Let yourself go tradutor Turco
408 parallel translation
I want you to drink let yourself go, live and let live.
Biraz içip güzelleşmeni istiyorum, herşeyi unutup, hayatın keyfini çıkar.
Let yourself go.
Kendinizi toparlayın.
Once you let yourself go, you can't stop.
Bir kez başlanınca, durulamaz.
Afraid of what you might feel if you let yourself go.
Kendini koyverirsen hissedebileceğin şeylerden korkuyorsun.
If you'd let yourself go, you'd be just as entertaining as the rest of us.
Eğer birazcık rahatlarsanız siz de en az bizim kadar eğlendirici olabilirsiniz.
- You may let yourself go with me.
- Yanımda rahat olabilirsin.
Why don't you just relax and let yourself go?
Şöyle kurulup kendini bir rahatlatsan?
- To let yourself go to seed?
- Kendini çocuk sahibi olmaktan mahrum mu bırakacaksın?
You let yourself go. I don't.
Oysa senin bir işsiz olduğunu düşünüyorum.
And if you let yourself go, you can forget about women.
Ve yorumu kendine bırakıyorum, Kadınlar bunu aynen böyle düşünür.
Makes you wonder sometimes how far you might let yourself go.
İnsan bazen kendisinin ne kadar ileri gidebileceğinin farkında olamıyor.
To let yourself go and follow the wind or a star, maybe even a dusty old rainbow?
Kendimizi serbest bırakmak bir rüzgara veya yıldıza takılmak belki de tozlu eski bir gökkuşağına?
Look, dummy, don't let yourself go.
Bak dostum, hemen bırakma kendini.
Let yourself go.
Bırakın kendinizi.
You know that you've let yourself go
Biliyorsun kendini kaybetmene izin vedin
I hit the jackpot, yes, I know You've let yourself go
Büyük ikramiyeyi kazandım biliyorum kendini kaybetmene izin verdin
And let yourself go
Ve kendini kaybet
Then why did you let yourself go?
Öyleyse, neden rahatlamıştın?
Uh, you've got to just let yourself go, You know, be soft and yielding.
O zaman kendini bırakıp yumuşak ve uysal ol.
You shouldn't Let yourself go Like that.
Böyle gitmesine izin vermemelisin.
Let yourself go.
Kendini rahat bırak.
You let yourself go, you allow yourself to be carried along :
Kendini koyveriyorsun, akıntıya bırakıyorsun kendini :
Let yourself go.
Rahatla.
- Let yourself go.
- Kendini rahat bırak.
You let yourself go.
Kendinize bakmıyorsunuz!
Just let yourself go and look at the light.
Kendini bırak ve ışığa bak.
Let yourself go down deeper.
Daha derinlere in.
Just let yourself go.
Sadece kendini teslim et.
They make a big fuss, just let yourself go.
Yaygara koparacağına, sadece kendini bırak.
Just let yourself go...
Rahatla...
You mustn't let yourself go.
Kendini bırakmamalısın.
After all I've done for you... let's me jump in there alone. Do you realize that after I'm gone... that you will just go on living by yourself?
Ben ölünce yalnız kalacağının farkında mısın?
You are a prize for any woman. If you'd ever let go of yourself.
Sen her kadın için bir ödül olurdun, böyle kasıntı olmasaydın.
"Susanna Foster, are you mad to let a great, strong girl like that go... when you need someone yourself on the farm?"
"Susanna Foster, tarlada birine ihtiyaç varken böylesine harika ve güçlü bir kızı deli misin de gönderiyorsun" dedim.
I let you do it, you go out there and blow yourself to blazes... what's your family gonna say, hmm?
Bunu yapmanıza izin veririm, oraya gider ve kendinizi havaya uçurursanız aileniz bu işe ne der?
Pull yourself together and I'll let you go.
Kendini toplarsan, bırakırım.
I wouldn't let you go down there by yourself.
Ta oraya bir başına gitmene izin vermem.
Let's go in and make yourself comfortable.
Gel, rahat bir şeyler giy.
Then let's go. You're not committing yourself by going inside.
İçeri girmekle bir şey kabul etmiş sayılmazsın!
Now, let go of my hand and swing yourself around.
Şimdi, şimdi elimi bırak ve kendini o tarafa at.
I can't let you go by yourself.
Tek başınıza giremezsiniz.
You go downtown, circulate around, let yourself be seen, and just don't let on that you suspect anything.
Kasaba merkezine gidin, etrafta dolaşıp insanlara görünün... ve bir şeyden şüphelenseniz dahi hiç kimseye çaktırmayın.
If you continue like this, by the time you're 21, you're going to... You're too lovely to go throwing yourself at any man... to let them take advantage of you.
Seni kullanması için kendini önüne gelen erkeğin kollarına atamayacak kadar güzelsin.
If you let things go, you may get yourself killed for it.
İşleri akışına bırakırsanız, kendinizi öldürtebilirsiniz.
Don't try to pull yourself up or I'll let go of the line.
Yukarı çıkmaya çalışma... yoksa ipi bırakırım.
You slide, you let yourself slip and go under :
Kayıyor, kendini sürüklenmeye bırakıyor, daha derine gidiyorsun :
Let's just - Your - It's your first day... and you're letting yourself go, and you know that's not good.
Şey sadece - bu sizin ilk gününüz... ve siz başbaşa kalmak istiyorsunuz ve bu iyi birşey değil.
Let yourself go.
Kendini bırak.
Cover yourself and let's go close together.
Bu şapkayı da giyin de gidelim.
Let your mind go Let yourself be free
Biraz zihnin acilsin Kendini serbest birak.
Let your mind go Let yourself be free
Letyourmindgo Letyourselfbe free
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476
go on 13820
goodbye 8643
gore 42
gonzo 57
gout 25
go ahead 10567
google 74
good night 12775
good morning 12476
go on 13820
goodbye 8643
gore 42
gonzo 57
gout 25
go ahead 10567
gomez 119
gonzalez 36
goran 103
got it 8698
good luck 6133
goro 44
good evening 5411
gold 780
goodnight 1676
golden 68
gonzalez 36
goran 103
got it 8698
good luck 6133
goro 44
good evening 5411
gold 780
goodnight 1676
golden 68