English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ M ] / Maybe it isn't

Maybe it isn't tradutor Turco

374 parallel translation
Maybe 56 bucks a week isn't much, but it's 56 bucks.
Haftalık 56 dolar çok değil belki, ama 56 dolar 56 dolardır.
Maybe it isn't true.
Belki doğru değildir.
Maybe it isn't so hard either.
Belki o kadar zor da değil.
Maybe it isn't so fine.
Belki iyi değil.
- Maybe it is, and maybe it isn't.
- Belki öyle, belki de değil.
I think maybe it isn't going to be as much of a cinch as we figured on.
Zannetiğimiz gibi basit bir görev olmayacakmış gibi.
Or maybe Paris isn't far enough. Maybe you'd like it if I went to China.
Hatta belki Paris yeterince uzak değildir, Çin'e gitmemi isterdin.
Maybe it isn't but, boy, how it helps!
Belki öyledir, ama çok işe yarar!
Maybe it isn't glamorous. I don't know... but I want to be your girl.
Belki cazip değildir, bilmiyorum ama senin kadının olmak istiyorum.
Maybe it's silly, maybe it isn't.
Belki aptalca, belki de değil.
Maybe it isn't.
Belki de kalmamıştır.
Maybe it isn't, but that's what I want to do.
Olmayabilir ama istediğim bu.
Maybe it isn't so little.
Belki o kadar az değildir.
Maybe a trumpet player isn't much to be but it's what Art Hazzard was, and that's what I am.
Bir trompetçi çok değerli olmayabilir ama Art Hazzard trompetçiydi, ben de öyleyim.
Maybe that's enough for some, but it isn't for me anymore.
Belki bu bazılarına yeter, ama artık bana yetmez.
Maybe it isn't the woman, maybe it's the sugar.
Belki kadın yüzünden değil, belki şekerdir sebep.
Maybe it isn't only the music.
Sırf müzikten olmayabilir.
Maybe it isn't my business, I don't know.
Belki de bana düşmez, bilmiyorum.
I know this isn't the most suitable time or place... but maybe it's better this way.
Çok uygun bir zaman ve yer değil biliyorum ama belki de böylesi daha iyi.
Maybe it isn't too late to make up for it.
Belkide bunları telafi etmek için çok geç kalmadık.
If it isn't stopped, it'll kill hundreds, maybe thousands!
Durdurulmazsa yüzlerce, binlerce insan öldürebilir!
Maybe he isn't too bright, but it don't look like
Belki kendisi çok akıllı değil, ama bu işte aklını kullanmak lazım.
Maybe everything will go just fine but differently from what you have in mind, anyway, the main thing is the result, isn't it?
Belki her şey iyiye gidecek ama hissettiklerinden farklı olarak... Her neyse, önemli olan sonuç, değil mi?
Since it seemed like there was no reason for killing them at all, I thought maybe the reason why there seemed to be no reason was because there isn't any reason.
Onları öldürmek için hiçbir neden yokmuş gibi göründüğü için, sandım ki, belki de hiçbir neden yokmuş gibi götünmesinin nedeni hiçbir neden bulunmamasıydı.
And maybe Peyton Place High School isn't a name that shakes the world. But it's a part of each of you forever.
Peyton Place Lisesi belki dünyayı yerinden oynatmıyor ama her birinizin sonsuza dek bir parçası.
Look, if somebody would only call for an ambulance for my wife, maybe it isn't too late.
Bakın, biri bir ambulans çağırabilir mi? Belki de çok geç değildir.
Maybe Pell did ask permission. That's possible, isn't it?
Belki Pell izin istemiştir.
Maybe it isn't all dirt.
Belki hepsi toz değildir.
MAYBE IT IS, MAYBE IT ISN'T.
Belki öyledir, belki değildir.
We could be wrong, maybe it isn't her.
Belki de yanılıyoruz. Başka bir kız olamaz mı yani?
Maybe it's ours, maybe it isn't.
Belki bizimdir, belki değil.
MAYBE IT ISN'T REALLY A FEAR. IT'S MORE JUST A SENSE OF DISQUIET,
Ne kadar uzağa gitsem, ne kadar hızlı gitsem de benden ileride oluyor.
Maybe it isn't just the house.
Belki nedeni sadece ev değildir.
Well, maybe that was true yesterday, but it sure isn't true today.
Dün belki bu doğru olabilirdi... fakat bugün doğru değil.
Well, then maybe it isn't poison ivy.
Öyleyse belki de zehirli sarmaşık değildir.
Maybe this isn't the best life, but it's all we know.
Belki bu en iyi yaşam değil, ama bildiğimiz tek şey bu.
It's almost incredible, isn't it, to think that this huge tree has walked over 2000 miles across this inhospitable terrain to stop here, maybe just to take in water before the 2000 miles on to Cape Town
İnanılmaz, değil mi? Bir düşünün, bu koca ağaç bu zorlu coğrafyada 3.000 km. Yürüdü ve yaşadığı yer olan 3.000 km.
But maybe it isn't all that meshuga.
Gene de çok saçma değil.
I don't know if I'm right to say it, maybe I should wait, maybe this isn't the right moment.
Söylemem doğru mu bilemiyorum. Belki beklemeliyim, Belki de doğru zamanı.
Yes but maybe it isn't raining in the Île de R .
Normalde kömür kullanılır.
Maybe it isn't gonna work. Maybe it won't work.
Belki işe yaramaz.
Maybe it is and maybe it isn't.
Belki öyle, belki değil.
Maybe it isn't grief at all but some sort of madness.
Belki acı değil ama bir bir tür deliliktir.
Maybe you didn't nail the geezer, but it's down to you all the same, isn't it?
Belki herifi yere sen çivilemedin, ama hepsi senin işin, değil mi?
Maybe now is a good time to have a little coffee, isn't it?
Belki şimdi küçük bir kahvenin zamanıdır, değil mi?
On a slow night we could maybe talk about it, but this isn't a slow night- - l don't think you understand who you're talking to.
Daha sakin bir gece olsaydı bunu tartışabilirdik, ama hiç de sakin bir gece değil... Kiminle konuştuğunu bildiğini sanmıyorum.
I have decided that if it isn't worth examining what we have, maybe we don't have anything.
Karar verdim ki, eğer sahip olduğumuz şey, incelemeye değer değilse belki de hiçbir şeyimiz yok demektir.
"'Cause it isn't done yet. lt needs to cook another three months maybe. "
"Henüz olmamış, daha pişmesi lazım. En azından bir üç ay daha."
Maybe it isn't the wolf's fault, Mummy.
Belki bu kurdun hatası değildir, anne.
Maybe it isn't wise to smoke at the time of quarantine?
Belki karantinadayken sigara içmemiz doğru değildir.
Maybe this isn't the best time to mention it, but when the chips are down, Blanche chokes.
Belki bundan bahsetmenin zamanı değil ama kritik zamanlarda Blanche şoka girer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]