Maybe we tradutor Turco
33,867 parallel translation
- No, but maybe we can help her.
- Olmaz ama, belki ona yardım edebiliriz.
Maybe we all just need to take a little nap.
Belki de hepimiz biraz uyumalıyız.
But maybe we can get him to the oxygen.
Ama belki de onu oksijene ulaştırabiliriz.
Maybe we can fix Cabe's trajectory by using physics.
Belki de Cabe'in gezingesini fiziği kullanarak değiştirebiliriz.
Maybe we'll go to the movies like we did last time.
Belki geçen seferki gibi sinemaya gideriz.
Maybe we should be workout partners.
Belki de beraber egzersiz yapmalıyız.
Well, maybe we do have an actress.
şey, belki bir aktrisimiz vardır.
Well, maybe we'll catch you next year if you guys are still together.
Hala birlikte olursanız belki seneye çekiliriz.
Well... maybe we should just start eating.
Belki de yemeğe başlamalıyız.
But I was thinking, if you're finished swinging at me, maybe we could just work on some holds.
Beni yumruklamak bittiyse biraz tutuş mu çalışsak diye düşünüyordum.
Mm-hmm. He give you any names that maybe we should get in contact with?
Bağlantı kurabileceğimiz bir isim falan verdi mi?
Maybe we can do it again.
Belki yine yaparız.
Now that we have it, maybe we can finally find who's responsible.
Ama şimdi elimizde olduğuna göre belki sorumlu kişiyi sonunda bulabiliriz.
Well, sir, we've been thinking since you two hit it off so well, maybe we should make it official.
- Ne olmuş ona? Bu kadar iyi anlaşıyorsunuz, işi resmiyete döksek dedik.
Maybe we should take the money- -
Belki parayı almalıyız...
I tracked it down. I thought maybe we could try it together.
Beraber deneriz diye arayıp buldum.
Maybe we could... get out the building, flag down a... a passing car or something
Belki de binanın dışına çıkıp bir arabayı falan durdurabiliriz.
Maybe we could... you know, get some food or watch something.
Belki de... yani birşeyler yemek ya da izlemek istersen.
Maybe we just need to get to know her better, have a do-over.
Belki de onu daha iyi tanımalıyız. Yeni baştan başlamalıyız.
Maybe we weren't so different after all.
Belki de çok farklı insanlar değildik.
- Maybe we'll get lucky.
Belki şansımız yaver gider.
Since this little alliance made a decision to go behind our backs. Maybe we should make a decision without them...
Madem bu ittifakla arkamızdan iş çevirmeye karar vermişler biz de onlarsız bir karar verebiliriz.
So, you know, maybe we can do it another time.
O yüzden başka zaman yaparız belki.
We were thinking that... maybe we don't do Christmas this year.
Düşünüyorduk ki... belki bu yıl Noeli kutlamayız.
I was just thinking, maybe we don't actually need to find a new way of imaging the brain.
Düşündüm de belki de beyni görüntülemenin yeni bir yolunu bulmamız gerekmiyordur.
Maybe we refine the antigen receptor.
Antijen reseptörünü düzeltebiliriz.
Well, maybe we're attracting a more polite kind of villain.
Belki de daha nazik bir suçluyu cezbetmişizdir.
Maybe we can get ahead of these sons of bitches this time.
Belki bu defa bu orospu çocuklarını yakalamayı başarırız.
Maybe we could help you remember.
Belki hatırlamana yardım edebiliriz.
When you rode by us earlier, we thought maybe you wanted to help.
Daha önce bizimle geldiğinde yardım etmek istediğini düşündük.
I could cannibalize the wiring from the nav system, and if I had some iron, maybe I could patch up the hole, but... our big problem is, we're short a couple capacitors.
Navigasyon sistemindeki kablolarla devrelerdekileri değiştirebilirim, hatta biraz demir bulursak deliği bile kapatabilirim, ama en büyük problemimiz elimizde kapasitörümüz yok.
Or maybe together we could come up with something cute.
Belki de birlikte şirin bir isim buluruz.
Maybe that's why we live longer, you know?
Belki bu yüzden daha uzun yaşıyoruzdur.
Well, uh, we were thinking that maybe whoever was responsible, perhaps they could have been a victim of gun violence, or maybe lost somebody who was close to them that would explain the motivation.
Düşündüğümüz üzere belki de bu işin sorumlusu bir silah şiddeti kurbanı olabilir, belki başından böyle bir şey geçmiş biridir, ya da bir yakınını bu yüzden kaybetmiş olabilir. Bu durum cinayet sebebini açıklar.
Maybe he knows we're sitting on the Atwood confession.
Atwood'un itirafını biliyordur belki.
- Maybe it's time we...
- Belki de artık...
So, if we're gonna live in the same place, if our families are gonna be neighbors, if my kids are gonna play with yours... maybe you should start looking at me in a different light.
Yani, eğer aynı şehirde yaşayacaksak, eğer ailelerimiz komşu olacaksa, eğer çocuklarım seninkilerle oynayacaksa... Sanırım beni farklı bir açıdan görmeye başlaman daha iyi olur.
I'd say we drove 15, maybe 20 minutes.
- Tahminen yirmi dakika kadar arabadaydım.
Maybe next time, we can all be a bit nicer to one another.
Belki bir dahaki sefere, hepimiz birbirimize biraz daha nazik olabiliriz.
Maybe this place isn't the paradise we thought it was.
Belki de burası hayal ettiğimiz cennet değildir.
Maybe there's something about the plumbing we can fix.
Belki de tesisatı onarmak için bir şeyler bulabiliriz.
Just maybe you need her, too Back when we met you were broken and wild
Belki senin de ona ihtiyacın var ilk tanıştığımızda üzgün ve çılgındın
We just figured that maybe you ran across these two at some point.
Belki de bir ara bir yerde karşılaşmışsınızdır dedik.
Maybe... can we not be so free with the word "tumor"?
Hemen tümöre bağlamamalıyız belki de, değil mi?
Maybe that was true once, but look at the people we've helped.
Belki bir zamanlar öyleydi, Ama insanlara yardım ettik bak.
Maybe there are other things we have in common.
Belki başka ortak noktalarımız da vardır.
And, um, not tonight, because we're drinking to forget about tonight, but maybe... can we get together and talk about our... two-timing alien?
- Ayrıca bu gece olmaz çünkü bu geceyi unutmak için içiyoruz ama belki bir araya gelip, bize ihanet eden uzaylımızı konuşabilir miyiz?
'Cause for a little while there, I thought maybe you were feeling weird about the fact that we kissed.
Bir süredir, öpüştüğümüz için kendini garip hissediyorsun gibime geliyor.
They thought maybe if they brought us out here, it might spark some memories, but... We should go.
Bizi buraya getirirlerse hafızan canlanabilir diye düşündüler ama gitsek iyi olacak.
At this specific moment in time, but maybe in a year, maybe in six months or maybe even a couple weeks we might have something better, right?
Tam olarak şu anda olmasa da, bir yıl sonra belki altı ay sonra, belki birkaç hafta sonra bir şeyler bulabiliriz değil mi?
- Tandy, maybe we should just crack this code on the road.
- Tandy, şifreyi yolda çözelim.
maybe we can 78
maybe we will 21
maybe we can work something out 25
maybe we could 91
maybe we can help each other 18
maybe we should 174
maybe we shouldn't 31
maybe we do 42
maybe we don't 19
maybe we'll get lucky 49
maybe we will 21
maybe we can work something out 25
maybe we could 91
maybe we can help each other 18
maybe we should 174
maybe we shouldn't 31
maybe we do 42
maybe we don't 19
maybe we'll get lucky 49