English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ N ] / Neither was i

Neither was i tradutor Turco

298 parallel translation
Neither was I.
Ben de hiç gitmedim.
You were not happy and naturally you not being happy, neither was I.
Mutlu değildin. Ben de değildim.
Neither was I.
Ben de değildim.
Neither was I.
Ben de öyle.
George wasn't there, and neither was I.
George'da ben de orada değildim.
Neither was I when I first started.
İlk başladığımda ben de ilgilenmedim.
Neither was I.
Ben de.
Neither was I.
Ben de.
Neither was I.
Bende.
Neither was I, but so it goes in this man's army.
Ben de raporu güle oynaya yazmadım, ama ordudayız.
Neither was I. But I guess we are.
Ama sanırım tanışıyoruz.
" I was not in safety, neither had I rest, neither was I quiet.
" Durmadan dinlenmeden kurtulan var mı diye her tarafa baktım, hiçde huzurlu değildim.
For a moment there, neither was I.
Bir an, ben de.
- Neither was I.
- Ben de.
I hope neither of us was kidding.
Umarım ikimiz de dalga geçmiyorduk.
Professor Siletsky was addressing us at the camp... and I mentioned the name of Maria Tura and he'd never heard of her. Neither have I.
Efendim, geçen gece Profesör Siletsky, kampta bize hitap ediyordu ve ona Maria Tura isminden bahsettiğimde hiç duymadığını söyledi.
What I saw in them was neither anger, nor sorrow,
Onun gözlerinde gördüğüm, ne öfkeydi, ne de keder,
Neither did I, but I was desperate.
Ben de, ama başka çarem yoktu.
I'm lost in the city. I was neither born nor raised in one.
Büyük şehirde yaşamayı beceremiyorum ben nedeni de buraların doğup büyüdüğüm yer olmaması
I want to be there when they realise that neither summoned the other, that the postcard was the trap.
Birbirlerini çağırmadıklarını, kartpostalın tuzak olduğunu... anladıklarında orada olmak istiyorum.
But with a son who is neither consenting nor dissenting there was nothing I could do.
Ama oğlum ne her şeye rıza gösteren ne de karşı çıkan biri olduğundan,... yapacak bir şeyim yoktu.
– And the rest of you? – Me neither. I was already a black sheep, the odd man out.
Makineli tüfeğinizin arkasında siperde olduğunuzdan kimi vurduğunuzu görmezsiniz.
The father was a boy I knew in school. Neither of us was ready for marriage.
Sanırım onun muhtemelen nerede kaldığını biliyorum, Komiser.
Me neither, when I was 30 years lighter.
Beni de, tabii 30 yaş gençken.
And I don't believe you neither. While Lefin was falling on you
- Mümkün olduğunca çabuk ondan kurtulmak zorundayız, aksi halde o bizi bitirir.
I was born in Krakow! I am not a Jew! Neither are my children!
Krakow'da doğdum.Yahudi değilim çocuklarım de değil!
Neither did I. I came here a couple months ago to help my aunt, and I was shocked.
Ben de öyle. Buraya bir kaç ay önce teyzeme yardım etmek için geldim ve şok oldum.
Neither do I. It was her idea.
Ben de. Bu onun fikriydi.
Neither was I.
- Ben de.
Oh, no, I know. Neither did I, but it was very awful. I mean, you know, what happened.
Ben de ama yine de başlarına berbat bir şey gelmiş.
Neither am I. Well, I was, but he's dead.
Ben de evli değilim. Öyleydim ama kocam öldü.
Neither am I, but with Worf it was something else.
Beni de etmedi, ama Worf'ta başka bir şey var.
I didn't say I was coming, but neither did she.
Geleceğim demedim ama o da demedi.
Yes, I liked them both, and neither one of them was suicidal.
- Yakın mıydınız?
I could identify'em, but neither one of them was the type to pull something'like this.
- Kahretsin, 50 kez söyledim, evet. İkisi de böyle bir şey yapacak tipler değil.
I swear, three days ago neither one of us would've ever pulled a stunt like this, but if you was ever to meet my husband, you'd understand why.
İnanın, üç gün önce böyle bir şeyle karşılaşacağımız aklımıza gelmezdi. Kocamı tanısaydınız ne demek istediğimi anlardınız.
Neither did I. I was just asking.
- Ben de bulmadım. Yalnızca sordum.
I wanted to know why run? I was neither I nor your husband.
O zaman neden kaçtığını bilmek istiyorum?
I mean, I was no angel when we met, but neither was she.
Karşılaştığımızda ben melek değildim. O da değildi.
You weren't who you said you were so I wasn't who I thought I was... so neither of us were there
Sen söylediğin kişi değildin, ben de sandığım kişi değildim. İkimiz de orada değildik.
I was neither.
Ben ikisi de değildim.
At the time of my arrest, I was neither driving an automobile or operating heavy farm equipment.
Tutuklandığımda araç sürmüyor, ağır çiftlik makinesi kullanmıyordum.
Last time on Married With Children I was neither fed, walk ed or had a close-up.
Evli ve Çocuklu'da en son ben ne yiyor, ne yürüyor, ne de evde kapalı kalıyordum.
No. Well, neither do I offhand. But I don't think it was at the top, do you?
Ben de bilmiyorum, ama en tepeden değildir.
I knew from my first day at Wilkinson that I was neither tough nor strong.
Wilkinson'daki ilk günümde dayanıklı ve güçlü olmadığımı anlamıştım.
- Well, I wasn't the one who solved the problem... and neither was Lisa.
- Ama ne? - Sorunu çözen ne bendim ne de Lisa'ydı.
But if you didn't think I was in trouble, you wouldn't be here. And neither would you.
Ama eğer başımın belada olduğunu düşünmeseydin, burada olmayacaktın ve sen de öyle.
I wish it was neither of us... but the fact is, I'm glad it's not just me.
Keşke ikimiz de olmasaydık ama işin doğrusu, tek ben olmadığım için memnunum.
I do apologise, sir, that neither I nor Schwenck was here to welcome you on your arrival last night.
Özür dilerim efendim. Dün gece geldiğinizde.. ... sizi karşılamak için ne Schwenck ne de ben burada olamadık.
I was neither Hyun nor Hee but just me.
Seninleyken, ne Hyun ne de Hee idim sadece kendimdim.
I had to recognize that she could command neither respect nor loyalty from her subordinates. Was she even given a chance? Probably not.
Ve yayıncı olarak, çalışanlarından ne saygı, ne de bağlılık görmediğini, göz önünde bulundurmak zorundaydım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]