In high school... french club, chess club, drama club, Band, jazz band, marching band, student council, Editor of the school paper, french club...
Lisede, fransız kulübünde, satranç kulübünde, tiyatro kulübünde grupta, caz grubunda tören bandosunda, öğrenci konseyinde okul gazetesinde, fransız kulübünde...
And I've got french toast in the back, so play nice.
Ve benim de arkada fransız tostum var, o yüzden kibar olun.
Each hour, the Colonna, the Orsini, and the French become more entrenched in Marino.
Geçen her bir saatte Colonna, Orsini ve Fransızlar Marino'da daha da kemikleşiyorlar.
Your Highness bears all the vigour of the French race in his person.
Majesteleri tüm Fransız asaletini taşıyor.
I'm sitting in a traffic jam, in London, and a Frenchman tried to cycle between the pavement and my car and after he'd removed most of the paint with the brake handle thing, he came round to the driver's door to tell me off in that silly accent French people have.
Ve Fransızın biri kaldırımla arabamın arasından geçmeye çalıştı. Fren tutamaklarıyla boyayı kazıdıktan sonra sürücü tarafına dolaşıp Fransızların aptal aksanıyla beni azarladı.