Just words tradutor Turco
2,041 parallel translation
Well... they are just words.
Pekala... Sadece kelimeler
I mean, they're just words, But when you write them down, When you etch them in stone...
Yani onlar sadece kelime ama onları yazdığında taşa kazıdığında...
The legislation are not just words, if we overlook the law is for the people, then the Legislation would lose its fundamental significance.
Eğer bizler kanunları dikkate almazsak, kanunların en önemli manasını kaybederiz.
This is just words to me now.
Bu artık benim için sadece bir yazı.
It's just words, Boy.
Bunlar sadece sözcük Boy.
You see, Johnny Boy, I need to know that you understand that apologies are about more than just words.
Gördüğün gibi Johnny, bizim özür anlayışımız sadece kelimeleri içermiyor.
It's all just words, words, words.
Sadece kelimeler, kelimeler, kelimeler.
I just-I just want to say a couple of words.
Sadece birkaç şey söylemek istiyorum.
The reason for me being so different from everyone was defined in just two words Asperger's Syndrome.
Beni diğerlerinden farklı kılan bu iki kelimeydi Asperger Sendromu.
And all this just because of one man... whose name is Rizvan Khan... and who, in his own words, is not a'terrorist'...
Ve tüm bunlar onun sayesinde oldu... Rizvan Khan... Yani kendi deyimiyle'bir terörist değil'...
Which just leaves the small matter of your final words.
Evet böylece geriye son sözlerini söylemek kaldı.
There's just no words.
Etseniz de etmeseniz de umurunda olmaz.
You just used one of the two words... that should be deleted from every true fisherman's vocabulary.
Bütün gerçek balıkçıların sözlüğünden silinmiş olması gereken iki kelimeden birini kullandın.
If I could just say a few words to all of you friends of Fallen Mill, both big and small.
YıkıIan Değirmen'deki büyük küçük her dostuma izninizle birkaç şey söylemek istiyorum.
We just wanted to have a few words with you, if that's okay.
Sakıncası yoksa sizinle biraz konuşmak istiyoruz.
She seemed to be having words with one of the other passengers just before it happened, and now it looks like they're all keeping an eye on him.
Olay gerçekleşmeden önce, yolculardan biriyle konuşuyordu şimdi de görünüşe göre, göz altında tutuyorlar.
Just say the words!
Sadece senaryoya devam et!
Just the really filthy words like that.
Çok terbiyesiz şeyler bunlar.
I'll summon the bird, you say the words and perform the sacrifice, just like I told you.
Kuşu çağıracağım sen de sözleri söyleyip anlattığım şekilde kurban edeceksin.
- just to build herself back up. - ln other words, your polar opposite.
- Diğer bir deyişle, senin tam tersin.
This guy, He's just secreting words Out of the front of his head.
Çocuk kelimeleri ağzından gizleyerek çıkarıyordu.
Just sprinkle in a few words during the conversation...
Sadece konuşmanın arasına bir iki tane serp...
Its just - half the time its a struggle to get more than two words out of you.
Sadece senden iki kelimeden daha fazlasını duyabilmek için umutsuzca bir çabaydı.
It's just a bunch of words randomly shoved together.
Yan yana gelmiş bir iki kelime sadece.
We thought if you'd just have a few words with her, get her motivated.
Biz de düşündük ki, onunla biraz konuşsan, biraz motive etsen.
I'll just say two words. Bra-vo.
Yalnızca tek bir şey diyeceğim.
If you would allow me now just to offer a few private words to those of us that are fortunate enough to be here now.
Şimdi bana izin verirseniz, şu an aramızda olma şansı bulamayanlar adına birkaç güzel kelime sarf etmek istiyorum.
I have just now returned from the promised reunion With ovidius'son, And would have words with a man seen in your house.
Az önce Ovidius'un oğluyla sözleşilen buluşmadan döndüm ve senin evinde görülen bir adamla ilgili sözler var.
This could be so much less painful if you just said the fucking words.
Lanet olası kelimeleri söyleseydin daha az acı verici olabilirdi.
Just say the right words, please.
Sadece doğru sözleri söyle lütfen.
I'm not very good with words. Can you just look at me when I'm speaking to you?
Yiyemediğinde yüzünü görmelisin.
Just two words.
Sadece iki kelime.
Just a few words as if fallen from his mouth, extolling the virtues of the House of Batiatus.
Onun yazdıklarını okuyormuş gibi yapacaksın Batiatus Hanesini övecek şeyler söyleyeceksin.
An oath's just words, Aliena.
Yemin sadece laftır Aliena.
We can't impound a life time's love in just three words of I love you.
Seni seviyorum biz sadece iki kelime için hayata tutunamayız.
It's not good faith just because you use the words "good faith." Stonewalling is stonewalling.
Bu, iyi bi kader değil.. ne olursa olsun
It explains everything in just the right words.
Her şeyi doğru kelimelerle açıklayacaktır.
I, uh, just want to say a few quick words. - Okay.
Söylemek istediğim bir kaç şey var da.
Is it just me, or is that a strange choice of words?
Bana mı öyle geldi yoksa garip kelime seçimi miydi bu?
There you are. Yes, to the best of my memory, Mr. Gardner, I said the words you just there quoted.
Evet, hatırladığım kadarıyla Bay Gardner biraz evvel okuduğunuz kelimeleri söyledim.
Because I just want to say a few words about the birthday girl.
Çünkü doğum günü kızı hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
So in other words, it's just gonna be another piece of junk gathering dust on your shelf?
Başka bir deyişle, bu da rafındaki diğer değersiz şeyler gibi tozlanmaya yüz tutacak.
That's just saying whatever you want it to say, it's just us expressing ourselves without any words or format, you know, not formalising the sound we make.
Bu sadece her ne istiyorsan onu söylüyor sadece kendimizi kelimeler ya da belli bir format olmadan anlatma şeklimiz bilirsin, yaptığın müziği kalıba sokmuyorsun.
Bye... Good schools. That's what all of us want, but sometimes I wish someone would tell me just what these words mean.
güle güle... iyi okullar..
So not just can they read the words on the page with fluency?
Yani yalnızca bir sayfadaki kelimeleri akıcı bir biçimde okuması değil?
Sometimes I don't even get words, I just get stars.
Bazen o bile olmaz, sadece yıldız ver derler.
And the words : honor, integrity, dignity, commitment they were not just adjectives with Pat Tillman they were realities in his life and that came through very loud and clear.
Şeref, doğruluk, asalet, sadakat bunlar Pat Tillman için sadece sıfat değildiler onun hayatının gerçekleriydiler ve çok açık ve seçik görülebiliyordu.
that's funny, because you just used one of the words Ted just said.
Bu gerçekten komik, çünkü Ted'in kullandığı... kelimelerden birini kullandınız.
- ( man chuckles ) - not because I didn't hear it, But I just want to savor the words.
Duymadım diye değil, kelimelerin tadını çıkarmak istediğimden.
Just two words - -
Sadece iki kelime.
Check out my wife here. Her nipples got hard Just at the combination of the two words :
Channing ve Tatum kelimelerini bir arada duyunca bile meme uçları sertleşiyor.
words 313
words to live by 22
words like 23
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
words to live by 22
words like 23
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just breathe 514
just relax 1151
just me 553
just go 1748
just be yourself 145
just talk to me 109
just bear with me 31
just let it be 17
just kidding 689
just be honest with me 16
just like that 1429
just answer the questions 19
just go 1748
just be yourself 145
just talk to me 109
just bear with me 31
just let it be 17
just kidding 689
just be honest with me 16
just like that 1429
just answer the questions 19
just be nice 17
just a little 454
just be patient 84
just eat 44
just a man 25
just a joke 49
just us 261
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43
just a little 454
just be patient 84
just eat 44
just a man 25
just a joke 49
just us 261
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43