Mil tradutor Turco

The fund will make almost $ 1 billion. You'll clear $ 200 mil, Mark.

Fon neredeyse bir milyar dolar kâr edecek. 200 milyon dolar kazanacaksın.

Approximate mile marker 13.

Yaklaşık 13 mil uzakta.

It's taken us two hours to go one mile.

Bu bir mil gitmek için bize iki saat alınır.

Two miles, maybe.

Iki mil, belki.

I can see miles into the future.

Ben geleceğe mil görebilirsiniz.

While today, a party of picnicking schoolchildren brought down a mile-long section of the Great Wall of China.

Iken bugün Piknik okul bir parti Çin Seddi'nin bir mil uzunluğunda bölüm getirdi.

I only have three more months with you, and then you're 2,000 miles away, and it's dorm life and frat parties, and I'll seem boring by comparison.

Seninle yalnızca 3 ay daha geçireceğim sonra 2000 mil uzakta yurt hayatında ve erkek öğrenci birliklerinde olacaksın. Ben de sana sıkıcı gelmeye başlayacağım.

The Vietnamese border is a couple of miles downstream.

Vietnam sınırı nehirden birkaç mil ilerleyince.

From an orphanage in Hell's Kitchen to a professional career fighting in Madison Square Garden is a distance of only a few blocks... and a million miles.

Hell's Kitchen'daki yetimhaneden, Madison Square Garden'daki bir profesyonel kariyer dövüşüne, arada hem birkaç blok, hem de milyonlarca mil mesafe var.

Sir. We just got a report of a stolen vehicle about a half mile up the road.

Efendim, yolun yarım mil üstünde çalıntı araba ihbarı aldık.

Anywhere inside a 300 miles radius.

300 mil alanındaki her yerde.

About a mile north of LaForte Road.

LaForte Yolunun bir mil kuzeyinde.

To all Capitol citizens more than a half mile outside the City Circle, I am announcing a mandatory evacuation.

Şehir merkezinden yarım mil uzaklıktaki tüm Capitol vatandaşlarına zorunlu bir tahliye bildiriyorum.

- 6.4 miles.

- 6.4 mil.

You want us to walk six miles?

6 mil mi yürümemizi istiyorsun?

Hey... there's a little town ten miles up, you should try there.

10 mil yukarıda ufak bir kasaba var, oraya bakmalısın.

So you say a place up the road ten miles, right?

Demek 10 mil ötede bir yer var.

They ran the plates, miles outside of Reyes Creek.

Plakaya baktılar, Reyes Koyunun birkaç mil dışında.

You know, it's crazy how you get 20 miles outside of LA and this whole fucking town is like a desert.

Los Angeles'tan 20 mil çıkıp buranın çöl gibi olması inanılmaz gerçekten.

I see you or anyone from the agency within 100 fucking miles of my family, I will find every one of you and kill you.

Seni ya da ajansından birini ailemin 100 mil yakınında görürsem, her birinizi bulur ve öldürürüm.

Yeah, a whole bunch of them about 30 miles east of the city.

Evet bir sürü. Şehrin yaklaşık 30 mil doğusunda.

Half a mile of pure primordial rock.

Yarım mil boyunca uzanan saf ilkel kaya.

So after eight years, it came crashing down in a thousand-mile swath across the Indian Ocean.

Ve sekiz yıl sonra, binlerce mil uzaklıktan.. ... Hint okyanusuna düştü.

If it is, you're running almost 12 miles an hour.

... eski bir araba, ama doğru ise saatte 12 mil hızla koşuyorsun.

Six miles.

Altı mil.

Half a mile away from our home with our daughter!

Evimizden yarım mil ötede ve kızımızla birlikte.

And then you come out with me and you run 8 miles, 10 miles, and you take on...

Ve siz bunların üzerine benimle antrenman yaptınız ve 8 mil, 10 mil koştunuz ve daha çok...

We nearly made the same mistake ourselves, but... busted an axle when we ran off the road.

- Önemli değil. Biz de aynı hatayı yapmak üzereydik ama yoldan çıktığımızda da mil kırıldı.

You know what, put the pin back in.

Biliyormusun, mil'i yerine koy.

Daniel, put the pin back in and we can talk about it.

Daniel, mil'i yerine koy ve bunun hakkında konuşalım.

Do you, oh, do you want the pin?

Sen, oh, mil'i istiyormusun?

- Do you want the pin?

- mil'i istiyormusun?

- Put the pin back in!

- mil'i yerine koy!

We got the pin in, so it should be disarmed,

Mil'imiz içeride, muhtemelen etkisiz halde,

- The pin's gonna hold, I'm gonna step off.

- Mil içeride, ayağımı kaldırıcam.

I lied about the pin.

Mil hakkında yalan sötledim.

Never hit over half a mil before.

Daha önce hiç yarım milyon kazanmadım.

This is 250 miles away.

Bu 250 mil uzakta.

You came here and made me drive 250 miles so that you could get laid by a barman!

Sen buraya barmenle sevişmek için geldin ve beni 250 mil yolculuğa zorladın!

I've been tracking her scent for Miles.

Onun kokusunu 1 mil öteden alabilirim.

Hell, that's 60 miles from the strike.

Lanet, bu saldırıdan 60 mil uzakta.

That's gotta be 500 miles from here.

Buradan 500 mil uzakta olmalı.

I ran out about a mile back.

Bir mil kadar önce benim ki bitti.

Hell, Pearl must be at least 15 miles ahead of us by now.

Lanet olsun, Pearl en azından 15 mil daha olmalı.

I looked at the road atlas and figured it's a little over 200 miles, so at 60 miles an hour, we could do it in under four hours with bathroom breaks and whatever.

Yol haritasına baktım. 200 milden fazla yolumuz vardı. Yani saatte 60 mil hızla, 4 saatten az sürerdi.

Vehicle speed : 30 miles per hour.

Araç hızı : saatte 30 mil.

Probably going 70, 80 miles an hour... down 2,000 vertical feet.

Muhtemelen 70, 80 mil saatte gidiyor... 2000 dikey ayak aşağı.

De La Sol takes a 10 mile run every morning through the city.

De La Sol her gün 10 mil koşuyor şehrin içinde.

How does he have the nerve to get out - and show his face within 100 miles of here.

- 100 mil uzağa gelip, yüzünü göstermeye nasıl cesareti var?

Okay, but we're going over 30 miles over the speed limit...

Tamam, ama hız limitinin 30 mil üstünde gidiyoruz.

If they were leaving from the precinct they must've been driving 180 miles per hour to get here that fast.

Eğer merkezden ayrılıyor olsalar buraya bu kadar hızlı gelmek için saatte 180 mil hızla sürmeleri gerekir.