English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ J ] / Just go inside

Just go inside tradutor Turco

338 parallel translation
Let's just go inside.
İçeri gidelim.
Just go inside and get your wardrobe assignments.
İçeri girip kostüm görevlerinizi alacaksınız.
Let's just go inside.
Gel içeri girelim.
Just go inside and wait there.
Sadece kulübeye girip bekle.
So I'll just go inside while you settle it with Mr. Cobb.
Sen Bay Cobb ile onu oyalarken ben içeride olacağım.
- Let's just go inside.
- İçeri girelim.
Let's just go inside.
Hadi içeri geçelim.
I'm afraid it is, so let's just go inside, and have Prakha Lasa straighten out this mess.
Korkarım ki oldu. hadi içeri gidelim ve Prakha Lasa'ya bu karışıklığı düzelttirelim.
Just go inside.
Hadi, içeri girin!
Just go inside.
Sadece içeri gir.
Just go inside, will you?
İçeri girer misin lütfen?
Just go inside.
Hemen çı k ve evine gir.
Let's just go inside.
Şimdi içeri girelim.
Can't we just go inside the portal and push Craig out?
Geçide girip Craig'i dışarı atsak olmaz mı?
Just go inside.
Haydi gir.
Don't look, just go inside.
Bakma, sadece içeri gir.
Let me just go inside, tell my family where I am going.
Tamam. Gidip aileme nereye gittiğimi söyleyeyim.
I'm serious. I think we should just go inside and watch some TV.
Ben ciddiyim. Bence içeri girip biraz TV izlemeliyiz.
Let's just go inside...
- İçeri girelim- -
Just go inside, down the stairs, make a left... and the headmaster's office is at the end of the hall.
İçeri girin, merdivenlerden aşağı inin, sola dönün Ve müdürün odasını koridorun sonunda bulursunuz.
You can't just go inside.
Elini kolunu sallaya sallaya giremezsin.
Look, I think I should just go inside, okay?
Bak, sanırım içeri girsem iyi olacak, tamam mı?
We just have to hold on now and not go soft inside... stick close together the way we started out.
Sadece dayanmalı, yumuşamamalıyız. - Birlikte, aynı başlangıçtaki gibi.
Well, I'm going to go inside and sit down and just think quietly... about all those lovely paintings.
Evet, içeri girip oturacak ve yalnızca, o harika resimleri sakin kafayla düşüneceğim.
If we're only just going to be spectators to the next killing, we might as well go inside and wait with the others.
Eğer bizler sıradaki cinayete sırf izleyici olarak kalacaksak bari içeri girelim ve diğer arkadaşlarla beraber duralım.
Uh, I just came out to say hello and go back inside now.
Sadece merhaba demek için çıktım ve şimdi içeri dönüyorum.
So we gonna first, we'll go inside, right? Then we just talk a little.
İlk önce içeri gireceğiz.Sonra biraz konuşuruz.
Just give me a minute to sneak back inside, and you can go pick up Charlie and no one will be the wiser.
Bir dakika içinde tekrar içeri sızarım. Sen de Charlie'yi alırsın. Kimse bir şey anlamaz.
I'm just asking you to give me a chance... to let me remember what happened. Let me go inside that ship... please.
senden sadece ne olduğunu hatırlamam için bir şans istiyorum... o gemiye gitmeme izin ver...
Okay, I'm just gonna go inside now... and I'll see you later.
Tamam, sadece içeri gideceğim... sonra görüşürüz.
It's just that I get this yucky feeling inside, and the only thing that'll make it go away is television.
Sadece içimde bu berbat duygu var, ve yokolmasını sağlayan tek şey televizyon izlemek.
Actually, I requested this because just the other day, I saw the school bus go by and I felt what every mother feels deep inside :
Aslında bunu isteme sebebim şu Geçen gün yolda bir okul servisi gördüm ve bütün annelerin yürekten hissettiği şeyi hissettim :
You just stick that guitar in the closet... next to your shortwave radio... your karate outfit, and your unicycle... and we'll go inside and watch TV.
Sadece al şu boktan gitarını radyonun yanındaki sandığa koy karate kıyafetlerinin ve sirk bisikletinin hemen yanına..... sonra da gel içeri tv seyredelim.
If you don't get sex pretty soon... what'll happen is your dick will just get smaller and smaller and smaller... until eventually it'll just shrivel up, go up inside your body... and then what do you have?
Eğer yakın zamanlarda biriyle sex yapmazsan. Şeyin küçülecek, küçülecek, küçülecek ve sonunda kıvrılıp vücuduna girecek. Ve sonra neye sahip olacaksın biliyor musun?
Let's just go back inside and, and...
Sadece içeri geri dönelim ve...
Just to be on the safe side, I think you should go inside.
Güvenli bölgede olma açısından içeri girsen iyi olur diye düşünüyorum.
? Inside here should be just like the music box. Go on inside and see.
Ana kontrol bilinmeyen fonksiyonları yönetirken çember uyumanı sağlayacak aynı frekansları yolluyor.
Hey, darlin', just go back inside.
Haydi tatlım içeri gir.
Let's just go back inside.
Hadi, sadece içeri gidelim.
I just think you should go inside.
- Hayır. Bence eve girmelisin.
You want me to go inside and just... sit down on the couch in front of the TV..... and drink beer until I fall asleep, and maybe repeat the whole thing again tomorrow?
Benden, içeri girip televizyonun önündeki kanepeye oturmamı sızıncaya kadar bira içmemi ve aynı şeyleri ertesi gün de tekrarlamamı mı istiyorsun?
THESE TYPES OF BOOKS JUST MAKE ME THINK OF ALL THE CRAP THAT CAN GO WRONG INSIDE YOU.
Bu tarz kitaplar, içimizde ters gidebilecek her türlü pisliği düşünmeme neden oluyor.
Let's just go back inside and start over, OK?
Ve baştan başlayalım tamam mı?
Why don't you go inside. - You just told me I couldn't.
- Giremeyeceğimi söylemiştin.
Let's go inside, just enjoy our evening.
- İçeri geçelim mi? Gecenin tadını çıkartırız.
Inside, outside, high, low, just nowhere to go.
İçeriden, dışarıdan, yukarıdan, aşağıdan, ama gidecek yeri yok.
Why not? Well, now, every time you go past an old bookstore, you're gonna have to go inside to see if it's there. This is just wrong.
Şey, şimdi, ne zaman eski bir kitapçının önünden geçsen, içeri girip bunun orada olup, olmadığına bakacaksın.
Let's just go back inside.
İçeri gireCeğiz.
Just go back inside, have yourself a big 40, just party.
Herşey yolunda. İçeri girin ve partinize devam edin.
Let's just go back inside.
Hadi içeri girelim.
I'll go inside and watch the tape, just for a few seconds.
Eve gidip videoyu seyredeceğim, bir kaç saniye sadece

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]